Bölüm 1

335 76 73
                                    

Odamın soğuk duvarları ellerimden çıkan sıcak kırmızı kanla ısındıkları zaman söylediği gibi her şeyi kaybedeceğim. Belki de bu gerçeği kendime öyle inandıracağım ki kazandıklarımı da kendi ellerimle yok edeceğim. O an başıma akbabalar gibi üşüşecek düşmanlarım olacak. Son nefesimi vermeden önce onlara alaycı bir ses tonuyla şu cümleyi söyleyeceğim.

"Ruhu kendi kanında boğulmuş bir insanı bedeninin kanıyla boğabileceğinizi mi sanmıştınız?"

Beni bu düşünce karmaşasından kurtaran siluet her zaman ki köşesinde oturmuş bana gülümsemesiyle eşlik ediyor. Kulağımı dolduran müzik yanımdaki içkinin bile sallanmasını sağlayacak kadar güçlü bir basa sahip. Şakaklarımda ki ağrılar git gide artıyor. Sanırım bugün ki işimi hallettikten sonra soğuk bir duşla bedenimi uyuşturup kan çanağı gözlerimin dinlenmesine izin verebilirim. Şişenin dibindeki son yarım bardaklık viskiyi şişenin cam teninden çekerek alıyorum. Şu sıralar kendi evimde kalmam güvenli olmadığı için sabahın köründe son ses müzik açarak beni düşüncelerimde bile rahat bırakmayan Uğur'a kızmak gibi bir hakkım yok, ama o ses sisteminin kırılmasını istemiyorsa benim ayakta olduğumu gördüğünde kapatacaktır. Ağır adımlarla odama yöneldim. Dışındaki karanlık rengin içinde de hakim olduğunu belli eden siyah dolabın kapaklarını açtığımda umduğumdan farklı bir şey çıkmaması yüzümde herhangi bir mimik oynatmasa da içimdeki ufaklığı gülümsetti. Fakat onu kilitli tutan benliğim pençelerini çıkardığında yüzündeki gülümseme kendini önce endişeye sonra da korkuya bıraktı. Dolaptan çıkardığım siyah kazağı çıplak tenime geçirdiğimde huysuzlanmaya başladım. Nedense kıyafet giymeyi sevmiyordum. Odadan çıkmadan önce masadan telefonumu, cüzdanımı ve silahımı alıp sandalyedeki siyah deri ceketimi üzerime geçirdim. Yatağın başındaki siyah botları da giydikten sonra kapının önünde beni karşılayan tablo Uğur'un hava atmayı ne kadar çok sevdiğini aklıma getirdi. Ahşap merdivenleri uyuşuk bir şekilde indikten sonra odanın ortasında sabah sporu yapan Uğur'u gördüğümde içten içe hırsını taktir ettim. Beni görünce müziği kapattı ve her zamanki rutinine ben mutfağa yönelirken o da duş almak için üst kata çıktı. Dolaptan portakal suyunu çıkardım. Viskinin üzerine ne kadar iyi gidecekti bilmiyorum ama aşçının hazırladığı patatesleri yedikten sonra garaja girdim. Uğur ıslak saçlarıyla geldiğinde çoktan ön koltuğa yerleşmiştim. Uğur da garaj kapısını açmış ve arabanın bagajındaki çantaları kontrol edip yanıma oturmuştu. Motoru çalıştırdığında araba bir aslan gibi kükredi.


Yola çıktığımızda suskunluğunu bozup nereye gittiğimizi soran Uğur'a adresi tarif ettikten sonra cebimden çıkardığım sigarayı yakıp kar manzarasına karşı ilk nefesimi çektim. Nefes almak için oksijen yerine sigara dumanı çeksem daha fazla gülümseyebilirdim. Sahi 17 yıldır kaç kere gülümsemiştim? Ruhumun birikmiş acılarıyla bedenimi boyamadan önce hatırladığım en son şey neydi? İç sesimi bastırıp sigaramla öpüşmeye devam ettim. Araba altımızdaki asfaltı yalayıp biraz daha hızlanınca bozulan saçlarımı düzeltip yolu izlemeye koyuldum. Uğur adresi tekrar sorduğunda ona inanmayan gözlerle baktım ve adresi bir kez daha tekrar ettim. On dakikalık bir yolculuğun ardından girdiğimiz sokakta ağaçların arasında kamufle olmuş yeşil tripleks tipindeki evin önünde durduğumuzda dördüncü sigaramla arabadan inince botlarımın altında acımasızca ezip arabanın arkasına yöneldim. Aldığım çantayı sağ koluma geçirip Uğur'a uzattım. Diğerini de sol omzuma geçirdim. Evin önüne geldiğimizde kapının birden açılması elimi belime götürmeme neden oldu. Oysa ki kapıda gülümseyen yüzü tanıdığımda gergin ruhumu biraz rahatlattım.

"Hoş geldiniz"

 diyen evin uşağını umursamadan geçip evin geniş salonuna yöneldim. Şöminenin karşısında oturan elindeki kitaba dalmış olan Görkem Beyi ufak bir öksürükle kitabından ayırdım. Beni görünce kaldığı sayfaya ayracını koyup uşağına bir bakış attı. Uğur elindeki çantayı 

"Nereye koyalım?"

diye sorduğunda Görkem Bey kontrol etmek istediğini söyledi. Çantayı açıp yarı otomatik pompalı silahın içine öfkemle barutu ve zevkle mermiyi yuvasına koydum. Hazır hale getirdikten sonra yanına gidip kucağına bıraktım. Çantayı da koltuğun yanına koydum. Uğur da peşimden gelip yanına bıraktı. Silahı incelediğinde

"Sizinle iş yapmak büyük bir zevk beyler"

dedi. Uşak elindeki deri çantayı Görkem Bey'e uzattı. Kilidi açıp tam iki milyon dolar dedi. Uğur'a baktım. Çantayı alıp kapıya yöneldiğimde Görkem Bey arkamızdan

"Bir şeyler içmez miydiniz beyler?"

diyerek bize nazik bir teklifte bulundu. Bense artık uyumak istediğim için 

"Meşgulüm gitmemiz gerek" 

diyerek teklifini reddettim. Ruhsuz sesimi odada serbest bıraktım. Evden çıktığımızda ilk olarak elimi cebime attım. Sigaraya ihtiyacım vardı. Arabaya gelene kadar iki üç duman almıştım bile.

Koparılan KanatlarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin