Bölüm 5

159 12 39
                                    

Varlığımı hissetmez oldum yokluğumu benimserken. Bir gece yarısı söz vermiştim kendime. Gelecek için her umuduma intihar ipi olacaktım. İntihar eden hep ben oldum. O gece ben yok oldum o gece yokluğum varoldu. Yaşlı bir adamın kırık dökülen saçları gibi etrafa dağıldım. Cesedim bedenimin içinde hapsoldu uzun zaman oldu kimse bulamadı. Yağmurlu bir gün ansızın cesedim bedenimden taştı yürüdüğüm toprakla karıştı bir bütün oldu. O an anladım ki ölümsüz olmayı düşünürken için için ölüyordum.


Arabanın siyah kaputuna düşen beyaz kar taneleri tablolardaki gibi bir görüntü oluşturmuştu. Yolun sonundaki büyük şirket diğer insanlar için göz alıcıydı. Benim içinse sadece camla döşenmiş büyük bir binaydı. Ne eksik ne fazla. Uğur arabanın motorunu kapattığında ben hala olduğum yerde kulaklıklarımla oturuyordum. Gözlerim önümüzdeki duvardaydı. Uğur arkaya dönüp koltuklardan çantaları aldı. Deri montumun cebinden bir sigara çıkardım. Ateşin tahrik edici dansıyla sigaramın bedeni buluşurken Uğur'un uzattığı çantadan siyah Beretta F81'imi çıkardım. Şarjörünü kontrol ettikten sonra sigaramdan bir nefes daha alıp kapıyı açıp arabadan indim.


Azrail'le burun buruna daha önce çok gelmiştik ama yeri gelince kafa kafaya da verirdik. Bugün taraf seçmek ikimiz içinde zor olacaktı. Binanın üstünde şirketin adının yazıldığı tabelanın led ışıkları karanlıkta kalmama izin vermiyordu. Elimle Uğur'a harekete geçmesini söylediğimde cam ön kapının soluna siper aldı. Ben bedenimi saklamazken o canını koruyordu. Bedenimin içinde ki cesetten haberleri yoktu. Koruyabileceğim içimde bir ben yokken bedenimi korumak gibi saçmalığa girmedim. Nişan almadan elimdeki silahı ateşledim. Cam parça parça yere inerken alt kattan gelen çığlık sesleri boş binada yankılanıyordu. Korumalar gelecekti. Uğur adımını attı içeriye. Sigaramdan bir kaç nefes daha alırken silah sesleri birbirini kovalıyordu duvarlara ve eşyalara sıçramış lacivert üniformalı korumaların cesetleri zemine rastgele dağılmıştı. Sigaramı ağzıma koyup güçlü adımlarla ana odaya yöneldim. Uğur duvara siper almış şarjörünü değiştiriyordu. Onu beklemeden sessizlikle boğulmuş kumar salonuna girdim. Sessizdi fazlasıyla. Ama aptaldılar. Saklandıkları kuytu köşeler onları gizleyemiyordu. Odanın duvarlarındaki led ışıklar gölgelerini gösteriyordu. Jackpot makinesinin arkasındaki güvenliğinse ayakkabısı gözüküyordu. Nişan aldım mermi silahtan çıkar çıkmaz salon savaş cepheleri kadar karışık olacaktı. Umursamadım silah sert sesini bütün binada yankılanırcasına çıkarmış ve mermi lacivert ayakkabıyı delip geçmişti. Aradan geçen iki saniyede koruma acıyla atıldığında kafasının arkasında koyu kahverengi tonundaki saçlarının arkasında bir delik açıldı bütün bedeni yere serildi. Hızlı bir hamleyle poker masasına döndüm aptal koruma bana nişan almaya çalışırken göğsüne mermiyi yemişti. Arkamdan gelen silah sesiyle Uğur'un kendine fırsat bulduğunu anlamıştım. Gölgelerin onları ele verdiklerini anlamayacak kadar aptaldılar. Dansçı odasının kapısı aralıktı kırmızı kapı çoğu kişiyi şehvetle azdırırken bende hiç bir etki bırakmıyordu. Kapıya yöneldim. Yavaşça açıp duvarın kenarına geçmemle birlikte 4 seri atış sesi ve kapının karşısındaki duvarda açılan 4 delik içeride en az iki kişi olduğunu gösteriyordu. Ya striptizci kadınların zevki yada odayı tasarlayanın aptallığı ki ışık çok azdı ve içeridekiler açık hedef değildiler. Uğur'a elimle içeri giriyoruz işareti yapıp hızlı bir şekilde odaya daldım. Bir kaç saniye yavaş olsam öleceğimi gösteren 3 mermi daha duvara yerleşti. Yanılmamıştım. 3 kişi vardı. Mermilerin ateşlenme sıklığı ve sesleri bunu gösteriyordu. Uğur içeri girmek için fırsat kolluyordu. O sırada makinelerden biri o sinir bozucu müziklerden birini çalınca ateş etmek için çıkan kolu gördüm. Ateş ettiğinde aydınlanan yüzü ufacık bir an içinde kana bulandı. Duvara sırtımı vermesem delik deşik olacaktım. İki kişi kalmıştı ama nişanları kötü olsada seri ateş ediyorlardı. Yanımdaki süslü ve tüylü kıyafetlerin arasına girdim. Her zamanki gibi şanslıydım. Elime kelebekli ışıklı taçlardan çarpmıştı. Kendime bir aralık yaratıp ışığımı açtım ve ateş ettiğim yöne fırlattım. Azrail benden yanaydı seri ve kusursuz iki atış ikisini de resmen birbirine çivilemişti. Telefon ışığıyla ışıkları aradım. Düğmeye bastığımda oda birden aydınlandı. Gözümü birazcık kısmış olsamda Uğur'un elini gözüne siper etmesini görebilmiştim. Işığa alışanca odayı aramaya başladık. Cesetler yüzünden zemin yavaşça kanlanıyordu. Ben çekmeceleri kurcalarken Uğur 

" Buldum galiba "diye seslendi.

Yanına gittiğimde kıyafet dolabına çırılçıplak saklanmış mekan sahibini gördüm. Uğur gülmemek için kendini zor tutuyordu. Silahı çekip doğrulttum. Yavaşça çıktı utançtan yanakları kızarmıştı. Dolaptaki çantayı alıp çıkacaktım ki arkamı döndüm.

Koparılan KanatlarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin