Babam, Arafta bir melek öldürdüğü için bunun karşılığını, annemi Araf'ın koruyucusuna bırakarak ödeyecekti. Oysaki istediğini, yani Sebastian'ın ölü vücudunu, canlı olarak geri almıştı. Ancak ne var ki, annemi Araftan kaçırdı ve kendisi, kendi verdiği sözde durmadı.
Bunun üzerine Annem, Araf'ın kadim koruyucusu ve yüce hükümdarı tarafından lanetlenerek, sadece ensest ilişki sonrası çoğalabilme cezasına çarptırıldı. Ve bu ilişkilerden de sadece kız çocuk meydana getirebilecekti. Araf diyarının halkı aptal değildir, hele koruyucusu ve hükümdarı çok çok akıllıdır. Babamın, annem üzerinden Dünya'yı yönetme isteğinin farkındaydı ve dolayısı ile babamın, annemden yapacağı bütün çocukların erkek olma ihtimali sıfıra inmişti. En büyük devletin, büyük söz sahibi olabilmek için ise, bir krala, yani erkek çocuğa ihtiyaç vardı.
Babam yıllarca denedi. Durmadan, usanmadan, umutlarını kaybetmeden. Fakat her ne yaptıysa kesinlikle bir erkek çocuk sahibi olamadı.
Bu sıralarda Sebastian'ı da adeta köpeği gibi kullanıyor ve her işini ona yaptırıyordu. Sebastian karşı çıkmıyordu çünkü; yetiştirilmesini bizzat babam üstlendiği için, aklı, içinde bulunduğu durumu doğru kabul ediyordu.
Beni ise tamamen terketmişti ve ben Dünya'da serbestçe dolaşan yarı şeytan, yarı ölüm meleği haline gelmiştim. Çünkü babam beni lanetli olarak görüyor ve aykırı çıkışlarım nedeniyle aralarında barındırmak istemiyordu. Ayrıca gün gelir Araf'la irtibata geçerim ve oyunlarını bozmakta Araf halkına yardımcı olurum diye, önceden önlem almayı doğru bulmuştu.
Dünya'nın her tarafını gezdim. Kendime uygun bir insan bulabilmek için... Vardı ama hep ufak tefek uyumsuzluklar gözüme batıyordu. Benim kriterim, kişiliğimle, bulacağım kişiliğin herşeyinin yüzde yüz birbirine uymasıydı. Ne ayak basılmadık yer bıraktım Dünya'da, ne de gezilmedik tek bir insan. En ilkel kabilelerden, en yüksek makamlara kadar, tüm insanları gezdim. Çok uzun sürmüştü ama yılmayacaktım. Çünkü aradığım kişinin, tarihin en başından, en sonuna kadar olan aralıkta bir yerlerde yaşadığını hissedebiliyordum. Günümde bulamadım ve geçmişe gittim. İlk insanlardan, iletişimi yeni yeni çözenlere. Kendilerine kalın elbiseler yapanlardan, buz evlerde yaşayanlara. Koca koca piramitler yaptıranlardan, ömür boyu köle yaşamış her bir bireye. Durmak bilmiyordum ve titreşimlerini hissettiğim o kişiyi bulabilmek için canla başla arıyordum. Fakat bulamadım.
Sonra aklıma, geleceğe gitmek geldi. Ama geleceğe gidebilecek özellikleri taşımıyordum. Fakat bir şekilde gitmeliydim çünkü; titreşimleri hala hissediyordum ve bakılmadık tek yer orası kalmıştı.
Araf'a çıktım ve Araf'ın koruyucusu ile görüşmek istediğimi belirttim. Bu, normal bir görüşme olmayacaktı. Kaldı ki; yıllar sonraya gün verip, beni o zaman da ağırlayabilirdi. Ama benim umudum tüm bunları arkasına aldı ve görüşme teklifini yaptım.
Araf'ın koruyucusuyla görüşmek isteyen herkes, bir diyet ödemesi gerektiğini bilir. Ben yıllar sonraya gün bekliyorken, beni hiç bekletmeden kabul etmesine şaşırmıştım.
Ölüm melekleri eşliğinde huzuruna çıkartıldım ve o;
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Beyaz & Siyah
FanfictionBazı anlaşmalar hem varlığıyla, hem yokluğuyla rahatsız eder. Taraflarını ve Dünya'yı karşılıklı cephelere sürer. Kapak Tasarımı/Cover Design: Straspberry Disclaimer: TUR: Kuroshitsuji ve tüm karakterleri Yana Toboso'ya aittir. Naçizane orijinal kar...