Cinlerin Şövalyesi

Yasak Aşk

Alkol yüklü bulutlar, Bir nolu ölüm coğrafyası Ortadoğu'nun Grande şehrine sarhoşluk yağdırıyordu.
Rosa, yağmura yakalanmıştı, ama daha çok kalbine yakalanmıştı.
Böyle bir yağmur da böyle bir damar akıntısında aşkına değil de intiharına koştuğunun farkında değildi.
Yang, koşmuyordu o ateşti o toprağa ışınlanabilirdi, zaruriye suresine ihanet eden bir cindi. Bütün yasakları delmiş.
Rosa'ya musalla taşına inat musallat olmuştu.
Yağmurun tam bittiği yerde sarıldılar.
Rosa:Seni çok seviyorum hayat ışığım
Yang'ın gözleri parlamış Rosa'nın kalbini cayır cayır yakıyordu..
Yang:Hayat ışığın hiç sönmeyecek Rosam
Elele tutuşup Rosa'nın ölüm yatağına gittiler.
Seviştiler, koklaştılar, birleştiler..
O gece son geceleri oldu Yang'ın yasak aşkını öğrenen modern kabilesi onu milenium da ölüm cezasına çarptı onu Rosa'nın öptüğü yerden mühürlediler...
Rosa ise aşkının kayboluşundan sonra tükenmiş, o ölüm gecesinden kalma hatırayı karnında büyütüyordu. Rosa da ailesi tarafından tam namus cinayetine kurban gidecekken gizlice kaçmış dicle ile fırat nehirleri arasında dünya'ya; bir hayat, bir ışık, bir umut, bir hediye, bir oğlan bırakıp aşk acısı ve kan kaybından ölmüştü..
Rosa'nın aşkı olağanüstü ölümü klişeydi..