Pastanın üzerine "Anneler Gününüz kutlu olsun!" yazılsın dedim bana soran gözlerle bakan adama. Cevap vermeden tezgahın arkasına eğildi.Alt çekmeceden bir şeyler çıkardı. Birazdan pastayı alacak ve her anneler gününde yaptığım gibi çocuk yuvasına yollanacaktım.İlk olarak altı yaşındayken tanışmıştım kimsesiz çocuklarla. Kimsesiz demeyeyim. Bir kısmının annesi, babası vardı. Aile içi şiddetten ya da ailenin bakacak durumu olmadığı için buradaydılar. Annesiz-babasız geçirdiğim ilk yıl babaannem büyük bir pasta yaptırmış ve evimize çok yakın olan bu yuvaya beni getirmişti.
_Nilhancığım, annesiz ilk anneler gününde yalnız olmanı istemiyorum. Seni en iyi anlayacak olan yine annesiz olanlardır. Ama senin bir şansın var. Sana ait bir ev, bir oda, sana özel kurallar ve seni çok seven ben varım.
Liseli olunca ben kendim gitmeye başladım. Bu yıl liseli olarak son gidişimdi. O çocuk yuvasında pek çok arkadaşım olmuştu. Ama içlerinden en çok iz bırakanı Kerem'in. Kerem'in yuvaya geliş nedeni diğerlerinden farklıydı. Onun da annesi babası ölmüştü ama amcası ve teyzesi tarafından paylaşılamadığı için velayet davası sonuçlanana kadar yuvada kalmasına karar verilmişti. Kerem'i on yaşımda tanımıştım. İki yıl en iyi arkadaşım olmuştu. 12 yaşına gelince onu başka bir yuvaya gönderdiler. Onun yokluğuna alışmam çok zor olmuştu. Ancak Yiğit'le tanışınca Kerem'i unutmuştum.
Ben büyüdüm. Yuvadaki çocuklar iki üç yılda bir değişti. İlk gittiğimde arkadaşlarıyken artık ablaları olmuştum.
Yuvaya dönülecek yolu bir kamyon kapatmıştı. Taksiden indim. Sağıma dönerken ona çarptım. Pastayı dengede tutmaya çalışarak çarptığım kişiye baktım. Amacım özür dilemekti. Öylece kaldım. Çarptığım sarışın bir kızdı. Ama yanındaki... Yanındaki Yiğit'ten başkası değildi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BURAYA KADAR
Teen FictionNilhan Anadolu Lisesi son sınıf öğrencisi siyah uzun saçlı, oldukça zeki bir kızdır. İki yıldır okulun en yakışıklı ve karizmatik öğrencisi Yiğit ile çıkmaktadır. Annesi ve babası 5 yaşındayken trafik kazasında ölmüştür. Babaannesi onu büyütmüştür...