Feryal teyze "Oh!Ne güzel olmuş. Eline sağlık halacığım." diye diye beş dolmayı götürdü. Yiyerek her şeyi unutabilmek mümkün demek ki... Git gide obezitenin artması üzüntüye, sıkıntıya bağlı olmalı. İnsanlar yiyerek mutlu olmaya çalışıyorlar. Feryal teyzeyi babişle baş başa bırakıp odama çekildim. Kaybedecek vaktim yoktu. Hemen bir plan yapmalıydım. Bir çizelge hazırladım. Matematikçi Selim Hoca bir etüd grubundan bahsetmişti de oralı olmamıştım. Yarın ilk iş etüd saatlerini öğrenip çalışma planını ona göre yapmak. Test kitaplarını açıp çözmeye başladım. Yarım saat geçmeden sıkılmış, oflamaya puflamaya başlamıştım. Tam telefonu elime alıyordum ki gözümün önüne Yiğit ve sevgilisi olacak sarı çiyanın alaycı yüzleri geldi. "Mimarlık onun için zor" Hıh! Zor muymuş göreceğiz. O hırsla bir saat daha test çözdüm. Bu gidişle tıbbı bile kazanırım. Ama onlara inat, aynı okula gireceğim ve günlerini göstereceğim.
"Hadi Nilhan, uyan! Yatağına git!"
Babişin sesiyle irkildim. Kendimi ders çalışmaya öyle kaptırmışım ki yorgunluktan kitabın üzerinde uyuyakalmışım. Ertesi gün hiç olmadığı kadar bir hevesle okula gittim. İnsanın hedefi olunca ulaşmak için zorluklar bile keyifli geliyor. Selim Hoca etüde katılmak istediğimi öğrenince çok sevindi. Bir günde kazasız belasız geçti derken erken karar verdiğim anlaşıldı. Okulun kapısında bir ziyaretçim vardı. Evden kaçan kuzenim Miray süklüm püklüm kapıda bekliyordu.
-Nilhan, bilsen neler oldu.
O kadar kötü görünüyordu ki ona kızamadım.
-Hadi gel Miray eve gidelim! Annen perişan.
Hüngür hüngür ağlamaya başladı.
-Eve gidemem. Ev olmaz.
-Peki canım. Hadi gel bize gidelim!
Miray'ın koluna girdim. On beş dakikalık yolu yarım saatte aldık. Nergis Sultan Miray'ı görünce çok sevindi.
-Gel bakalım kaçak! Gir içeri de ifadeni alalım!
Miray içeri girip ikili koltuğa oturdu. Babiş de karşısına...
-Ne oldu kızım? Neredeydin dün gece?
Miray arkasına yaslandı.
-Nergis hala karnım çok aç. Yemek yedikten sonra anlatsam.
"Anasının kızı" dedi babişim dişlerinin arasından.
-Tamam kızım, hazırlayayım.
Sofraya oturur oturmaz Miray günlerdir bir şey yememiş gibi saldırdı. Çorbayı, tavuklu pilavı, zeytinyağlı pırasayı tam tamına 3 dakika 20 saniyede yiyerek bir rekora imza attı. O pilavından son kaşığı alırken ben çorbayı yarılamıştım. Babişim Miray'ın durumuna iç geçirdi. Onu en çok üzen insanların aç kalmasıydı. Miray arkasına yaslandı ve konuşmaya başladı.
-Ben güzel miyim hala?
Kiloları olmasa oldukça güzel sayılırdı.
-Güzelsin tabi kınalı kuzum. Kaşın, gözün yerinde.
-Niye uzun süreli bir arkadaşım olmuyor o zaman? Mert iki ay çıktı, bıraktı. Serkan on beş gün. Gökhan üç aydır çevremde. Mutluluğumuz bir gün sürdü. Gerçi bu sefer ben istemedim. Annem o akşam "Bir işe yaramıyorsun. Derslerin berbat. Bir yeteneğin de yok. Evde kalacaksın." demeseydi ben de Gökhan'a gitmeyecektim. Ay, gittim de bin pişman döndüm. Evlerinde ne hardal var ne soya sosu. Üstelik himalaya tuzu bile kullanmıyorlar yemek yaparken. Aç kaldım aç. Brokoli yok, avakado yok, ruşeymli ekmek yok. Nohut ile cacık yapmışlar. Sabah da hamur kızarttı annesi. Ay içim bayıldı. Ben yer miyim sabah sabah... Gökhan'a iberia al dedim. Mal mal yüzüme baktı.
Ben de o an mal mal bakmışım. Babişim zaten mala dönmüş Miray'ın makineli gibi saydırmasından. Ama korkudan "iberia" nedir diye soramadım. Mazallah cahil falan der bana.
-Ay, iberianın zeytinli ekmek olduğunu bilmiyor. Ben nasıl bu adamla yaparım?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BURAYA KADAR
JugendliteraturNilhan Anadolu Lisesi son sınıf öğrencisi siyah uzun saçlı, oldukça zeki bir kızdır. İki yıldır okulun en yakışıklı ve karizmatik öğrencisi Yiğit ile çıkmaktadır. Annesi ve babası 5 yaşındayken trafik kazasında ölmüştür. Babaannesi onu büyütmüştür...