Bir Anda Oluşan Nefret

17 3 2
                                    

   Güneş yeni yeni doğmaya başlamış, kapalı perdelerin altından karanlığa bir son vermek için süzülmeye çalışıyordu. Tabi insanların uyanınca perdeyi açacağını düşünürsek kimsenin kalkmadığını düşünebiliriz. Ancak Jason, babasının tepkisini çekmemek için sabahın bu saatini seçmişti. Gizlice annesiyle konuşmaya gidecekti. Yanına sadece Max' i almıştı. Sessizce çıkacakken ışığın açılmasıyla yeterince sessiz olamadığını anladı. Babası arkasında dikiliyordu. Önce onun yüzüne bakmamaya çalıştı. Ancak babasının sertçe uyarmasıyla yüzünü kaldırdı. Babasını ilk defa böyle görüyordu. Kaşları hiç olmadığı kadar çatık, yüzü hiç olmadığı kadar kırışık ve somurtkandı. 

-Senin derdin ne, şimdi de evden kaçmalara mı başladın?

-Şey baba...

-Bana çabuk cevap ver, Jason !

-Annemle...

-Yine mi ha? Yine mi? Artık o kadını unutmanı söylememiş miydim ? Ne zaman akıllanacaksın sen?

   Jason cidden şaşırmıştı. Babası ilk kez annesi için "o kadın" tabirini kullanmıştı. Bu onun için ağır bir darbe olmuştu. Ancak ne diyeceğini bilemiyordu. Ya defalarca olduğu gibi özür dileyip odasına geçecek ya da babasına sert çıkıp aralarını iyice bozacaktı. İkinci şık çok mantıksız geliyor değil mi? Ama olay anında Jason için bu şık daha mantıklı geldi.

-Ne yeter baba? Annemle konuşmam suç mu oldu şimdi? Sen annemle veya başka biriyle konuşurken ben sana karışsam hoşuna gider mi? Artık hayatıma karışma! Bu hayat benim anlıyor musun? Karışmaya hakkın yok!

-Sen ne dediğinin farkında mısın? Senin annen öldü. Bunu o kafana sok. Ölen bir kadınla konuşacağını sanacak kadar aptal mısın?

   Son cümleler Jason' u derinden etkilemişti. Babası daha önce ona hiç kötü söz kullanarak hitap etmemişti. Ne yapacağını bilemedi. Ancak ağzından bardağı taşıran cümleler döküldü:

-Hayır, baba. En büyük aptallık ölmeyen birini ölmüş kabul edip onun ölmediğini söyleyenlere aptal demektir.

   Bu sözlerden sonra Bay Thomson cidden deliye döndü. Hayatında hiç bu kadar çılgına dönmemişti. Bağırarak "Bayan Lindargard' ın verdiği iki haftalık süreye gerek kalmadı. Derhal gidiyoruz" dedi. Kolundan sertçe tuttuğu Jason' un canının acıdığı her halinden belliydi. Ama Bay Thomson deliye dönmüştü. Etraftakilerin şaşkın bakışları ile birlikte onu arabanın arka koltuğuna attı. Korkudan dişleri birbirine çarpan Jason, babasına ne yapıyorsun diyerek öfkesini bastırmaya çalışıyordu. Ama işe yaradığı söylenemezdi. Arabayı deli gibi süren Bay Thomson büyük bir çılgınlık yaptığının farkında değildi ve zaman içince çok pişman olacağını bilemediği bir yola sürüyordu altındaki 1989 model Mercedes' i. Bu arabanın ikisi için çok mutlu anıları vardı fakat bu onların en kötü anısı olmaya adaydı. Yaklaşık on dakika süren bir yolculuktan sonra Bayan Lindargard' ın ofisine ulaştılar. Öğretmenliğin yanında psiklojik danışmanlık da yapıyordu. Ancak Jason' un bu tavırlarını o da bildiğinden babasına on yedi gün önce onu iki aylığına ruhsal danışmanlık merkezine yatılı olarak göndermeyi teklif etmişti. Bay Thomson da bunu iki hafta içinde değerlendirecekti. Biraz önce yaşananlar da onu buraya getirmeye yetmişti.

-Hoş geldiniz Bay Thomson

-Hoş gelmedim Bayan Lindargard. Jason artık çığırından çıktı. Buna bir son vermeliyiz.

-Anlıyorum, beyefendi. Kararınızdan emin misiniz ?

-Evet.

-Tamam. O halde sizi şuan ayırmam gerekecek. Jason benimle arkadaki odaya gelir misin oğlum.

   Jason sadece sustu. Ancak babasından cidden nefret etmişti az önce. Bu duygular onu otomatikman Bayan Lindargard' ın yanına itti.

-Güzel. Son kez babanla veda etmek ister misin?

-Hayır.

-Peki. O halde gidiyoruz. Görüşmek üzere Bay Thomson.

-Görüşmek üzere, hanımefendi.

   Babasının öğretmenine bu kadar nazik davranması ve kendine bu kadar çabuk sinirlenmesi onun babasına karşı bir nefret oluşturmasına neden olmuştu. Oracıkta oluşan bir nefret.


Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jan 16, 2017 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

New York'ta Bir Telefon KulübesiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin