-Jason, uyan, sabah oldu.
-Ne ara ya? Aksam gozlerimi kapayali otuz saniye bile gecmedi.
-Bugun karne gunu Jason. Kalkip hazirlansan iyi olacak.
-Haklisin. Bugun cok guzel bir gun. Ustelik annemle de konusacagim.
Bay Thomson, huzunle halinin desenleri arasina bir bakis atti. Oglunun olen annesinin pesinden sayiklamasina alismisti fakat son donemde bu iyice artmisti.
-Haydi kahvaltimizi yapalim.
-Tamam baba kalkiyorum.
Bay Thomson oglunun bu mutlu gune neseli baslamasi icin sabahin erken vakitlerinde kalkip sahane bir kahvalti hazirlamisti. Ancak biraz once anilan "Bayan Thonson" onu biraz maziye goturmus ve caninin sıkılmasına neden olmustu. Ancak bu gunu bozmamaliydi ve duzgun bir sekilde ogluna hediyesini vermeliydi.
Aslinda hediye henuz hazir degildi fakat karnesini aldiktan sonra Jason ile birlikte gidip alacaklardi. Az sonra Jason geldi ve masaya oturduktan sonra muhtesem bir kahvalti hazirladigini belirtti. Sonra soyle devam etti:
-Baba, bana karne hediyesi olarak bir seyler aldin mi?
-Bilmem. Aldim mi?
Jason kelime oyunlarindan pek haz etmezdi ama isin ucunda hediye olunca bunu sevmisti. Kahvaltida az pismis bir yumurta, 3 dilim salam, 2 dilim de jambon vardi. Tabiki bunlarin Jason'un en sevdigi yemekler oldugunu varsayarsak, kahvaltinin cabuk bitmesi kacinilmazdi. Kahvaltiyi bitiren Jason hazirlanmak icin odasina giderken Bay Thomson gazetede ilginc ve bir o kadar da dusundurucu bir habere rastladi.Haberde soyle diyordu:
-Psikolojik tedaviye sahip cocuklar icin erken teshis onemli!
Bay Thomson bu haber uzerine Jason'un sergiledigi tavirlari ve davranislari uzerine endiseli olan ogretmenini aklina getirdi. Dusunmek ancak bu kadar zorlayici olabilirdi. Ama bugun Jason'un moralini bozmak istemiyordu.***
Jason uc hafta onceden aldigi ozel kiyafetlerini giymis, babasiysa ozel takim elbisesiyle cok şık gorunuyordu. Bu kadar hazirlik -ozellikle de baba icin- fazla gibi gorunsede onlarin icinde oldugu ozel durumu goz onune alinca bunlar oldukca normaldi. Tabi bu ozel durum Jason'un ogretmeniyle Bay Thomson arasindaydi.
Araba oldukca sicakti ve otururken ziplayacak gibi oluyorlardi. Yolda konusacak bir sey bulamadilar veya konusmak istemediler. Bu yuzden sessiz gecen bir sureden sonra okula ulastilar. Okulda cok sayida ogrenci ve veli vardi. Beklenen uzerine Bayan Lindargard -ogretmen- onlari kapida karsiladi.
-Merhabalar
Merhaba dedi ikiside bir agizdan.
-Bay Thomson, istediginiz uzere karnenizi biraz erken verebiliriz. Ancak once Jason ile biraz gorusmem gerek.
-Tabi.
Birlikte sinifa girdiler. Jason'un bir seyden haberi olmadigi icin sadece ogretmene bakiyordu. Ogretmense cekmeceye ulasti, alttan Jason'un karnesini ve bir de belge cikardi. Belgeyi arkasina sakladiktan sonra karnenin uzerine bir not yazdi ve "haydi cikalim" dedi.
Kapida Bay Thomson bekliyordu. Jason onun yanina gitti ve ogretmenini izlemeye basladi. Ogretmen once onu yanagindan optu, sonra da karnesini verip "Umarim basarilarin devam edecek ve kendini bos islerden kurtaracaksin" dedi. Jason bu sozden bir seyler cikarmasi gerektigini anladi ama anlamamazliktan gelmeyi tercih etti. Bayan Lindargard Bay Thomson'a:
-Sizinle tanismak guzeldi, iki hafta sonra gorusmek uzere, dedi.
Bay Thomsan'da "gorusuruz" dedi.
Jason neden iki hafta sonra goruseceklerini anlamadi ama babasina da sormaya cekindi. Bu arada ogretmenin ondan sakladigi belgeyi de babasina vermesi onda bir suphe olusturdu. Ancak mutlulugunu bozmamak icin gormezden geldi.
Okuldan ayrildilar ve Jason babsina soyle dedi:
-Bana verecegin bir hediye var mi baba?
-Gorecegiz.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
New York'ta Bir Telefon Kulübesi
Kurgu OlmayanBir telefon konusmasi neler anlatabilir? Ya da oradan gelen ses bir cocugun hayatini nasil etkiler? Psikolojik sorunlar yasayan bir cocuk mu daha caresizdir, ne yapacagini bilemeyen bir baba mi? Ölen annesini surekli anan cocugun hayati nasil altust...