Şans

585 22 7
                                    

 "Ahhh!"

 Okula giriş yaptım evet ama yerde! Hangi geri zekalı itti beni! Kapının önünde içeriye girmeye hazırlanırken kaslı bir vücut bana çarptı ve okulun kapısının açılmasıyla yüz üstü okula giriş yapmış bulundum.

 Biri kollarımda tutup kaldırdı. Teşekkür edebilirdim ama kaldıranın beni ittiren olduğunu fark ettim. Nerden mi fark ettim? Ahh tabi ki de kaslı kollarından.

 Yüzüne baktığımda pardon başımı 5 cm yukarı kaldırdığımda çocuğu görmemle gözlerim büyüdü. Oldukça çekiciydi. Kocaeli'nde daha önce böyle biri görmemiştim. Çok gezen ben görmemiştim. İmkansız. Belki de yeni taşınmıştı. Bal rengi gözleriyle uyum sağlamış çikolata kahvesi ve rampa saçlarıyla havalı duruyordu. Acaba kaça gidiyordu? Düşüncelerimden kurtulmama yardımcı olan sesi kavramaya çalıştım.

 "Ben çok üzgünüm, iyi misin?"

 Ben tabi ki hemen affetmeyecektim. Hah size gıcık olduğumu söylemiş miydim?

 "Salak mısın yaşın kaç senin uyuşuk uyuşuk yürüyorsun? Senin yüzünden rezil oldum!"

 Abartmış mıydım acaba? Ya benden büyükse daha da rezillik. Böyle çekici birine böyle davranmam biraz garipti ah neyse.

 "19 yaşındayım ve sadece uykuluydum ayrıca şansını zorlama"

 Göz kırpıp yanımdan uzaklaştı. Bir dakika ne demişti? 19 yaşında tanrım aynı sınıfta olabileceğiz belki de. Her neyse kesin saçım başım dağılmıştır. Lavaboyu bulmalıyım sanırsam. Okulun koridorunda ilerlerken lavaboyu fark edebilmiştim güzel!

 Lavaboya girdiğimde içeride kimse yoktu. Çantamda ki küçük tarağı alıp saçlarımı ortadan ayırdım. Imm oldu herhalde. Tarağı çantamı koyup parlatıcımı aldım. Dudağıma sürdüğüm sırada kapı açıldı. İçeri 3 kişi girdi. Havalı tipler olsa gerek.

 Sarışın olan kız benim boylarımdaydı. Yüzünde 5 ton makyaj vardı. Defileye mi geliyorsun kızım o üstünden 3 defa geçilmiş kırmızı ruj ne? Midem kaldıramıcak sanırsam kendimi lavbodan dışarı attım.

 Ders programımı öğrenmek için müdür yardımcısının odasına gittim. Kapıyı bir kez tıklattıktan hemen sonra ses geldi.

 "Gir"

 Kapını kolunu çevirerek içeri girdim. Şansa bak kim varmış burada. Benim rezil olmamı sağlayan çocuk. Sanırım ismini öğrenmem gerek yoksa hep 'beni rezil eden çocuk' diye hitap etmek zorunda kalacaktım. Müdürün yanına ilerleyip ders programını istedim.

 "Alın bakalım çocuklar ikinize de aynı denk geldi"

 Elinde bana uzattığı kağıdı aldım. Müdür yardımcısına hafif gülümseyip odadan çıktım. Benim rezil olmamı sağlayan çocukta arkamdan geliyordu.

 "Demek aynı ders programı, ne güzel"

 Allah'ım sesi Justin'in ki kadar huzur vericiydi.

 "Yaa bir de bana sor"

 "İsmim Efe senin?"

 "Zeynep"

 Sude ismimi kullandığımı söylemiştim değil mi? Sadece samimi olduğum kişilerin 'Sude' diye hitap etmelerini istiyorum.

 "Saçlarının rengini çok beğendim. Oldukça cesursun. Bir de Türkiye'de. Vay canına"

 "Ayrıcalıklı olmayı seviyorum sadece"

 Hafif gülümseyip elimde ki kağıda baktım. Iğğ ders matematikmiş.

 "Nereye gittiğimizi biliyor musun?"

MACERA ÇUKURUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin