-13-

35 8 2
                                    

3 Hafta Sonra

"Ecem! Okula geç kalıyoruz!" Diye bağırdım. Abim uyandığında korkarak kaçtım. Şu zamanda öğrenmiştim ki abimi uyandırmamak lazımdı. Ecem'in yanına gittiğimde uyuduğunu gördüm. Gözlerimi devirerek kulağının yanında bağırdım.
"Ecem hadi kalk!"
Ecem huzursuzca kıpırdadı. Ben onun için abimi bile uyandıracakken hanımefendi kalkmıyordu. Hızla Ecem'i sarstım. Ecem uyandığında bana baktı. Ama ne bakış. Daha sonra oflayıp yorganı attı ve kalktı. Ben hala ona bakarken bana ters ters baktı.
"Hadi gitte giyineyim." Dediğinde hızla çıktım. O giyinesiye bende çikolatalı ekmek falan hazırlamalıydım. Çikolatalı ekmeği hazırlayıp peçeteye sürdükten sonra sütleri alıp çantaya koydum. Ecem aşağıya inerken ben yiyeceklerimizi çantama koyuyordum. Ecem yanıma geldiğinde araba anahtarını alıp dışarıya çıktım. Arabayı çalıştırıp sürmeye başladım. Okula geldiğimizde arabayı park ettim. Okula girerken hiç kimse bize bakmıyordu. Herkes grubuyla takılıyordu. Biz Ecemle sınıfımıza yönelirken önüme kediye çarpan çocuk geldi. Gözlerim sinirle kısılırken o bana alayla gülümsedi. Onu ittirdiğimde gülümsemesi kayboldu.
"Bir daha sakın beni ittirme Elçin Kahraman." Dedi. Gözlerim daha da kısılırken adımı nereden öğrendini sorguluyordum. Kızlardan birisi 'Aman tanrım! Savaş Aktan'mı o?' Diye söyleyince zaferle sırıttım.
"Sana mı soracağım Savaş Aktan?" Dediğimde yüzünde kibirli bir gülümseme belirdi. Kulağıma fısıldayarak konuşmaya başladı.
"Var mısın iddiasına? Seni kendime aşık edeceğim. Sen benimle sevgili olmak için öleceksin." Dedi ve geri çekildi. Dediklerinden zerre etkilenmeyerek tam gidecekken kolunu tuttum. Ve onun gibi kulağına fısıldadım.
"Dikkat et sen bana aşık olma. Böyle güzelliğe dayanacağını sanmıyorum." Deyip onu bırakıp Ecemle beraber sınıfa gittik. Ecemle bu olayın kritiğini yaparken zil çaldı. Ders biyolojiydi.
Ders bittikten sonra kantinde oturduk. Telefonumu çıkardım. Bu okulda sadece kantinde telefona bakılıyordu. 3 cevapsız arama vardı ve hepsi Mert'in aramalarıydı. Mert'i aradım:
-Alo Mert beni aramışsın?
-Şey Elçin ben bir şey söylemek istiyordum.
-Söyle Mert.
-Le Câfe'ye gelir misin?
-Tabiki de ne ol-
-Dayanamayacağım galiba. Benimle çıkar mısın?
-Ne?
Dediğimde telefon kapandı.  Birkaç saniye duyduktan sonra çığlık attım. Herkes bana dönerken ben onlara sırıttım.
"Gençler Mert bana çıkma teklifi etti! İnanabiliyor musunuz?!" Diye bağırdığımda  herkes gülmeye başladı. Ecem'de çığlık atarken birlikte zıplayıp çak yaptık. Daha da gülmeye devam ederken Savaş içeriye girdi. Güya kötü çocuk olmaya çalışan film özentisiydi işte. Gerçekten salaktı bu çocuk. Benim yanıma geldiğinde kaşlarımı çattım. Yanağımdan bir makas alıp masaya geçti. Korumalar ayaklanırken yerinde kalmaları için işaret yaptım. Savaş bunu gördüğünde alayla gülerek yanıma geldi. Kimse bizimle ilgilenmiyordu. Herkes kendi halindeydi. Ecem benim önüme geçerken Ecem' e kaşlarımı çattım. Yani sen neden benim önüme geçiyorsun değil mi? Savaş bize alayla baktı.
"Ne oldu kedicik? Kardeşini mi koruyorsun? Ne kadar tatlı değil mi?" Deyince sinirlendim.
"Birincisi Ecem'e kedicik deme. İkincisi yürü git."
"Ecem Tütün. Güzel kız." Dediğinde gözlerim açıldı.
"Ecem'i kaçıran sendin değil mi?!" Diye bağırdığımda kantindekiler bize baktı. Savaş pot kırmışcasına başını salladı.
"Göreceksin oğlum sen!" Deyip korumalara gelin dedim. Korumalar gelirken Ecemle dışarıya çıktım. Ecemle biraz bakıştıktan sonra Ecem sinirle saçlarını iki yana savurdu. Böyle bakışmaktan nefret ederdi. Koşarak benden uzaklaştı. Hareket bile etmedim. Mükemmel bedenimi yoramazdım. Ayrıca kız koşuda okul birincisi olmuştu. Neyin kafasındasınız?
Bankta biraz daha oturduktan sonra sınıfa doğru ilerledim. Kitabımı okuyup farklı dünyalara açılmayı planlıyordum. Sınıfa girdiğimde Ecem yoktu. Kim bilir nerelerde saklanıyordu? Kitabımı kulaklığımı alıp sıraya yerleştim.
Kitabın yarısına geldiğimde sınıfa baktım. Kimse yoktu ve koridorlardan hiçbir ses gelmiyordu. Tatbikat mı yapılıyordu acaba?
Koridora çıktığımda bomboştu. Gerçekten garipti. Arkamdan ayak sesleri gelince dönüp baktım. Sırma koridorun ortasında duruyordu ve aramızda bir metre ancak vardı. Beyaz gömlek ve siyah kalem etek ile iş kadını gibi görünüyordu. Arkasındaki  bir düzine koruma ile birlikte beni süzüyordu. Sarı saçlarını geriye savurdu. Çok iyi hareket etmeliydim yoksa korumaların bellerindeki parlayan silahların benimle arkadaş olacağından emindim. Sırma bana doğru bir adım atarken kıpırdamadım. Korkusuz görünmeye çalışsam da kalbim beni haksız çıkarıyordu. Sırma kahkaha atarken ona dik dik bakıyordum. Ne vardı ki bunda gülünecek?
"Elçin Kahraman. Tatlım Kahraman soyadı sana hiç yakışmıyor. Kahraman soyu asildir. Sen ise asisin. Annenin zerafet ve narinliğinden, babanınsa kibarılığından hiçbir şey almamışsın." Dedi Sırma. Kendisi bilmiyordu tabii Ecemle onu dinlediğimizi. Bu konuyu açmaya kararlıydım.
"Dedi Melek'in kuzeni olan Sırma."
Sırma'nın yüzü bozulduğunda saniyesinde gülümsemesi tekrar yüzüne yerleşti.
"Yalan söylemekte usta olan biriyle uğraşamayacağım tatlım." Dedi sahte bir gülümsemeyle.
"Dedi yalan söylemekte usta olanın kendisi olduğunu bilen Sırma." Gözlerini devirdi.
"Cidden şu dediyi her cümlede kullanacak mısın? Seni daha da çocuk yapıyor." Dediğinde gözlerimi gözlerine sabitledim.
"Ben çocuk değilim." Dediğimde alayla bana baktı.
"18 yaşından küçüklere çocuk deniyor bilmiyor musun? A tabii bilmemen çok normal. Yetimhanede büyüdün değil mi Elçinciğim." Dediğinde kızgınlıkla ona baktım.
"Lafı uzatma Elçin. Senden istediğim şey şirket. Eğer şirketin varisi olmaktan çıkmazsan şirketinizi batırırım. Anladın mı?" Dedi sert bir ses tonuyla. Başımı salladım.
"Güzel. Şirketinizi takip edeceğim. Çıkmazsan o senin tercihin." Dedi Sırma. Arkasını dönüp giderken Ecem koşa koşa yanıma gelirken Sırma'yla çarpıştılar. Parmaklarım ağzıma giderken olacakları seyrettim. Ecem çarpana bakmadan dikkat etsene deyip bana doğru koşmaya devam edince Sırma'nın hah sesini duymuştum. Sırma yürümeye başlayınca rahat bir nefes aldım. Ecem bana koşup sarılınca bende ona sarıldım. Koridora tekrar insan dolarken Ecemle ayrıldım. Onu inceledim. Hiçbir yerinde çizik veya yara yoktu. Ama yine de soracaktım. Hem onunla dalga geçmeden hiçbir yere gitmezdim.
"Ecem iyi misin? Sırma sana bir şey yaptı mı?" Dediğimde kaşlarını çattı.
"Sırma mı geldi buraya?" Dediğinde sırıttım.
"Sana çarpan kim sanıyorsun?" Dediğimde gözleri açıldı.
"Bana çarpan Sırma mıydı?! Kızım ben niye çarptım ona! Ya beni yine kaçırırsa!" Dedikten sonra titremeye başladı. Ya panik atak geçiriyordu ya da sinir krizi. Panik atak geçirme olasığı daha fazlaydı. Okulda revir falan yoktu. Gerçi bizim okulda da yoktu. Neyse ki ilk yardım dersi almıştım. Başını sabit tutarken yığılmasını engellemeye çalıştım. Korumaların geldiğini görmemle su istedim. Suyu içirdiğimde bir nebze rahatlamıştı. Suyu bileklerine sürdükten sonra Ecem'e sarıldım. Bana sarılmıyordu ama rahatlamıştı. Birkaç dakika geçtikten sonra Ecem de bana sarıldı. Ders zili çaldığında derse gitmek için ayaklandık. Tam sınıfa girdiğimizde telefonuma mesaj geldi.

053********

Kedicik umarım iyidir. Bu arada arkadaşına yaptığın ilk yardım gözlerimi yaşarttı. Umarım yaralandığında kendine de böyle ilkyardımlar yapabilirsin.

Mesajı okuduktan sonra gözlerimi devirdim. Bunu gönderen tabi ki Savaş'tı. Benimle uğraşacağı belliydi. Dersi kaçırmak istemediğim için sırama oturdum. Ecem benimle birlikte oturmuyordu. Yanımda aynı benim gibi çalışkan bir erkek vardı o yüzden şanslıydım. Öğretmen dersi anlatmaya başlayınca hemen kulak kabarttım. Ne olursa olsun bu konu sınavda çıkacaktı...

***
Merhaba arkadaşlar. Öncelikle 1k olmaya çok yaklaştık bunun için okuyan ve oy verenlere çok teşekkür ederim. Bu hikayenin beğenilmesi benim için çok önemli. Yeni bir hikayeye başladım; Notanın Işıltıları.
Seveceğinizi umuyorum. Bu bölüm sanıyorum ki güzel oldu. Ayrıca 13.bölümü yazdığıma göre bir bölüm kaldı düzenlemenin bitmesine!

EgoistHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin