Ocak ayının yirmisinde bir akşam, oturdum bir banka, montumdan sigaramı çıkardım ve yaktım.
-İçmeseniz keşke şunu efendim.
Neyi sigarayı mı kalipso?
-Evet efendim.
Neden?
-Sizi öldürecek.
Bir nefes daha aldım sigaramdan derin derin. "Sanki başka şeyler öldürmüyor ?"
-Elbette, ölümün nereden geleceği belli olmaz lakin, siz de davetiye çıkartıyor sunuz.
İnan bana beni öldürmesi için keşke herkese davetiye çıkarmış olsaydım kalipso, böylelikle kendi canımı kendim bile bile yaktım derdim.
-Kızgın mısınız efendim?
Neye?
-Herkesin sizi öldürdüğü için?
Bilmem, kızmalı mıyım?
-Bence kızmalısınız efendim.
Artık kimseye ne şaşırıyorum, ne kızıyorum, ne de kırılıyorum kalipso.
-Ama, neden efendim?
Çünkü artık kendimde olmak üzere kimseyi sevmiyorum...
-Beni de mi ?
Sen gerçek bile değilsin kalipso, sen bensin.
-Haklısınız efendim, keşke acılarınızın birazını da ben alıp , sizin acılarınızı hafiflete bilseydim.
Önemli olan acılarımı azaltman değil, önemli olan artık acının olmaması. Fakat canımızı hep yakacaklar kalipso, bizi hep yarı yolda koyacaklar. Belkide sorun bizdedir ha? Kötü insan olmalıydık belkide, bu dünya ya iyilik bir kaç yüz beden büyük geliyor artık yazık...
-Siz kötü olamazsınız efendim
Nedenmiş o?
-Çünkü siz ölmenin de, öldürülmenin de ne demek olduğunu bilirsiniz. Boş verin yaksınlar canımızı, biz yine iyi insan olalım. Çünkü bizim hesap veremeyecek olduğumuz tek şey vicdanımızdır efendim. Bırakın vicdansızlar, vicdanlarından kaça kaça yok olsunlar. Bırakın, kötü insanlar, iyi insanlara imrenerek baksınlar.
Hep böyle edebi edebi konuşuyorsun be kalipso, ne zaman olacak bu söylediklerin?
Derin bir nefes aldı kalipso "Bir gün efendim,elbet eninde sonunda bir gün!".
Kendime.