Sarı renkte bir duvar. Tavanı yarıya kadar boyanmış... Ceza evindeki dolaplara benzer altı adet giysi dolabı ve dolapların üzerinde duran bir adet nevresim, bir adet boş bavul ve bir adette Keman...Yatağımdan çıkıp montumu giyiyorum, ceplerimi kontrol ediyorum, sigaram burada.
Dışarıya çıkıyorum, koridorda yürüyorum, koridor boş. Tabanlar fayans, fayanslar hizalı fakat kirli. Koridorun sonunda kapı var, kapı açık, ışık giriyor içeri. Orası yangın merdiveni...
Çıkıyorum gözlerimi kırpıştırarak, güneş belli etmiyor kendini bugün. Sahi bugün günlerden ne? Herhangi bir gün işte, ne fark eder.Dudağımın kenarı ile kendime dalga geçer gibi gülüyorum ve bir sigara çekip yakıyorum. Çekiyorum içime zehri belki yangın merdiveninde son bulur acım diye... Dinmiyor, sonlanmıyor. Aksine artıyor.Çoğalıyor. Fazlalaşıyor.
Yangın merdivenine oturup elim, ayağım hatta yüzüm dahi uyuşuncaya dek bekliyorum. Sigara yakıyorum, bitmeden tekrar yakıyorum.Düşünüyorum... Evet, çok düşünüyorum şu zamanlar.Haddinden fazla, gereksiz vede fazla detaycı.Biliyorum, aklına günde belki en fazla bir kez gelen bir kadınım senin için. Üzgünüm, kendime bunu hep yapıyorum. Kendi canımı başkaları yakmadan yakıyorum. Güçlüyüm diye diye yerlerde sürünüyorum.Esen rüzgara kapılıp bir kuş misali kaçıp gitmek istiyorum. İçim sıkılırken, kendi yangınlarım ile boğuşurken beni yakanın da canımı sıkanın da sen olduğunu düşleyerek yine sen diyorum. Ve bekliyorum...
Sonu, başı, ortası umurumda değil inan, hem ben olaylara hep ortasından girerdim zaten çocuk iken. Oyunların ortasına dalıverir idim "bende bende" diye.Anlayacağın yine ortasından daldım sevdanın. Her şeye ve herkese rağmen sen mükemmel bir giz'sin. Gizlim isin. Muazzam bir ihtimal, ve kusursuz bir katilsin.
Giz'ime .