Üç Gün Sonra...
Murat Bey'in bana devrettiği tonlarca işi nihayet bitirmiştim. Paydos saati yaklaşmışken Sinem'i yanıma çağırmış, gelirken de birer bardak kahve getirmesini rica etmiştim. Nerede kaldı acaba diye düşünürken, kapı nazikçe tıklatılıp açıldığında Sinem'in geldiğini anladım. Açılan kapının ardından, uzun boyu, yemyeşil gözleri, esmer teni ve upuzun saçlarıyla Sinem göründüğünde yüzümde samimi bir tebessümün oluştuğunu hissettim. Aynı tebessümü onun yüzünde de görünce içim kıpır kıpır oldu bir anda.
Sinem, kapıyı kapatıp aynı içtenlikle karşıma oturup kahvemi uzattı. Teşekkür ederek kahvemi elime aldım ve ilk yudumumun ardından sohbete başladım.
"Ee nasılsın?"
"İyiyim canım ya işler güçler işte. Senden n'aber?"
"İyi bende işte yarınki yolculuğun heyecanı var."
"Hee evet ya sen yarın yolcusun."
"Evet yaa, Murat Bey ile ne kadar güzel bir yolculuk olur onu da bilmiyorum ya." dedim sırıtarak.
"Haklısın valla, Allah sabır versin ne diyim" dediğinde Sinem, ikimiz birden gülüşmeye başladık.
"Ee ne yaptın sen verilen işleri yetiştirebildin mi?" diye sordu Sinem.
"Evet yaa hallettim bir şekilde çok şükür."
"İyi bari azar yemezsin Murat Bey'den." dediğinde hafifçe başımı onu onaylar biçimde salladım ve saatime baktım.
Saat 16:57'ydi.
"Sende bitirdiysen çıkalım mı artık?" dedim Sineme kahvesini işaret ederek.
"Olur ya benimde eve geçmem lazım zaten. Paydos saati." dedi ve beraber ayaklandık. O, boş kahve fincanlarını alıp odadan çıktı. Ben ise masamı biraz toparladım ve sandalyemin hafif çaprazında kalan askılıktan montumu alıp giydim. Masanın üzerindeki anahtarlarımı da alıp çıktım. Kapının önünde Sinem ile karşılaştığımızda sarılıp ayrıldık. Arabaya doğru ilerlerken anahtarımı çıkarıp arabanın kilidini açtım ve arabaya yerleşip çalıştırdım.
Çokta yoğun olmayan trafikle beraber kırk dakika içerisinde eve vardım. Eve girdiğim gibi pijamalarımı üzerime geçirip televizyonun karşısına kuruldum. Biraz oturduktan sonra acıktığımı fark edip mutfağa geçtim. Kendime bir şeyler hazırlayıp onları yedim. Sonrasında yatak odama geçip yarınki seyahat için hazırlanmaya başladım.
*Saat 23:55
Hazırlığım tümüyle bitmişti ve bende bitmiştim. Valizlerin tümünü olduğu yerde bırakıp kendimi yatağa attım. Aynen o şekilde de uyuyakalmışım. Sabah ise Sinem'den gelen aramayla uyandım. Hemen kalkmam gerektiğini yoksa geç kalacağımı söylediğinde yataktan fırlarcasına çıktım. Öncelikle banyoya gidip elimi yüzümü yıkadım, dişlerimi fırçalayıp yüz kremimi sürdüm. Hemen ardından odama geri dönüp üzerimi değiştirdim. Mutfağa geçip kendime bir çikolatalı ekmek sürüp şimdilik onunla geçiştirdim. Ardından makyajımı ve saçımı yapıp Murat Bey'e mesaj attım.
"Havalimanında mı buluşacağız Murat Bey?"
"Evet, hemen hazırlanıp çıksanız iyi olur küçük hanımefendi."
"Peki efendim."
Zaten hazırdım ve istediğim anda çıkabilirdim. Evden çıkmadan önce Ali'yi aradım. Yurtdışına çıkma vaktimin geldiğini ona haber vermem gerekliydi. Biraz kızdı yine, sonrada hemen hazırlanıp geleceğini söyledi. Telefonu kapattıktan sonra evden çıkmadan son kez doğalgazı, elektriği, suyu kontrol ettim. Ardından bir süre burada olmayacağım için evde acil bir şey olması ihtimali üzerine evin yedek anahtarını ev sahibine verdim. Sonrada biraz güçlükle de olsa valizlerimi arabama yerleştirip, havalimanına doğru yola koyuldum. Havalimanına yaklaşınca Ali'yi yeniden aradım. Yolcu etmeye gelip gelmeyeceğini sordum. Meğersem onun geliyorum dediği yolcu etmeye değilmiş. Bildiğiniz düştü peşime yurtdışına geliyor..*Saat 09:03
Murat Bey ve ben havalimanında saat dokuzu on geçe kalkacak olan uçağımızı beklerken aramıza Ali'de katıldı. Saatin gerçekten çok yaklaştığını farkendince bekleme salonunda birden ayaklanıp valizlerimizi elimize alıp ayaklandık. Murat Bey'in önderliğinde bazı koridorlardan geçtik ve artık üstümüzün ve valizlerimizin kontrol edildiği girişteydik. Önce Ali, sonrasında da Murat Bey sırayla kontrol panelinden geçtiler. Sıra bana geldiğinde bir iki adım ilerledim görevliye doğru. Çekingen tavırlarımı fark eden Murat Bey,
"Hadi Eylem geç kalıyoruz." diye söylendiğinde gözlerimi yavaşça kaldırıp Murat Bey'e baktım ve çaresizce,
"Şey, Murat Bey, benim pasaportum yok." dedim.****************
İlk bölüm hakkında siz sevgili okurlarımdan çok tatlı yorumlar aldım. 😊 Umarım bu bölümüde beğenmişsinizdir. Bu sefer kurgu gereği biraz kısa oldu ama idare ediverin artık 😅😅*
Sizce Eylem'in pasaportunun olmadığını yeni söylemesine Murat Bey nasıl bir tepki verecek? Hikaye nasıl devam edecek? Tahminlerinizi öğrenmeyi çok isterim 😊
*
Sizleri Seviyorum, Kitap Sever Okurlarım 💕 Sonraki bölümde yeniden buluşmak üzere 💓
ŞİMDİ OKUDUĞUN
RÜYA
FantasyBir dünya hayal edin. O dünyanın ücra köşelerinde bir ülke. Görünmeyen varlıklar tarafından yönetilen bir ülke. Gördükleri rüyaları hatırlamaları yasak. Bu sebepten dolayı insan genetiğini değiştirmişler ve kimse rüyalarını hatırlayamıyor. Peki sebe...