♤4♤

58 10 15
                                    

Üstümü başımı kirletmeden arabaya yerleştikten sonra nereye gideceğimiz hakkında Murat Bey'e bir soru yönelttim. İnşaatta görev alan yaklaşık bir senedir iş sebebiyle burada kalmakta olan bir Türk abimiz varmış. Ona danışmış Murat Bey. Bir adres tarifi almış. Güzel, nezih restoranların, mağazaların olduğu bilindik bir cadde varmış. Şu anda da oraya gidiyoruz.

On dakika sonra gitmek istediğimiz caddeyi bulunca Murat Bey arabayı uygun bir yere parketti. Hep beraber indik ve cadde boyunca sohbet ederek yürümeye başladık. Gidebileceğimiz uygun bir restoran bulana kadar yürüdük. Caddenin aşağılarında bir Çin restoranı bulduk. 'En azından yiyeceklerinde pirinç var, tam Türk yemeği olmasada tanıdık bir tat.' düşüncesi ile bulduğumuz restorana girdik.

Hâlâ sürmekte olan İngilizce sorunum yüzünden korku dolu anlar yaşadım. Fakat sağolsun Murat Bey bize önderlik etmek istediği için garsonlarla kendisi iletişime geçti. Beni de büyük bir felaketten korumuş oldu.

On beş dakikalık bir bekleme süresinin ardından sipariş ettiğimiz yiyeceklerimiz masamıza getirildi. Yemek yediğimiz sırada genel olarak ben sustum, Ali ve Murat Bey konuştular. Bu akşam yemeği onların ilişkisine büyük oranda katkıda bulunacaktı anlaşılan. Çünkü giderek samimi olmaya başlamışlardı. Tabii bu da benim işime geliyordu.

  Yemeklerimizi bitirdiğimizde fark ettik, bu sefer ağız tadımıza uygun bir şeyler yiyebilmiştik. Üçümüzde yediklerimizden memnun kalmıştık. Murat Bey ve Ali hesabı ödemek üzere masadan kalktıklarında bende telefonumu çantama atıp ayaklandım. Sandalyenin arkasına astığım çokta kalın olmayan montumu alıp üzerine giydim. Ardından kol çantamın açık kalan gözünü kapatıp koluma taktım. Ardından yavaş adımlarla kasaya, Ali ve Murat Bey'in yanına ilerlemeye başladım. Yanlarına varmama birkaç metre kala duraksayıp işlerini bitirmelerini bekledim. Bir iki dakika sonra ikisi birlikte çokta yüksek olmayan bir ses düzeyinde sohbet ederek benide alıp restorandan çıktılar.

Restorandan ayrılmamızın üzerine bulunduğumuz caddenin mağazalarını gezdik. Saat artık geç olup, mekanlar kapanmaya başlayınca yeniden arabaya kadar yürüdük ve arabayla caddeden ayrılıp kaldığımız otele döndük.

*Saat 00:49
Keyifli, fakat bir o kadar da yorucu bir akşam geçirdim. Gerçektende bayağı bir yorulmuştum. Odama çıktığım gibi pijamalarımı giyip yatağıma oturur vaziyette yerleştim. İlk yarısını geçmiş bulunduğum polisiye/cinayet romanını elime alıp kaldığım yerden okumaya başladım.
İyice uyku çöküp, göz kapaklarım ağırlaşana dek okumaya devam ettim. Artık uyumam gerektiği kararına vardığımda saatte epey geç olmuştu. Kitabı, yatağın yanındaki komodine koydum. Telefonumdan yarın sabah yediye alarm kurdum ve uyudum.

--

Her zamanki âdetimi yerine getirip ilk alarmla uyanamayacağım için birden fazla alarm kurmuştum. Tahmin ettiğim gibi de 7:00 alarmında kalkamamıştım. Uyandığım gibi başımda zır zır ötmekte olan 7:15 alarmını kapattım bende. Yatakta doğrulup dün gece yatağın hemen yanına çıkarmış olduğum ev terliklerimi giydim. Saniyeler süren bir esneme hareketiyle kendime geldikten sonra elimi yüzümü yıkamak üzere banyoya doğru ilerledim. Elimi yüzümü yıkadıktan sonra odaya geçerek üstüme düzgün bir şeyler giydim. Ardından yemek katına, kahvaltımı yapmaya indim. Neyse ki burada ki insanlar en azından kahvaltıda peynir, zeytin yiyorlardı da bende memleket özlemi çekmeden güzel bir kahvaltı yapabiliyordum.

Yaklaşık yirmi dakikamı alan kahvaltımın ardından saat 8:30 olmuştu. Odama çıktım. Odaya girer girmez dişlerimi fırçalamak üzere yeniden banyoya yöneldim. Dişlerimi fırçaladıktan sonra dişlerimde kalan tortulara sinir olurum. Sanki inadıma olur gibi hemen her seferinde de olur bu. Yine oldu. Gariptir ki dün gece gördüğüm rüyada da olmuştu. Hatta dişimdeki tortuları temizlemek üzere kullandığım diş ipini bulamamıştım. Şimdi de bulamadım. Bu garip tesadüfü bir kenara bırakıp odamdaki çantamdan diş ipimi almak üzere odaya geçtim. Diş ipimi alıp tekrar banyoya döndüm. Tabii sabah sakarlığım üstümdeydi yine, banyoya dönerken ayak serçe parmağımı komodine çarptım. Aynısını rüyamda da yaşamıştım. İnsan rüyasında bile sakar olur mu? demeyin. O insan ben olunca o da oluyor maalesef.

Banyoda dişlerimi temizlemekle bir on dakika daha öldürdükten sonra son hazırlıklarımı yapıp işe gitmek için yeniden odama geçtim.

*Saat 9:00
Tam vaktinde ofise varabilmiş olmanın sevinciyle odama çıkarım diye düşünürken, ofise adımımı atar atmaz Murat Bey'in azarlarıyla karşılaştım. Dün gece sanki bu sabahı rüyamda görmüş gibiydim. İnanmayacaksınız belki ama, rüyamda da aynı sebepten ötürü Murat Bey'den azar işitmiştim. Üstelik sebebi çok saçma, bir insan istediği dosyayı bulamadı diye asistanına fırça atar mı canım!

  Murat Bey'le olan ufak sabah gerilimini de atlattıktan sonra, artık rutinleşmeye başlayan işlerimin başına geri döndüm. Fazla rutin ve sıkıcı dakikalar geçirmemin ardından nihayet öğle molasına çıktık. Öğle molası verince Sinem'i aradım. Dün akşamdan, bu şehirden bahsettim biraz ona. O ise, Murat Bey başlarında olmadan nasıl rahat ettiklerini anlattı. Başlarında ağır bir baskı olmayınca rahatlardı tabii.
Sinem'le olan konuşmamızı sonlandırdığımızda öğle molasının bitmesine yarım saat kalmıştı. Bu yarım saat içerisinde ofisin mutfağına inip atıştıracak bir şeyler bakındım kendime. Birkaç paket hazır mini kek ve bir bardak süt buldum. Onlarla atıştırdıktan sonra mola bitimine yaklaştığımız için yeniden odama yöneldim. Merdivenlerden çıkarken dün geceki rüyamda da kek yiyip, süt içtiğim aklıma gelince ister istemez irkildim. Rüyamı hâlâ hatırlıyor olmam garip, rüyamda gördüklerimi yaşıyor olmam ondan garipti. Ama artık molamız bitmişti ve kafamdaki saçma sapan düşünceleri bir kenara bırakıp işime odaklanmalıydım.

*Saat 15:06
  Ofisteki işlerimizi erken bitirmemiz üzerine Murat Bey inşaat alanını bana gezdirmek istediğinde onu kırmayıp kabul ettim. Bende gerçekten merak ediyordum orayı. Murat Bey'in odasınada kendi odama da bir çeki düzen verdikten sonra beraber ofisten ayrıldık. İnşaat alanına geldiğimizde telefonumu ofiste unuttuğumu fark ettim. Rüyamda da telefonumu unutmuştum, geri dönüp alana kadar ise Ali tam beş kez aramıştı. Telefonumu unutmam garip bir tesadüf olabilirdi fakat Ali'nin tam beş kez arayacağını sanmıyordum. Saat 16:30'a kadar inşaat alanında oyalandıktan sonra yeniden ofise dönüp telefonumu aldık. Ardından otele dönecektik ki karşılaştığım olay karşısında donakaldım. Rüyamda olduğu gibi Ali tam beş kez aramıştı. Cevapsız aramaların bildirimini gördüğüm gibi Ali'ye geri dönüş yaptım. Haklı olarak kızmıştı biraz. Telefonu açmama sebebimi anlattığımda Murat Bey yanımda olduğu için içinin rahatladığını söylediğinde, zihnimde 'Siz ne ara böyle samimi oldunuz ya?' sorusu yankılandı. Otele yaklaştığımızı söyleyip telefonu kapattım. Otele girince kaybolma ihtimaline karşı resepsiyon görevlisine emanet ettiğim oda anahtarımı alıp asansörle odamın olduğu kata çıktım. Çantamı kendi odama bıraktıktan sonra Ali'nin yanına gittim. Pencereden gördüğüm lunaparka gitmek istediğimi söyledim. Akşam yemeğimizi yedikten sonra gidebileceğimizi söyleyince, tabiri caizse küçük çocuklar gibi sevinçten havalara uçtum. Ali'yi ve Murat Bey'i hızlı hızlı yemek yemeye aşağı kata indirdim ve hemen hızlı hızlı yiyip kalktık. Ali ve ben yemek sırasında lunapark konusunu Murat Bey'e anlattık. O da gelmek isteyeceğini söylediğinde yine aynı çocuksu sevinçle sofradan kalktım.

*************
Bir bölümü daha vakit ayırıp okuduğunuz için çok teşekkür ederim. Aynı zamanda bölümlere gelen yorumlarınız beni çok mutlu ediyor bunun için de ayrı teşekkürlerimi sunuyorum. İyi ki varsınız kitap severler! Sonraki bölümde görüşmek üzere..

Sizleri Seviyorum, Kitap Severler! 💞💞

RÜYAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin