Karşıma çıkan büyüleyici güzellikteki dönme dolaba hayran hayran baktım kısa bir süre. Dönme dolabı pek sevmezdim normalde, binmezdim de yani. Ama bu gördüğüm, çok güzeldi. Sanki şimdiye kadar görüpte beğenmediğim tüm dönme dolapların yerine beğeniyormuş gibi beğenmiştim. Ve tahmin ettiğiniz üzere kesinlikle binecektim. Ali, şimdilik yalnızca üç alete binebileceğimizi söylediğinde çocuksu sevincim biraz söner gibi oldu. Fakat sonra yine geleceğimizi söylediğinde eski heyecanıma geri kavuştum. Rüya gibiydi. Hayır hayır cidden rüya gibiydi. Rüyamda görmüştüm burayı. Bunu hatırladığımda, "Allah Allah, garip." diyerek geçiştirdim. O sırada onca ses ve gürültü arasında nasıl duydu bilmiyorum ama Murat Bey bu kendi kendime söylenişimi duymuştu.
"Ne garip Eylem?" diye sordu.
Tam o sırada Ali yeniden yanımıza dönerek,
"Haydi ne duruyoruz gidip biletlerimizi alalım." dedi.
Murat Bey ve ben 'Peki madem.' diyerek peşine düştük.Beraber bize en yakın bilet gişesine gittik. Oradan hepimiz için üçer tane bilet aldık ve nelere bineceklerimizi kararlaştırdık. İlk olarak hep birlikte o hayran kaldığım dönme dolaba binecektik. Ben hızlı hızlı dönme dolaba doğru ilerlerken, Ali ve Murat Bey'de ağır ağır beni takip ediyorlardı. Aramızdaki mesafe açıldıkça arkama dönüp,
"Hadi acele edin!" diyordum.Sonunda dönme dolabın yanına vardığımızda heyecan içinde elimdeki biletleri görevliye verdim. Ali, Murat Bey ve ben sırayla dönme dolaba bindik. O an, heyecandan dizlerimin titrediğini farkettim.
Bindiğimiz dolabın rengi maviydi. Mavi benim için umudu temsil eden renkti. Şimdi düşündümde, sanki umutlarımızın arasına saklanmış, usulca göğe yükseliyorduk...
Rüyamda gördüğüm fakat henüz adlandıramadığım o varlık, umudun yolunu takip et. Demişti bana. Ardından kendimi şu anda içinde oturmakta olduğum mavi dolabın aynısının içinde bulmuştum. Benim umudum bu mavi dolap mıydı? Rüyamdaki o varlığın sözünü ettiği umut yolu mavi miydi sahiden? Bilemiyordum. Ama hislerime her zaman güvenirdim. Ve şu anda öğreneceğimi hissediyordum. Çok yakında, çok çarpıcı şeyler öğrenecektim.
Tam bu düşüncelere daldım derken Ali'nin omzumu dürtmesiyle çıkıverdim sonsuz zihin kuyusundan.
"En tepedeyiz." diye sessizce kulağıma fısıldadı Ali. Büyülenmiştim. Gördüğüm manzara karşısında dilim tutulmuştu. Hemen unutmadan telefonumu çıkarıp ölümsüzleştirdim bu harika anı. Ardından telefonu kapatmadan önce en sevdiğim şarkıyı açtım. Belki de şu ana uyum sağlamayacaktı ama seviyordum işte. Playlist'imde sık çalınanlarda en başta olduğu için çok kolay bir şekilde buldum ve hemen başlattım şarkıyı. Altta çıkan bilgi kutusunda "Melanie Martinez - Cake çalınıyor" yazısını görünce ister istemez mutlu olmuştum.Tam dönme dolaptan ineceğimiz sırada sona eren şarkının sözleri usulca dilime dolanırken keyifle indim Mavi Dolap'tan. Umudun dolabıydı artık o benim için. Yani ben öyle olmasını istiyordum.
Dönme dolaptan sonra çarpışan arabalara ve hız trenine de bindikten sonra otele geri döndük. Otelin içine girince iyice yavaşlattığım adımlarımdan yorulduğumu anlamıştım. Odalarımızın olduğu kata çıkıp, idama girmeden önce Ali'ye çok yorgun olduğumu söyledim ve Murat Bey ile Ali'ye iyi geceler dileyip odama girdim. Çantamı bir yöne, elimdeki anahtarı da bir yöne fırlatıp kendimi yatağın üzerine bıraktım.
Sabah kalktığımda anladım, öylece uyuya kalmıştım. Sabah uyanır uyanmaz Murat Bey kapıya dayanmadan kalkıp iş için hazırlandım. Hazırlığımı bitirip telefonumu elime almıştım ki Murat Bey kapıyı tıklatıp kahvaltıya beklediğini söyledi. Bende elimdeki telefonumu pantolonumun arka cebine koydum ve dün gece yatmadan önce yere fırlattığım oda anahtarını elime alarak odanın çıkışına doğru ilerledim. Çıktığım odanın kapısını kilitledim ve aşağı, yemek katına indim.
Yine bizimkilerle klasik bir kahvaltı yaptık ve ardından artık rutinleşen iş günümüzü bitirip eve döndük. Bugüne dair ilgimi çekip, sonsuz zihin kuyumda kendine yer kazanan tek şey; gün içinde yaşadığım her şeyi dün geceki rüyamda görmüş olmadı. Hem de en ince ayrıntısına kadar görmüstüm. Bu oldukça ilginçti. Sanki, gelecekte yaşayacaklarımı öncesinden rüyamda görmüşüm gibiydi. İşin şaşırdığım tarafı bunun bir tek bana olmasıydı. Bu Blinfen'e geldiğimizden beri böyleydi. Havasından suyundan felan herhalde diye düşünmüştüm başlarda fakat artık iş yavaş yavaş çığırından çıkıyordu.
Artık bu olay gerçekten çok zihnimi kurcalamaya başlamıştı. Bende artık kendimi tutamadım ve bu konu üzerine araştırma yapmaya başladım.
İlk olarak Google arama çubuğuna "Gördüğümüz rüyaların gerçekleşmesi normal midir?" yazdım. Çıkan haber başlıklarında biraz gezinirken gözüme bir başlık çarptı. "Rüyalarım aynen gerçekleşiyor, bunun anlamı nedir?" başlıklı bir haberdi bu. Benim zihnimdeki sorularla çok yakından uyuştuğunun farkına varınca belki zihnimdeki soruların cevabını bu haberde bulurum umuduyla mavi renkli haber başlığının üzerine tıkladım.Açılmasını beklerken aklıma geldi. Haber başlıklarını mavi yapmalarının amacı, açmadan önce biraz olsun umutlanıp mutlu olmamız içindi belki de. Mesela şimdi bende hayâli Mavi Dolabıma, yani umuduma binip çıkmıştım bir yolculuğa.. Ne diyelim, Allah sonumuzu hayır etsin...
************
Bu sefer bayağı kısa bir bölüm oldu farkındayım fakat, zaten bir kaç gündür sizleri yeni bölümsüz bıraktığım için yeni bölüm yazmakta acele ediyordum. İstediğim saate yetiştirebilmek içinse biraz kısa kesmem gerekti. Affınıza sığınarak söylüyorum;Sizi Seviyorum Kitap Severler! 💞💞
ŞİMDİ OKUDUĞUN
RÜYA
FantasyBir dünya hayal edin. O dünyanın ücra köşelerinde bir ülke. Görünmeyen varlıklar tarafından yönetilen bir ülke. Gördükleri rüyaları hatırlamaları yasak. Bu sebepten dolayı insan genetiğini değiştirmişler ve kimse rüyalarını hatırlayamıyor. Peki sebe...