-Viçe- (Sümle) 🌹
Kraliçe ,Lome'ye yaptığı bir kaç günlük seyahat sonrası Viçe'nin başkenti olan Sümle'ye, kraliyet şehrine dönüyordu.
Sümle'de tüm çanlar Kraliçe Kiana için çalıyordu. Peş peşe çalan çanlar adeta Kiana'nın beynine işliyor, çıldırmış bir kadının histerik çığlıkları gibi kulaklarında çınlıyordu.
Araba köprüye yaklaştığı sırada Kraliçenin arabasına eşlik eden atlı askerler ileriden bakılınca taş köprüye çöken siyah bir bulutu andırıyordu. Siyah atlar, büyük bir düzenle yan yana ilerliyordu. Sırtlarında taşıdıkları askerlerin rütbesini temsil edecek şekilde zırhlandırılmışlardı.
At arabası, şehrin girişinde ki girintili çıkıntılı zeminde ilerlerken sürekli sarsılıyordu. Kraliçenin bu duruma da ayrıca sinirlendiği yüzünde ki ifadeden belli oluyordu.
At arabasının içi de en az dışı kadar gösterişliydi. Siyah kadife kumaş ile kaplanmış karşılıklı koltukların birinde Kraliçe Kiana, diğerinde başdanışmanı ve muhafızı oturuyordu. Kiana'nın tarlatanlı, kabarık elbisesi neredeyse oturduğu koltuğun tamamını kaplıyordu.
Yaşlı adam, muhafızın yanında çok küçük ve çelimsiz kalıyor, komik bir görüntü oluşturuyordu. Bu adam kraliçenin baş danışmanıydı. Yol boyunca kraliçeyle Melyat için uygulanabilecek stratejiler ve diğer dış ülkelerle ilişkiler hakkında tartışmışlardı.
Kraliçe Kiana, babasının da saltanatı boyunca başdanışmanlığını yapan bu adamın fikirlerine hiç kimseye güvenmediği kadar güveniyordu. Öyle ki , önüne geçemediği tutkularına ters düşen bir öneride bile bulunsa , Kraliçe kendisini uysal bir çocuk gibi harfiyen dinliyor ve asla itiraz etmeye yeltenmiyordu. Kaldı ki bu adamı başdanışmanlık unvanıyla şereflendirdiğinde kendisinin ne istediğini düşünmeden doğru bildiğinde diretmesi ve yol göstermesi için yemin ettirtmişti.
Muhafız bu adamın aksine gerekmedikçe konuşmuyordu.Kaskını ve zırhını hiç bir zaman çıkarmıyordu.
Neredeyse iki metre olan boyu, iri cüssesi ve yıllar önce Melyat'a karşı savaşırken aldığı, sağ yanağını ikiye ayıran derin yara ürkütücü bir görüntü oluşturuyordu. Bu savaşla birlikte ün kazanmıs, adını tüm Viçe'ye duyurmayı başarmıştı.
Çok genç ve dinamik olmamasına rağmen hala Viçe'nin en güçlü savaşçılarındandı. Bu yüzden ona "Koca kurt" denirdi.
Düşmanları, hatta kendi halkı bile ondan korkuyordu. Onunla ilgili çoğu uydurma olan bir sürü korlunç efsane üretilmiş, ülkenin dört bir yanında anlatılıyordu. Iri cüssesi halk arasında kulaktan kulağa iyice abartılıp efsanelerde onu bir deve donüştürmüştü.
Çocuklar onun hikayeleri ile büyür, kabuslarinda koca kurtu görürdü.
Viçe'nin en ünlü savaşçısıydı.Bu yüzdendir ki kraliçe onu yanından bir an olsun ayırmıyor , kendisinin şahsi muhafızlığını yaptırıyordu.
Adamın altın işlemeli zırhı, pencereden sızan ışıkla parlıyordu. At arabasının sarsılması ile zırhın parçaları birbirine sürtünüp çarpıyor, sinir bozucu bir ses cıkartıyordu.
Kraliçe ilgisizce başını diğer tarafa çevirdi. Kadının sert çene çizgisinde kibir ve kararlılık , düz burnunda otorite okunuyordu.
Üzerinde ki koyu mavi elbisesi , topuz siyah saçları ve neredeyse saçı kadar siyah, çekik gözleriyle çok etkileyiciydi. Siyah saçlarına iliştirdiği altın tacı abartısız ve çok şıktı.Parlak kumaşlı elbise, beyaz tenine cok yakışmıştı. Omuzlarına aldığı kürklü siyah şalı dirseklerine kadar uzanıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Teona- Kayıp Prenses (YENİ)
FantasyYasak bir aşkın bedelini, kaç hayat öder? Bir taht için, kaç masum hayat söner? Vâris olduğunu bilmeyen halktan bir kız, hakikati ögrendiğinde neyi tercih eder? 🌹🌹🌹 Bir prenses, bir savaşçı ve ortak bir kader...