3

51 6 0
                                    


            En uzun yolculuklara bile küçük adımlarla başlıyorum. Bitkisel hayatım boyunca gördüğüm rüyalar yaşadığım acılar sadece bir hayal ürünü olduğunu kendime inandırmaya çalışıyorum. Hamile olmadığımı Batu'nun beni aldatıp üzerime kuma gelmediğini kabul ediyorum. İki yıl boyunca rüya gördüğümü ve kendi hastalığımı yenip uyanmam bile mucize olduğunu inanıyorum.

         "Beyninize ne yapmak istediğinizi söylemezseniz, nasıl yapabileceğinizi sizin için araştırıp size söylemeyecektir. Hatta onu yapmanıza da izin vermeyecektir. Lütfen biraz zorlayın kendinizi. Hatırlamaya çalışın."

          Adını henüz bilmediğim doktor, beni konuşturmaya çalışıyordu.

         "Esra Hanım?"

         Konuşamıyordum. Ağız kenarlarım kuruyor ve çenem çok ağrıyordu. Sadece gözlerimi ve parmaklarımı oynatabiliyorum. Sanki on altı ton kömürü beş dakika da yetiştirmişim gibi heryerim ağrıyor. Halbuki iki sene boyunca kıpırdamadan uyumuşum.

          Sağ gözümden durduk yere yaş akıyor. Ben nasıl bir duruma gelmiştim böyle? Nasıl oldu yataklara  düştüm? Hangi neden ile uyudum? Beni bu duruma getiren şey ne idi?

         "Konuşabilcek durumda mısınız?"

          İstemsizce kaşlarımı kaldırıyorum.

          Gözlüğünü tek parmağıyla biraz daha kaldırdıktan sonra elinde ki deftere birşeyler yazıyor.

           "Pekala Esra Hanım. Ben size sorular sorucağım. Evet diyeceğiniz yere iki kere göz kırpın, hayır diyeceğiniz yere ise kaşlarınızı kaldırın. Anlaşıldı mı?"

            Gözlerimi kırpmayla yetiniyorum. Annesini babasını kaybetmiş korkudan konuşamayan masum çocuklar gibi, savaşın ortasında susma yemini etmiş çocuklar gibi sadece göz kırpmayla kaş kaldırmayla yetiniyorum. Emin olun ki şu an da o çocukların yerindeymiş gibi hissediyorum. Ve şu an da onları daha iyi anlıyorum.

             "Uyandıktan sonra hatırladığınız bir şeyler var mı?"

              Gördüğüm rüyalar sayesinde hiç bir şeyi unutmamıştım fakat nasıl bu hale geldiğimi hatırlayamıyordum.

              Gözlerimi kırpıyorum. Çok ilginç, büyüleyici bir şeyler söylediğimi duymuş gibi kırmızı büyük gözlüğünü az daha yukarıya kaldırıyor ve yazmaya yeniden başlıyor.

            "Peki. Biraz dinlenin."

            Diyor ve odayı terkediyor. Kafamı oynatmaya çalışıyorum. Her yerim acıdığı için gözlerimden yaş akıyor. Aktığı heryer ise yanıyordu. Neden kimsem gelmemişti? Neden bana destek olmadılar? Annem, babam, abim...

           İçeriye genç bir bayan giriyor.

          " Merhaba."

          Ağzını bir metre açarak gülüyor. Güldükçe gözleri içinde kayboluyordu. Uzun saçları kalçasına gelirken herkezi kıskandıracak bir fiziğe sahip olduğunu görüyorum. Dar bir gömlek göğüslerinin büyüklüğünü daha çok belli ediyordu. Giydiği dar pantolonla  kalçalarını dışarıya çıkartıp herkeze taş çıkaracakmış gibi durmasıyla  olağan üstü bir fiziğe sahip olduğunu gösteriyordu.

          Sadece bakıyorum. Yanıma oturuyor saçlarını eliyle arkaya atarak.

        "Nasılsın?"

        Boş boş bakıyordum.

        "Özür dilerim. İyi değil isen  zorlama kendini. Adım Sena. Seni buraya ben getirdim. İki yıldır yanındayım. Duvara  çarpıyordun kendini. Uzaktan izliyordum ve bir sorunun olduğunu düşündüm. Yanına gelmeyi düşünmedim hiç. Çığlık atarak yere yığıldın."

Aptal HerifHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin