6

46 2 0
                                    

         Allah Teâla ile konuşacağım zaman  ona herşeyimi anlatmaktan çekinmiyorum. En güzelide, benim ne anlatacağımı bildiği halde beni dinliyor. Yaz gününde kaldı aşk, mevsimizim kış artık. Ne yazık ki bizler bu hayatta bir hüzünün parçasıyız. Hiç ummadığımız yerlerde ve zamanlarda dışına inanıp içini bilmediğimiz güzel  insanlar giricek ömrümüze. Sonra ona bağlanıcağız. Kalbimiz kırılıcak ilerki günlerde. 'En iyisi susmak.'  diyip eriyişimizi izliyeceğiz. Bazen o kadar kırılıcağız  ki onu özlediğimize utanacağız. İşte kocaman bir aşkın içinde kaybolucak, yolumuzu bulamayacağız. Sırf kırmamak için susuyorsun ya, o kırılıcak diye sus, bu üzülecek sus, herşeyi içine at. Sanki biz insan değilmişiz gibi. Acılarımızı sadece gülerek kapatıyoruz. Kendini bu şekilde kandırabilirsin sadece. Bizleride kandırabilirsin.

         "Ne kadar tuttu?"

         "50 Lira."

        "İyi günler."

        Marketten çıktım ve ellerimde poşetlerle eve ilerliyorum.

        "Esra!"

        "Oo beyimiz gelmiş. Hoşgeldin ağam."

        "Dalga geçme Esra. Özledim. Artık yanındayım."

        "Bak Batu. Saat kaç olursa olsun beni arayabilirsin. Ancak açıp değerlin olamam artık. Mesaj atabilirsin, susma hakkımı kullanırım. Eskisi kadar katı değilim. Karşıma çıkabilirsin elbette. Sanki daha önce seninle gönül bağım olmamış gibi yürür giderim. Sen üzülürsün. Ben halden falan anlamam artık,içebilirsin de. İşte o zaman bana gelme, türk kahvesiyle gram alakam yok. Yaralarımı saran insanlar lazım bana,yaralarımı daha derinden kazan değil. Biz seninle olsak olsak elaleme rezil oluruz. İyisimi sen otur, düşün, ağla, sigaranı yak. Ben artık "Uyursam geçer" cinstenim."

         "Ya hayallerimiz?"

         "Sadece bir hayal Batu. Onu da sen öldürdün."

        O benim için bir mucize gibiydi. Onca zamandan ve onca hatadan sonra geri gelmesini istemedim. Ama o her boşta kaldığında aklına geldim onun. Çünkü onu en çok ben sevdim. Tam dört ay yoktu yanımda. Belki annesinden çok sevdim. Ben ondan vazgeçtim artık. Hayata bakış açım bile değişti. Güvendiğim kaldırım taşlarına bile güvenmiyorum artık.

         Arkamı dönüp gidiyorum. Batu kolumu tutuyor ve kendine çekiyor bedenimi.

         "Yapma Esra."

          Gözleri doluyor,gözlerim doluyor. Gözbebeklerinin içi ışıldarken telefonu çalıyor.  Açmıyor telefonu. Israrla telefonu çalıyor. "Açsana!" diyorum kolumu çekiştirken.

        "Alo?"

        Telefonla konuşmak için uzağa gidiyor. Poşetleri alıp apartmana ilerliyorum. Ona zerre güvenmiyorum artık. Biliyordum başka bir bayanla birlikteydi. Benden vazgeçmişti. Birde utanmadan yeniden olalım diyordu. "Esra!"  bağırıyordu arkamdan. Kapıyı örtüp yere çöküyorum. Deli gibi ağlıyorum. Deli gibi. Ciğerlerim yanıyordu ağlarken. Kollarımın arasına kafamı koyup ağlıyorum. Çığlık atıyorum.

           "Esra! Esra!"

           "Sena bırak. Canım yanıyor, canım!"

           Dünyanın karanlık bir yer olduğunu düşünüyordum artık. Karanlık da kimse kimseyi hatırlamıyordu artık. Ben onu hatıralayamıyordum, o da beni sevdiğini hatırlayamıyordu. Evlenmeliydi başkasıyla. Umudumu kesmek istiyordum. Yeni bir hayatı planlarken tekrar kalbimin eriyişini izleyemezdim. Kimse istemezdi böyle olmasını. Yarının hiç bir önemi yoktu. Dayanmalı ve gücümü kaybetmemeliydim.

             "Aptal herif!  Aptal!"

             Aptaldı. Onu deli gibi seven biri varken kolayca gidemezdi. Gitti işte. Aptaldan farkı yoktu.

             "Sakin ol!"

             Sena ellerini saçlarıma koyuyor. Avuçlarını yüzüme alarak gözlerine bakmamı sağlıyor.

             "Geçti." Sarılıyor bana. İlk defa bu kadar sakinleştiğimi düşünüyordum.

             "Kapıda. Ses çıkarma."

             Kapıdaydı gerçekten. Evimi nereden biliyorsa utanmadan kapıma dayanmış beni arıyordu.

            " Seni çok seviyorum. "

            Kapıyı yavaş yumruklamaya başlayarak ve bir o kadarda can alıcı bir şekilde ağlayarak bana sesleniyordu.

           " Hemde çok. Nefesimsin işte. Nefesi almadan duramıyorum. Kimse duramaz değil mi?  Nolur aç kapıyı. Aç ve bende seni seviyorum diyerek boynuma sarıl. Boynunu kokluyum. Nefessiz bırakma Allah'ım beni."

          Ağlıyordu deli gibi. Sena'ya bakıyorum dolu gözlerle. Bana olumlu bir şekilde kafa sallıyor. Ayağa kalkıp kapıyı açıyorum. Bitkin bir şekilde yerde oturuyor. Dizine dokunuyor, saçlarını okşuyorum.

           "Seni seviyorum."

           Yüzüme bakmadan kollarını belime dolayıp kafasını boynuma gömüyor.

           "Esram."

           Ve yine ona yenilmiştim. Ağlıyordu. Canım yanıyordu. Hem üzdüğünde hem üzüldüğünde. Onu çok seviyordum evet. Bu aşk sıradan bir aşk değildi. Zaten sıradan olsa bir insan sevdiği için bu kadar ağlarmıydı? Hele ki bir erkek... Bak sevdiğim, bizi ne hale düşürdün. İki yaralıyız işte. Gözlerinin renginde kaybolup kokunda ölmek istiyorum artık. Beni bu hale getirdin. Bu duruma mecbur bıraktın. Hele bir de meleğim dediğinde...  Artık yaramı herhangi bir şey saramaz. Bu yarayı artık sen sarabilirsin. Sana baktıkca içim gidiyor Batu'm. O dört ay seni bekledim. Dualar ettim. Tanrı'nın iyi bir kulu olmalıyım ki dualarımı ve dileklerimi kabul etti. Seni bana verdi. Yeniden o yollara düşme. Beni bırakıp gitme bir yerlere. Dayanamaz minik kalbim. Gözlerimi sadece sen sil. Sadece sen sil. Başkası silse durmaz gözyaşlarım.

              "Herşey için özür dilerim meleğim. Gitmemeliydim seni bu halde bırakıp."

              Evet gitmemeliydin Batu. Sena kapıda kollarını birleştirip bize gülümsüyor. Batu kokumu koklaöaya devam edip ağlıyor. Ben ise saçlarını okşuyorum. Bizi bu hale kim düşürdü Batu Duman?

Aptal HerifHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin