Kayıp Alfa

0.3

Lisa

Yu kwon düşüncemi onaylandıktan sonra bir süre gözlerine baktım. Kırmızıya dönen gözleri, soğuk teni, kusursuz görünüşü... Bu cidden olabilir mi?

"Yalan söylüyorsun." dedim birden. Sol kaşını kaldırarak "İspatlıyabilirim." dedi ve devam etti.

" Seninle bir iddiaya girelim. Kazanırsan ne istersen yaparım. Kaybedersen benim isteğimi yaparsın...
Var mısın?"

Ben de gaza gelerek " Varım lan" dedim. Arkadaşları olayın şokundan yeni çıkarak " Yu kwon, aptal (!). Ona vampir olduğunu söyledin. Kurallara göre kızı yok etmemiz lazım. Biliyorsun dimi?"

Yu kwon hafif bir sırıtıştan sonra

"Şşş! Sakin olun. Oda bir vampir." dedi.

Arkadaşlarının bakışlarının üstümde olduğunu hissediyordum.

Yu kwon: " Acaba üstümden kalkmayı düşünüyor musun bayan çirkin cadı?"

Ben: " Peki, siz belimi bırakmayı düşünüyor musunuz egoist piç bayan orangutan?"

Arkadaşları gülmeye pardon, anırmaya başladılar resmen. Aralarından hafif kıvırcık, sarı saçlı olan bana bakıp

" Bu kızı sevdim dostum. Bayan orangutan ha (!)" diyip kahkaha patlattı.

☆☆☆☆☆☆☆☆☆☆☆☆☆

Zilin çalma nedeniyle arkadaşları sınıfa gitti. Arkadaşlarıyla pek sohbet edemedim. Ama onlarla tanışmak isterdim. Yu kwon ve arkadaşları sayesinde bi kaç yer kalmıştı. Ben kıyafetleri katlarken Yu kwon' un sesi ile irkildim.

Yu kwon: " İddianın ne olduğunu sormuyacak mısın?"

Ben: " Sordum say? Neymiş, söyle?"

Yu kwon: " Kapışalım."

Ohaa! Bir erkek olduğunu unuttu mu bu mal? Bir kıza karşı zafere daha yakın.

" Ne o, korktun mu yoksa çirkin cadı?" dediğinde ani cevap ile " Kabul." dedim. O sırıtmaya başlarken ben ağzımı verdiğim cevaptan ötürü beş metre açmıştım (!) Ah! Tam bir rezalet. Sözümün arkasında durmam lazımdı. O yüzden yüzüme gıcık bir gülümseme taktım.

" Yarım saat sonra arka bahçedeki ormanda ol." deyip gitti. ' Nere lan velet'diye bağırmak istesemde sustum.

Yarım saatin dolması ile ormana doğru fırladım. Dediği bölgeye geldiğimde kimse yoktu. Etrafıma bakınırken ensemde hissettiğim nefes ile irkildim. Nefesin sahibine bakmak için döndüğumde Yu kwon ile göz göze geldim. Aramızda fazla mesafe yoktu ki normalde bi erkekle bu kadar yakın olsam bu kadar heyecanlanmazdım. Neden kalbim bu kadar hızlı atıyordu ki? Dövüştendir be deyip aramıza mesafe koydum.

Yu kwon: " Başlamayı düşünüyor musun?"

Ben: " Bayanlar önden lütfen"

Yu kwon: " Ondan dolayı senin başlamanı bekliyorum çirkin cadı."

Bu çocuktan nefret ettiğimi söylemiş miydim?

Elimi yumruk yapıp yüzünü parçalamayı amaçlamıştım ki eliyle bileğime vurup hızla arkadan kollarını boynuma doladı. Beynimin verdiği emir ile ayağımla geriye doğru bir vuruş yaptım. Özel bölgesine vurmayı amaçlasamda bacağına gelmişti tekmem. Ama en azından beni saran kollardan kurtulmuştum.

O bana hamle yapıyor, ben kurtuluyor; sonra ben ona hamle yapıyor, o kurtuluyordu. Yarım saat geçtiğine bile yemin edebilirim. Artık yorulmuştum. Ama Yu kwon hala ilk dakikada ki gibi hızlı ve çevikti. Halimin olmadığını anlamış olacak ki son anda taktığı çelme ile yere düşücekken Yu kwon' un kolundan tutup onuda çektim. Madem ben yere kapaklancam. Sende kapaklan egoist piç (!).