II. BÖLÜM

13 3 0
                                    

     
       Sınıfa girdiğimde herkes ayakta, tek tük oturan kişiler vardı. Kimi  kaliferin üstünde, kimi sıranın

üstünde oturuyor, kimisi ise başını camdan uzatmış üst sınıflarla konuşuyor. Kısaca herkes kendi

kafasını yaşıyordu. Şaşırmıştım çünkü geldiğim okulda böyle şeylerin yapılması disiplin suçu

olduğundan kime böyle şeylere cesaret edemezdi. Şaşkınlıkla onları izlerken birden birinin beni

dürttüğünü hissettim. Başımı sağ tarafa döndürdüğümde dört tane erkeğin karşımda olduğunu

farkettim. En önde beni dürten uzun boylu yani benden 5 cm felan uzun, zürafa hıh. Sarışın zayıf ve

gözleri çok açık mavi, yakışıklı çocuk gözlerini bana dikmişti. Biraz beni süzdü ve

"Ee" dedi. Sesi kalın ve çok erkeksiydi. Bende ellerimi cebimden çıkartım artist bir şekildeb'ne'

manasında açıp göz kırparak "eee?". Dediğimde yere baktı ve güldü. "Çekilirsen geçeceğiz!" Dediğinde
tam kapının ortasında olduğumu ve geçmek isteyenlerin kapıya sürtünerek geçtiğini gördüm. Birden

sola doğru bir adım attım ve gülumsedim. "Ah pardon!" Dediğimde gitmişlerdi bile. Tuhaf bir tipi

vardı. Sınıfa birkaç adım attığımda öğrenci zili çaldı. Herkes yerine oturduğunda nerelerin boş

olduğunu dana net gördüm. Herkes yerine oturunca ön sıraların hep boş olduğunu gördüm. Hiç

şaşırmadım, böyle bir okuldan bu davranış beklenirdi. Ben çalışkanım ama öğretmenlerin dibine

yapışmak istiyen öğrencilerdende değildim tabi. İyice kontrol ettiğimde orta sıranın baştan üçüncü

sırasına oturmak istedim çünkü ön sırays otursam dikkat çekicektim, herkes arkada ben en önde çok

saçma. Ki ben dikkat çekmek isteyen bir tip degilim ,heleki böyle. Sıraya oturmak için

ilerlediğimde duvar kenarından " Aaa yeni kız!" Diye bir kız fısiltısı işittim. Duymamış gibi yapıp

tepkisizsıraya oturdum. Çantamı diğer yanımdaki sandalyeye koydum. Henüz ders programını

bilmediğim için kendime yük edipte kitap getirmemiştim. Bir defter ve kırtasiye gibi kalem kutumu

getirmiştim. Ben birşeyler karalıyorken birinin beni dürttüğünü hissettim. Arkama baktımki kapıdaki

dörtlü guruptan iki kişisi. Biri o maviş olan diğeri ise ( offf yıkılsın taş taş) esmer, kara kaşlı kara özlü,

yapılı , kaslı , saçlarının kenarları üçe vurulmuş ortası uzun arkaya atılmış dağınık şekilde. İpek gibi

maşallah tü tü tü! Tek kelimeyle meteor. "Uzaa Çömez! Bura bizim!" Dediğinde birden sarsıldım ve

gözlerimi mavişe çevirdim. "Şey..." "UZAAA" dediğinde kaşlarımı çattım ve defterimi alıp omuz atarak

sıradan kalktım. Tam gidecektimki başımı çevirip onlara baktım. Maviş gülüyordu, yanındaki taşa

baktım ki göz göze geldik! Utanıp başımı çevirdim.

ATEŞ DEĞMİŞ HAYALLERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin