Hak
etmedik."Anne.
Daha fazla saklayamayacağım.İki ay önce sana büyük bir yalan söyledim. Buna mecburdum anne, inan bana. Ama daha fazla saklayamayacağım. Vaktim azalıyorken pes ediyorum işte.
Ne olur kızma bana. Ne olur nefret etme benden annem, ben zaten nefret ediyorum kendimden.Mektubumu, ben gittikten ne zaman sonra buldun bilmiyorum ama bir yere otur önce. Tansiyonun var senin, yavaş yavaş oku olur mu? Abim de evde yoktur umarım. Çünkü ağır gelecek sana masum kızının bataklığa savruluşu. Saklayamazsın sen yüzündeki korkuyu.
İki ay önce, abimle olan kavgamızı hatırlıyorsundur. Bir buçuk saat geç gelmiştim ya hani eve. Suçlamıştınız beni, "Kimlerle sürtüyorsun?"deyip esip gürlemişti oğlun. Babamın ölümünden sonra kendi egemenliğini kuran oğlun. Servisi kaçırdım demiştim. Oysa fırsat verseydiniz, ben o gün size yaralarımı gösterirdim. Morarmış kollarımı, boynumu, bacaklarımdaki çizikleri gösterirdim.
İki ay önce o gün, ben servisi kaçırmamıştım anne. Kaçırılmıştım. Ben o gün tecavüze uğramıştım. Ve oğlun izin verseydi kucağında ağlayacaktım.
Kimseyle sürtmüyordum anne, içiniz rahat olsun. Fazla uzakta da değildim hem, o bir buçuk saat boyunca mahallenin diğer ucunda çığlık çığlığa ağlamıştım.
Evet, o günden çok daha fazlasını hatırlıyorsun anne. İki gün sonra pazartesi günü, abimin benimle beraber caddeye gelişini, servis şoförüne "Bu kız sana emanet Eşref bey, gözün üstünde olsun." deyişini, küçük bir çocuk emanet eder gibi beni, 24 yaşındaki kızını servise itişini de hatırlıyorsun.
Evet anne, anlıyorsun. O adamın sadece gözü değil ki, günler önce o lanet bendeni de üzerimdeydi. Şimdi öğreniyorsun.
Erkekler bizleri korur değil mi anne? Kız başımıza doğruyu ayırt edemeyiz biz. Dişiyiz ya hani, her an birini yoldan çıkartabiliriz. Dişliyiz. Kendi fikrimiz, kendi kararlarımız olamaz. Birinin bize sahip çıkması gerek. Başımıza bir büyük gerek ama en erkeğinden. Sahi erkekler olmasa biz neyiz?
Sen de oğlunu bu şekilde büyüttün. Yüzlerce kadın, oğullarını bitmek tükenmek bilmeyen egolarla yetiştirdi, o oğlanların müthiş cesaretlendirildi hepsi. Oyuncakları biz dişilerdi. Aynı kadınlar sadakati yanlış anlayıp körü körüne itaat etti kocasına, erkeklerine iradelerini kendi elleriyle teslim etti.
Oğlun sokakta yanına yaklaşan her kadını, cazibesine tutulan birer aptal gibi görürdü. Ben ise masum erkekleri tuzağa düşürebilecek bir günah makinesi gibiydim onun gözünde. Asıl pislik kendi zihinlerindeydi. Yüz yıllardır olduğunu gibi, yine bize kaldı onların suçlarını üstlenme işi.
Bak, şimdi ben abimden sonra babam yaşında bir adamın daha suçunu üsteniyorum. Üstelik bu kez öyle ufak bir yük de değil. Abim çocukluğuma zarar verirdi. Büyüyünce baş etmesi kolaylaştı. Fakat o adam masumiyetime zarar verdi anne, ruhuma, bedenime, her zerreme. Ve ondan bana kalan öyle bir yük varki şu an, birkaç haftaya kadar hayatımı büyük bir çıkmaza sokacak. Eline erkek eli değmemiş olan ama her hareketinden hesap sorulan 'tehlikeli' kızının karnı büyümeye başladığında tüm bunları oğlun nasıl karşılayacak?
Tecavüzün getirileri ağırdır anne. Etkileri ağırdır, psikolojik ve sosyolojik açıdan. Toplumsal ve kurumsal açıdan, ahlaksal açıdan. Kanunlar bunları söylerken bizim ruhumuz acır utançtan.
Kanunlar için her şey kolaydır, kanun koyanlar içinde öyle. Belli çerçeveler içine yerleştirirler insanların hayatlarını ve dahi travmalarını. Ve kimse ses etmez. Sözde kadın haklarını savunur o feministler. O akademisyenler de konferans salonlarının sırf sahnede kendileri olduğu için dolmasını ister. Merhametli eşlerine şükreder itaatkar kadınlar.
Suçlu kitle ise alayla güler hepimizin arkasından. O üstün varlıklara toz konmasın sakın. İşte o zaman çığrından(!) çıkarlar.
Omzumdaki yük çok fazla anne, bedenimde büyümeye başlayan yük çok fazla. Bu hikayedeki en masum benim biliyor musun? Acıyan gözlerle bakıp içten içe 'kesin bir şey yapıp ayartmıştır adamı' diyecekler ama onların cüzzamlı vicdanlarından daha temiz olduğunu bilmeyecekler bedenimin. Kesin bir şey yapmışızdır zaten, tecavüze uğrayan herkes için bu damga kaçınılmazdır. Tüm o iyilik timsali insanlar bile aynı şeyi düşünür.
Bu benim imtihanım olabilir, sabır gerekiyor olabilir. Ama ben bu imtihanı kaybetmek istiyorum anne. İsyan ettiğim tek şey sizlersiniz. Acizliğiniz, sahteliğiniz, aptal yargılarınız. Hepsi bu.
Ben güçlü bir kızım, güçlü bir kadınım. Çünkü hayattaki ilk mücadelemi aileme karşı verdim. Sizin bu utanç verici halleriniz olmasa, etrafımda olmasanız ben bunları da atlatırım. Hepimiz atlarız. Bedenine yabancı bir ten değen her kadın, yeniden başlayacak güce sahiptir aslında. Bizi yıldıran sizlersiniz. Ve ben sırf size inat vazgeçeceğim hayatımdan. Sizle yaşanacak bir hayat, sizsiz bir azaptan daha kötüdür.
Öyle büyük bir cesaretle üstleniyorum ki erkek(!) ırkının pisliğini, buna masum bebeğimi de ekleyip gidiyorum bu dünyadan. Ben öyle güçlüyüm ki o tertemiz yavrunun da vebalini alıp gidiyorum. Dilerim Allah'tan beni affeder ve imtihanımdan kurtulmam için yardım eder.
Gerisi umrumda bile değil.
Belki de bu saniyelerde bir denize bırakıyor olacağım kendimi. Son nefesimde aklıma bile gelmeyeceksiniz, emin olun. Oğlun ve sen, sizler, kadınlığını ayaklar altına alan zavallılar.
İtaatkarlar ve kendini cesur sanan, özgürüm derken bile reklam panolarına çırılçıplak bedenleriyle figüran olan kadınlar.
Sizlerin bize ödeyeceği çok büyük bir borcu var..."
00.39 / 01.02.2017/ ÇARŞAMBA
Leman Karatepe / 24 yaşında. Üniversite öğrencisi.
12 yaşındayken kaybettiği babasının ardından abisinin baskısı altında büyüyen genç kız, okul hayatı boyunca birçok kez ailesi tarafından engellenmiş ve psikolojik baskılara maruz kalmıştı.
Üniversiteye başladığından bu yana kullandığı okul servisinin şoförü Eşref Z. tarafından tecavüze uğradı. Girdiği bunalımı fark etmeyen baskıcı aile, genç kızdaki fiziki değişiklikleri er yada geç fark edecekti. Ve bunun korkusuyla ardında bir mektup bırakarak intihar etti.
Sahil kenarında eşyaları bulunan genç kızın çantasında son beş yılın taciz ve tecavüz olaylarını içeren gazete kesitleri bulundu. Yapılan otopsinin ardından güvenlik güçlerine verilen raporda Leman'ın, gazetelerde isimleri geçen kızların ve kadınların isimlerini kol ve bacaklarına, kesici bir alet yardımıyla kazıdığı yazıyordu.
İsmi hafızlara kazınmaya değer görülmeyen kadınları Leman vücuda kazımıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mektuplar da Ağlar
SpiritualÖlüme dakikalar kala ruhu mürekkebe dönermiş insanoğlunun. Ve insanlar en çok da ölüme yaklaşırken kelimelere ihtiyaç duyarmış. 28.06.2016 || R.