Bu aşk olur mu?

55 2 1
                                    

Hissettiklerim neydi bilmiyorum ama tamamen içimde kalmak zorundaydı. Onu tanımıyordum, sadece dış görünüşünden etkilendiğimin farkındaydım. Ama bu öyle bir şey ki ister istemez beni ona itiyor. Ben ondan kaçmak istedikçe kalbim tam tersini yapmamı söylüyordu. Hem ayrıca o kız? Sevgilisi? Bir ilişkiyi bozan kadın olmak istemiyordum. Bu yüzden arkadaşlık fikrine alıştırmam gerekti kendimi. Bu sefer eminim, bu sefer kalbimi değil aklımı dinleyeceğim. Bunları düşünürken gözümden akan yaşlara engel olamıyordum. Mine'nin uyanıp beni bu halde görmemesi için banyoya gittim. Ağlamaktan nefret ederim ama sanki ağlamadan durduğum her saniye içimi tarif edilemez bir üzüntü kaplıyordu. Ağlamamam lazımdı kendime gelip uyumam lazımdı. 3 günlük biri nasıl olur da bu kadar derin bir etki bırakabilirdi bende? Bu kadar güçsüz müydün Deniz sen?

Kendine gel Deniz dedim ve yüzümü yıkayıp çıktım banyodan. Çok yıpratmıştım kendimi uyumam gerekti artık. Ama yatağa gitmek yerine pencereden Doruk'un odasına doğru baktım. Balkondaydı yine ama sigarası yoktu bu sefer elinde. Yüzünde düşünceli bir tavrı vardı. Suratı genelde asıktı ama bu sefer bir başkaydı. Bakışları donuktu; kendinden emin, güçlü çocuk tavırlarından eser yoktu. O an ona seslenmek istedim ama kendimde o cesareti bulamadım. Onu düşündüğü şeylerle baş başa bırakıp yatağıma doğru gittim.

Geç yattığımdan dolayı öğlene doğru uyanabildim. Mine ve ablam beni uyandırmak istemeyip plaja beraber gitmişler. Benim de işime gelmişti, sevmiyorum zaten plajı ve Doruk'u görmek de istemiyordum. Teyzemle birlikte bir şeyler yemeye başladık.

''Doruk geldi sabah seni sordu.'' dedi yüzüme bakarak. Yüzüme bir şaplak yemiş gibi hissettim. Neden böyle hissettiğimi de bilmiyordum. Niye böyle bir şey yapmış olabilir, beni neden merak etsin ki? Ama arkadaşız dedik, insanın arkaşını merak etmesi doğal bir şey aslında.

''Niye, neden sordu ki? Sen ne dedin?''

''Uyuduğunu söyledim, plaja gidelim diyecekmiş herhalde.'' Sanki bir anda bütün iştahım kapandı, doyduğumu söyleyip kalkıyordum ki masadan teyzem seslendi.

''Deniz senin neyin var?''

''Bir şeyim yok, bu nerden çıktı şimdi?''

''Dün gece banyoya giderken gördüm seni, ağlıyordun. Doruk mu mesele?'' Ben mi duygularımı hiç saklıyamıyorum ya da bizim evdekiler mi çok zeki? Biriyle konuşmak isteyeceğim son mesele Doruk. Sanki anlattıkça ona daha çok bağlanıyorum. Tam karşı çıkmak için ağzımı açmıştım ki Doruk ve bir kız girdi bahçe kapısından içeri. Yanındaki kızı sanki bir yerden biliyor gibiydim. Yüzüne baktıkça anlayabildim kim olduğunu. Sahilde, yanında oturan kızdı bu.

''Merhaba İdil Teyze. Rahatsız ettim yine.'' kelimeler ağzından çıkarken yüzünde hafif bir mutluluk belirti veriyordu. Heyecanla bir şeyler söylemeye devam etti.

''Pardon biraz sabırsızım. Deniz, bak seni biriyle tanıştıracağım. Sabahtan beri bunun için uyanmanı bekliyorum. Kız arkadaşım Hazal.'' sabırsızlığı gözlerinden belliydi. Benimse içimdeki tüm duygular birbirine karışmıştı. Bu karışıklık hareketlerime de yansımış olmalı ki Doruk'un da yavaş yavaş suratı buruşmaya başlamıştı. Ne cevap verebilirdim, bilmiyordum ki. İlk kez içimden geleni yapmak istemiştim ama içimden gelen tek şey ağlamaktı.

''Memnun oldum.'' diyerek eve doğru yürüdüm. Yanında kalamazdım daha fazla. Hazal.. Hazal ve Doruk'u bir kaç dakika bile yan yana görebilmeye tahammülüm yoktu. Bu sefer kararlıydım Doruk'la arkadaş bile olamazdım. Çünkü kalbim yavaş yavaş onu seçiyordu, onu sevmek istiyordu. Benimse buna izin vermemem gerekti ve öyle yapacaktım.

Birden kapım açıldı ve gelen kişinin Doruk olduğunu görünce kendime hakim olamadım.

''Kimden izin aldın buraya girerken, çık hemen!'' birden aşırı tepki gösterdiğimin farkına vardım ama böyle olması gerekti. Bu şekilde belki de bir daha benimle konuşmazdı.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jan 28, 2014 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Kurbağa PrensHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin