ÇD|33. Bölüm "Sev Beni Delicesine." (Part1)

3.3K 214 156
                                    

Hey! Hala buralarda olan varsa onları buraya bekliyoruz. Uzun zaman olduğunu yazmaya çalışırken fark ettim. Ve bence bu bölüm hatrına burada kalanların oy ve yorumlarını esirgemeleri hiç yakışmaz. Çünkü onlara göre devam edip etmeyeceğim ortaya çıkacak.

İyi okumalar!!!

5 ay sonra;

Gizem'den

Aynadan kendimi süzüyordum. Giydiğim haki yeşili elbisenin saçlarımla oluşturduğu tezatlık hoşuma gitmişti. Birden açılan kapıyla sıçradım. "Haydi yavrukuş seni bekliyoruz." İlknur'a başımı sallayıp yatağın üzerinden çantamı aldım. Bugün sınavları da atlatmamızın şerefine kendi aramızda bir eğlence tertip etmiştik.

Odamın kapısını kapattım ve merdivenlere yöneldim. Bu topuklularla düşmeden inersem iyiydi. Korkuluklara tutuna tutuna indim. Aşağı indiğimde kimse yoktu. Salona geçtim. Buğra, elinde telefonuyla kanepede oturuyordu. "Senin ne işin var burada?"

Beni fark edince ayağa kalktı. Oturduğu için toplanan pantolonunu düzeltti ve yanıma geldi. "Günün şeref konuğu olarak çağrıldım." Gözlerimi devirdim. "Söz konusu sen olunca güvenemiyorum." Salonla birleştirdiğimiz mutfağa baktım ordada kimse yoktu. "Bizimkiler nerede?" Kanepenin üzerindeki ceketini giyip kolunu uzattı. "Onlar önden gittiler." Ofladım ve koluna girdim. Hayır yani yapılacak iş miydi bu bana? Tamam geçen şu 5 ayda aramız daha iyi olabilir ama bu ona hala uyuz olmadığım anlamına gelmez.

Vestiyerden montumu aldım. Çantamı Buğra uzattım tutması için. Tek kaşını kaldırıp bana baktı. "Tutsana şunu iki dakika." Hızla çantayı elimden çektiğinde çantanın fermuarı elbiseye takılmıştı. "Aferin Buğra. Cidden helal olsun. Yap desem yapamazsın." Bula bula bugünü mü bulmuştu? "Dur be kızım. Hallederiz şimdi."

Bunu demesinin ardından yarım saat geçmişti ve hala uğraşıyordu. "Buldum!" Baş parmağımı dişime koyup geri ittirdim. "Dangalak mısın oğlum sen? Ne bağırıyorsun hayvan gibi." Oturduğumuz koltuktan kalkıp tepemde dikildi. "Sana da yaranılmıyor ha!" Çantamı alıp bende ayağa kalktım. Bu topuklularla çocuğun çenesine anca geliyordum. Sırık.

Sonunda evden çıkmayı becerebildiğimizde Sevcan'a mesaj attım. Fazlasıyla tehdit içerikli bir mesaj oldu ama olsun. Bu sırada Buğra arabayı kapının önüne getirmişti. Arabanın yanınd dikilmeye başladım. Şansıma bineceğim kapı benim tarafımdaydı. "Binsene." Omuzlarımı silktim ve kollarımı kavuşturdum. "İnsan kapımı açar terbiyesiz." Birkaç dakika boyunca arabada kalıp bana bolca beddua ettikten sonra arabadan indi. Yanıma ulaşmadan kapıyı açtım ve bindim. Dikiz aynasından görebildiğim kadarıyla avanak gibi kalmıştı ortada. Bu haline gülmemek imkansızdı. Arabanın bagaj kapağına yumruk attığında içimdeki şeytan kendini tutamıyordu.

Sevcan'dan

Mekana geldiğimizde içeride fazlasıyla alkol kokusu vardı. Yüzümü buruşturdum. "Ne oldu cici kız?" dedi Mete kolunu omzuma atarken. Ağzımı açıp laf edeceğim sırada kolumdan tutup diğer yanına çekti beni. "İlk defa kız görüyormuş gibi bakıyor itler." Bu seferde ben onun omzuna kolumu attım. "Ne oldu cici kız?" Kolumu indirdim ve bizimkilerin çöktüğü masaya gittim. İlknur Kıvançla gülüp eğlenirken Pelin-Anıl ikilisi sözde birbirlerine çaktırmadan bakmaya çalışıyorlardı. Mertse aynıydı. Son 5-6 aydır olduğu gibiydi.

Kolumdaki saate baktım. Biz geleli yarım saat olmuştu neredeyse ama hala Gizem Hanımlar yoktu ortada. Buğra'nın Gizem'e yapabilecekleri aklıma geldiğinde yanımdaki Pelin'i dürttüm. "Dur kızım bi. Anıl'a bakan var mı diye bakıyorum." İlknur'a dönüp koluna hafif bir cimcik attım. Bu 'Konuşmayı kes ve bana dön.' demekti. Tabiki cevabımı cimcik yiyerek almıştım. Sanırım bu da 'Sus, otur yoksa seni gebertirim.' demekti herhalde.

Çantamdan telefonumu aldım. Bir yeni mesaj gelmişti Gizemden. Cevap yazmayıp telefonu yerine koydum. Karşı tarafımızdaki bar kısmına oturan Meteye baktım. Yanındaki kız sağolsun çocuğun kucağına çıkacaktı neredeyse. Hoşt köpek. Sinirle ayağa kalktım ama sonra yapacak bir şeyimin olmadığını fark ettim ve oturdum. Seviyordum işte.

Aradan geçen 5-10 dakikanın ardından Gizemlee geldi. Hayret bir hasar yok gibiydi ama bilemiyorum. Kızlarla sarıldığında en son benim yanıma geldi. "Eve gidince seni geberteceğim biliyorsun değil mi?" Mahzunca başımı salladım. Ee kendim ettim kendim buldum.

Pelin'den

Gözlerim etraftaki kızların Anıl'a bakıp bakmadığını kontrol etmekten şaşı olmuştu resmen. Gizemler geldikten sonra koyu bir sohbete girmiştik. Belimde bir el hissedince sağa döndüm. Anıl gülümseyerek bana bakıyordu. "Ben karşıdaki adamı öldürmeden sen oturuşunu bi düzeltsen?" Öne doğru eğildiğim için göğüs dekoltem açılmıştı biraz. Sırtımı dikleştirdim. O anda şakağıma kondurulan öpücükle başımdan aşağı su dökülmüş gibi olmuştum.

"Seni özledim." Tövbe yarabbi! Anıl mıydı bu? Yoksa onun kılığına giren başkası mı? Masada oluşan hareketlilikle oraya döndüm. Mete, sahneye doğru gidiyordu ve herkes birbirine 'ne yapacak bu?' bakışları atıyordu. Mikrofonlardan birini aıp açtı. "Şimdi beni iyi dinlemenizi istiyorum. Özellikle de sen Sevcan. Pek iyi olmadı tanışmamız. İlk başta birer düşmanken şuan öyle olmadığımızın farkındayız. Geçen her bir günde daha çok işledin içime. Daha derine indin. Sonra bir baktım, her yer, her şey sen olmuş. Peki sen Sevcan, benim olur musun?"

Bakışlarımız Sevcan'a dönmüştü. Mal gibi kalakamıştı yavrum. Herkesin ona baktığını fark ettiğinde yavaşca sahneye yöneldi. Mete'nin tam karşısına geçtiğinde kalbinin olduğu yeri öpmüştü. Tabi bu Meteyi keser mi? Hayır. Çenesini tutup kızın kafasını kaldırdıktan sonra yumulmuştu kıza. Herkes alkışlarken biri sahneye yöneldi. Karanlık olduğu için kim olduğu belli değildi.

Kız, sahneye çıktıktan sonra eline mikrofonu alıp bize doğru döndü. Alev. "Sevcancığım öpüşmenizi balla kesiyorum ama beni dinlemeniz gerekiyor. Özellikle de sen İlknur." Ne bu özentilik kızıl kıyamet?

"İlknur, aslında Sevcanla kardeş olduğunu biliyor muydun?"

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Feb 04, 2017 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

ÇILGIN DOSTLARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin