0.2-A Torch And A Death

394 28 51
                                    

Saldırı başarıyla atlatıldığında havadaki sessizlik Adreanna'yı tedirgin etti. Genelde bir zaferden sonra kampa mutlu bir hava hakim olurdu. Merakına yenilerek kampçıların toplandığı yere doğru ilerledi. Bir çok kampçı bir çember oluşturmuş ortalarındaki şeye dehşet içinde bakıyorlardı.

Lucas Jesse Elwyn'in cansız bedenini gördüğünde sessizliğin sebebini anlamış oldu. Oldukça tanınan bir Hephaistos melezi olan Lucas'ı tüm kamp severdi. Sürekli neşeli olan ve espriler yapan biri olduğundan ifadesiz yüzünü ve boş bakan gözlerini görmek Adreanna'ya garip hissettiriyordu. Kardeşlerinden biri Lucas'ın cesedinin yanında diz çöktü ve ifadesiz bakan mavi gözlerini elleriyle kapattı. Oğlanın kanla birlikte kızılımsı bir renge dönmüş kamp tişörtünü ve göz yaşları içindeki kız kardeşi Nyssa'yı gördüğünde Adreanna asla küçük tanrılar için savaşmayacağına Styx Nehri üzerine yemin etti. Babasının hangi tarafta olduğu umrunda değildi, Adreanna kendi değerlerine sahipti. "Alışmam gerek." diye mırıldandı kendi kendine. Bu kaybettiği ne ilk arkadaştı ne de sonucu olacaktı. Biraz daha orda kalırsa ağlayanlara katılacağını bildiğinden arkasını döndü ve sayılı arkadaşlarından biri olan Echo'yu bulmak için yaralıların yanına gitmeye karar verdi. İkisi birlikte bir kiklobu öldürmeye çalışırken Echo sırtına sert bir darbe almıştı, yara fazla derin olmasa bile iz bırakacağından emindi ve Echo hareket ederken zorlanıyordu. Kız Hekate melezi ve kampın en iyi büyücülerinden biri olduğundan fazla hareket etmeden de savaşabilirdi ama Adreanna arkadaşının revire gitmesi konusunda ısrarcı olmuştu.

Kızı yaralıların arasında göremeyince nerde olabileceği konusunda tahminler yürütmeye başlayacaktı ki birinin ismini bağırdığını duydu. Melez Tepesi'nin üstünde onu çağıran arkadaşını görünce rahatladı, bu aklına gelen en kötü senaryoların yanından bile geçmiyordu. Konu değer verdiği insanlar olunca biraz paranoyak davrandığının farkındaydı ancak elinde olan bir şey değildi, onun ölümcül hatası sevdiklerine fazla sadakat duymasıydı. Bu diğer ölümcül hatalara göre zararsız görünse de Adreanna'ya kalsa savaşı kaybetme pahasına arkadaşlarını korurdu. Melez Tepesi'ne vardığında düşüncelerinden sıyrılıp sorunu anlamaya çalıştı, Echo onu buraya çağırdığına göre bir sorun olmalıydı.

Echo Mortensen, alevi andıran kızıl saçlarıyla hep tüm dikkati üstüne toplayan kişiydi ve bu Adrenna'nın işine geliyordu çünkü iletişim kurmaktan pek haz etmiyordu. Ani duygu geçişleri ve değişken kişiliğiyle Adreanna'ya zıtlık oluşturuyordu ancak bunu ikisi de pek sorun etmiyordu. Echo kesinlikle üç yüzlü tanrıça olarak tanımlanan annesi Hekate'nin kızıydı.

"Sorun nedir?" ne dedi Adreanna fazla umursamaz bir tonda söylememeye çalışarak. Uzun bir günden sonra kulübesine çekilip dinlenmek istiyordu ve eğer saçma bir sebepten dolayı çağrıldıysa büyük bir zaman kaybı olacaktı. "Thalia'nın ağacı küle dönmüş durumda." dedi Echo alelacele. Adrenna hızla gözlerini Altın Post'un etkisiyle yavaş yavaş eski halini almaya başlayan ağaca dikti. Bunu her kim yaptıysa amacı kampı yok etmek değil, bir mesaj vermekti. Eğer kampı yok etmek isteselerdi Altın Post'u çalmak ağacı yakmaktan çok daha etkili olurdu.

Ağacın dibindeki sönmüş meşalenin Nike'nin heykellerindekinin aynı olduğuna yemin edebilirdi, saldırıyı kimin yaptığı hakkında sağlam tahminleri vardı. Ejderha Peleus'un ortalıkta görünmemesi de onu endişelendirmişti. Annesi bir mitolojik hayvan bilimci olduğundan belli bir yaşa kadar hayvanlarla dolu bir evde büyümüştü ve hayvanlara ve özellikle ejderha gibi mitolojik hayvanlar konusunda hassastı. Sakin kalmaya çalışarak gökyüzüne baktı. Zeus bir kez olsun azıcık yardım etse ne olurdu yani? Kampta en çok onurlandırılan tanrı oydu sonuçta, hiç iyiliği dokunduğunu görmemişti henüz. "Kherion'a haber vermemiz gerek." dedi ve kendini düşünmeyi sonraya bırakıp harekete geçmeye zorladı. Echo'nun birbirine dolaşmış kızıl saçlarını, bitkin görünümünü ve tişörtünün altından görünen sargıyı görünce Lucas'ın öldüğünü söylememeye karar verdi, bugün yeterince şey yaşamıştı ve eninde sonunda öğrenirdi zaten. Söyleyenin kendisi olmasını istemiyordu. "Sen kulübene gidip dinlen, ben Kherion'a haber veririm." dedi ve kızın cevabını beklemeden tepeden inmeye başladı. Echo bir şey diyecekmiş gibi oldu ancak hem Adrenna'nın inatçılığını bildiğinden hem de yorgun olduğundan Hekate kulübesine doğru ilerlemeye başladı.

The World Turned Upside Down [Nico di Angelo] Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin