Adreanna çevresindeki her şeyin döndüğünü hissediyordu.
Elindeki kristalin mor-mavi rengini almış gözleri tamamen boş bakıyordu. Vücudunda en ufak bir duygu kırıntısı yoktu, donmuştu. Kampa giden yolda hala olayın şokunu atlamamış bir şekilde sessizdi.
Asıl kıyamet kampa vardıklarında koptu.
Connie Crusset, Echo'nun kız arkadaşı, Nemesis kulübesini ateşe vermişti. Nemesis melezleriyle Hekate melezleri savaşıyordu ve birkaç yaralı var gibiydi. Bir melezin ölümünün bu kadar karmaşa çıkartmasının sebebi Echo'nun nefret cinayetine kurban gitmek için fazla iyi oluşuydu. Genç kızın herkese bir şekilde iyiliği dokunmuştu ve Echo'nun katilini saklayan Nemesis kulübesine tüm kamp sinirlenmişti.
Kampa vardıklarında Adreanna, Connie'nin kolundan çekip kızı mızrağıyla öldürmeye çalıştığı birkaç Nemesis melezinden uzaklaştırdı. İkisi de ormana dalarken Nico nereye gittiklerini tahmin ettiğinden bu sefer takip etmedi. Connie ve Adreanna Lennox'un kulübesine olan yolda konuşmadılar. Connie'nin kanayan birkaç yarası vardı, Adreanna'nın elleri garip boreas moru yaralarla doluydu ancak o an psikolojik olarak çektikleri acı fiziki olanları unutmalarına sebep olmuştu.
Hiç konuşamamış olsalar da ikisi de ortak amaçlarından haberdarlardı, Ariadne'nin ölmesini istiyorlardı. Connie hassas ve fazlasıyla agresif bir melezdi, Adreanna'nın ölümcül hatası fazla sadakatti ve bu yüzden arkadaşlarıyla uğraşmamanız gereken tipte insanlardı. Ariadne'nin ilk saklanma yerinin Lennox'un kulübesi olacağını düşünmüştü Adreanna, Lennox olaylardan habersiz olduğu için kıza gayet sıcak yaklaşır, çay ikram edip savaş anılarını anlatırdı.
Kulübeye vardıklarında Adreanna kapıyı üç kez tıklattı, bekleyip dört kez daha tıklattı. Lennox yüzünde kocaman bir gülümsemeyle kapıyı açtı, Adreanna konuşma kısmını kendinin yapacağını Connie'ye belli etmek için bir adım öne çıktı "Ariadne burda mı?" Lennox hafifçe kaşlarını çattı, Adreanna'nın sesi iyi gelmiyordu. "Az önce gitti. Neden sordun?" Connie aldığı bilgiyle kulübenin çevresini aramaya başlarken Lennox tekrar hafifçe kaşlarını çattı ve Adreanna'ya döndü "Ve yanındaki kim?" Adreanna derin bir şekilde iç çekip kulübenin tahta duvarına yaslandı "Yanımdaki Connie. Ariadne'yi arama sebebimiz de Echo'yu öldürmüş olması." Adreanna lafı fazla uzatmaz, söyleyeceği şeyi direk söylerdi. Lennox'un yüzündeki gülümseme bir anda kaybolur ve gözlerindeki altın rengi daha çok ortaya çıkarken kulübesine girdi "Ben tüfeğimi alayım."
Ariadne'yi öldürmek isteyenler kulübüne o da katılmaya karar vermişti.
***
Lucifer'ın kızı Indigo Salem Morningstar daha öğlen dahi olmamasına rağmen üçüncü kadeh şarabını yudumluyordu. Koyu kızıl, neredeyse elindeki şarapla aynı renk gözleri elindeki cep telefonunun ekranında gezinirken gelen mesaj bildirimiyle irkildi. Mesaj Ariadne'den geliyordu ve oldukça ilgi çekiciydi. Ariadne'nin birkaç yunan meleziyle başı belaya girmişti ve kız ne yapması gerektiğini bilmediğinden tavsiye istiyordu. Güçlü ve deneyimli bir iblis olduğundan Indigo böyle konuları danışmak için akla gelen ilk kişiydi.
Indigo şarabından büyük bir yudum daha alıp Ariadne'ye yapması gerekeni anlatan ayrıntılı bir mesaj yazmaya koyuldu. Bir yandan da bir iblise yakışır biçimde sırıtıyordu.
Melez Kampı'ndaki eski dostlarına bir ziyarette bulunmaktan zarar gelmezdi.
***
Ariadne'nin yüzündeki iblis sırıtışı dursa da kahve ve kızıl arasında sürekli renk değiştiren gözleri endişeliydi. İki mitolojiye/dine ait olmak kolay değildi. Neyse ki bu iki mitolojiye ait olduğu son gün olacaktı, Yunan tarafını öldürmeye karar vermişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
The World Turned Upside Down [Nico di Angelo]
Fanfiction"...ya kahraman ölecek Ya da Dünya tersine dönecek." Bisexual!Nico