Adreanna Büyük Ev'e girdiğinde tüm gözler üstüne sabitlendi. Bundan nefret ediyordu ancak saçında parlayan mavi bir tutam varken dikkat çekmemek zordu. Bir görevden sonra Poseidon'un iyi niyetle verdiği bir hediyeydi ancak Adreanna'nın hiç işine yaramıyordu.
Echo, Ariadne ve Quintus göreve gitmek için çoktan hazırdı ancak Adreanna'nın grubunda bir eksik vardı. Nico di Angelo henüz gelmemişti. Büyük Ev'de göreve gidecek melezlerin yanı sıra gidecek olan melezlere veda etmek ve şans dilemek için orda bulunan kişiler de vardı. Karamsar bir kehanet olduğundan bir daha görememekten korktukları sevdiklerine veda etmeleri Adreanna'yı hüzünlendirmişti. Birazdan ölüm aurasıyla Nico di Angelo odaya girdiğinde iki grup da dışarı çıktı. Nico, Clarisse ve Adreanna gölge yolculuğu kullanarak kristaller hakkında bir şey bilip bilmediklerini öğrenmek için Roma Kampı'na; Echo, Quintus ve Ariadne kampın çilek satmakta kullandığı eski kamyonetlerden birini alarak Québec'e gidecekti. Quintus'un Echo'yla ciddi bir yüz ifadesiyle bir şeyler konuştuğunu görünce şaşkınlıkla kaşlarını kaldırdı. Dionysos'un oğlu çoğunlukla sarhoştu ve ciddi bir şekilde konuştuğunu çok nadir görürdünüz. Çocuk konuşmasını yarıda kesip bir anda Adreanna'ya döndü "Hey Adreanna! Roma Kampı'na gittiğimde Nico ve senin yaptığınız kahramanlıkları biraz abartarak anlatmış olabilirim." hıçkırdı ve devam etti, Adreanna çoğu zaman gerçekten sarhoş olmadığını ve rol yaptığını düşünürdü "Oraya gidip yaşı küçük melezlerin ilgisine boğulduğunda en yakışıklı arkadaşına teşekkür etmeyi unutma."
Adreanna birkaç kez derin nefesler alıp sakinleşmeye çalıştı. İlgiden nefret ediyordu ve Quintus bunun farkında olduğunda sürekli onu ilginin odağı haline getiriyordu.
Çünkü Quintus'tu o, hayattaki tek eğlencesi arkadaşlarını sinir etmek ve sarhoş bir şekilde hoşlandığı kızlara (ve erkeklere) seranat yapmaktı.
"Nymelle, çantamı tut." Adreanna sırtından çantasını çıkarıp kıza uzattı ve ardından Quintus'a döndü "Seni öldüreceğim." Çocuk tiz bir çığlık atıp koşarak uzaklaşırken Kheiron onaylamaz bir şekilde başını iki yana salladı. Nico sırıtıyor; Nymelle, Echo ve Echo'nun kız arkadaşı Connie Adreanna için tezahürat yapıyordu. Adreanna kelimenin tam anlamıyla rüzgar gibi koştuğundan çocuğu yakalaması çok sürmemişti. Kendinden çok daha uzun ve iri yapılı çocuğu sarhoşluğundan da yararlanarak yere serdi ve elindeki hançerin kabzasıyla çocuğa sert darbeler indirmeye başladı. Amacı Quintus'u öldürmek değildi, istese de yapamazdı bunu, onun asıl amacı çocuğu pişman etmekti. Siniri geçince hiçbir şey olmamış gibi ayağa kalkıp üstünü düzeltti ve görev arkadaşlarının yanına geçti "Gidelim mi?" Nico ve Clarisse'nin onaylayan bir şekilde başlarını sallamalarıyla çantasını Nymelle'den alıp arkadaşlarına tek tek sarıldı. Quintus'a sinirli ancak sevgi dolu bir bakış gönderdi ve çocuk sırıttı. İkisinden biri ölürse Adreanna çocuğa kötü davrandığı için pişman olmak istemiyordu. Sonunda yola çıktıklarında gölge yolculuğunun garip ancak tanıdık hissi hafifçe midesinin bulanmasına sebep oldu.
Yeni Roma'ya vardıklarında Adreanna'nın görüşü hafifçe bulansa da silkinip kendine geldi. Reyna Ramírez-Arellano'yu bulmak üzere kampın olduğu kısma ilerlerken sokaktaki küçük çocuk grubunun onlara doğru yaklaştığını gördü.
Quintus yine yapmıştı yapacağını.
Neyse ki çocuklar onlara doğru koşmaya başladılarında asıl hedeflerinin Nico olduğunu gördü "Demek Gigant Savaşı'nda savaştın ha! Annemin senin hakkında konuştuğunu duymuştum." çocuklardan biri Nico'nun bacağına sarılırken Nico çocuklara gülümsemeye çalışsa da Adreanna rahatsız olduğunu görebiliyordu. Yanındaki Clarisse La Rue da en az Nico kadar zor durumdaydı. Adreanna tam kurtulduğunu düşünmüştü ki 6-7 yaşlarındaki bir kız çocuğu bacağına sıkıca sarıldı "Bir keresinde kocaman lanetli bir fırtınayı tek başına durdurduğun doğru değil mi?" kızın sesi gülümsemesine sebep olmuştu, ilgiden hoşlanmasa da çocuklar ve hayvanlarla arası iyiydi. "Tek başıma değildim, işin çoğunu Poseidon melezi bir arkadaşım yaptı. Ben yalnızca yardım ettim." kızın gözleri şaşkınlıkla açılırken Adreanna'yı bırakıp yerinde zıplamaya başladı, büyük ihtimalle DEHB mağduruydu "Yani doğru! Saçına dokunabilir miyim peki? Onu Neptün hediye etti değil mi? Ben de Neptün meleziyim!" kız çok hızlı konuşuyor ve bazı harfleri yutuyordu ancak Adreanna ne dediğini anlamıştı "Tabii dokunabilirsin." kızın boyunda olmak için yere çömeldi. Küçük kız deniz mavisi gözlerini heyecanla Adreanna'nın saçındaki deniz mavisi tutama dikmişti. Parıldayan tutamı eline aldı, hafifçe çekiştirdi ve kocaman gülümsedi "Gerçekmiş!" Adreanna hafifçe kıkırdarken Nico ona dönmüş gülümsüyordu. İkisi de 10 yaşındayken, Adreanna'nın kendinden küçük çocuklarla ilgilenmeyi sevdiğini hatırlamış ve nostaljik hissetmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
The World Turned Upside Down [Nico di Angelo]
Fanfic"...ya kahraman ölecek Ya da Dünya tersine dönecek." Bisexual!Nico