İso uykusunu tamamiyle unutmuş bir şekilde çipil çipil gözleriyle bizi süzerken Ömer suratının tamamını kaplamış gülümsemesiyle bana doğru yaklaştı.
"Evet Defne Hanım alıştırmalara başlıyoruz demek ha?"
"Ay ... Evet . Biraz erken oldu gerçi ama ."
Ömer cık cıklayarak koltuktaki İsoyu kucağına aldı.
"Kalıcı öğrenme için erken başlayıp düzenli tekrar gerekir derler . Erken falan değil sevgilim."
Ömer'e gayet Defnevari bir şekilde gözlerimi devirdim.
"Ömer fizik dersi mi bu sanki? Çocuk bu çocuk ! Çocuk bakmanın tekrarını nasıl yapıcaz?"
Ömer kıkırdayarak yanıma oturdu. Katıksız keyiften parlayan gözlerini İsoya çevirerek onu kucağında zıplatmaya başladı.
"Şöyle ki... Önce bu paşaya bakacağız sonra da bizim minik prensesimize."
"Minik prenses? Kız olacağını nereden biliyorsun?"
"Hissettim. Babalar hisseder."
"Ayğh fasulye babası. Benim bebeğim erkek olucak bir kere. Ben hissettim. İçimde taşıyorum bir kere ben onu! Anneler daha çok hisseder! Di mi oğluşum?" Diyerek ufak ufak belirmeye başlamış karnımdaki minik çıkıntıyı sevdim.
" Y kromozomu vermedim ben eminim..." Ömer gülmemek için dudaklarını ısırarak Beni izliyordu. Beni sinir etmek kadar zevk aldığı sadece birkaç şey vardı [ ;) ]
"Sanki kontrol edebiliyorsunuz Ömer Bey! Ne kadar da eminsiniz."
Ömer kaşlarını kaldırarak sırıttı ve biraz daha yakınıma geldi.
"Öyleyim. Çok istediğin şey gelir derler . Bir şekilde gelir yani.. Er ya da geç ."
Gözlerimi kısıp, Ömer'in kucağında zıplarken kahkaha saçan İso'yu kucakladım ve sımsıkı sarmaladım. Tombul yanaklarına ardı arkasına öpücükler bırakırken parmaklarımı İso'nun kıvırcık saçları arasından geçirerek dünyalar şirini yeğenimi sevdim.
"Merak etme İso Kuşum ben sana arkadaş yapıcam bir tane. Beraber top oynarsınız sonra ben sizi parka götürürüm. Kardeş kardeş büyür gidersiniz."
Bu sırada Ömer gözlerini bizden ayırmadan gülümsemeye başladı.
"Ne?" Diye kıkırdadım usulca. Ömer'in gülüşü daha da büyüdü.
"Çok güzelsiniz. Gözlerimi alamıyorum sizden. Ihm bi de Defne'm ... Sen çok güzel bir anne olacaksın. Biliyorum ."
İsonun bebeksi kokusuna kafamı gömüp kızaran yanaklarımı Ömer'den gizledim. Ömer gerçekten mutluydu . Bir aile olma fikri onun gerçekten her ne kadar belli etmese de hayallerini kurduğu bir şeydi. Üstelik benim biricik aşkım bu bebek bakma meselesinden de öylesine hoşnuttu ki hemen işe atılmak için sabırsızlanıyordu.
"Defne ya, Şey diyorum .. Biz acaba İso yatmadan ona ılık bir banyo mu yaptırsak ? Rahat rahat uyur paşa..."
Ömer'e gözlerimi pörtleterek tüm şaşkınlığımla baktım. Öylesine ciddiydi ki bir an gülmemek için alt dudağımı ısırmak zorunda kaldım. Gerçekten bebek bakmak konusunda istekliydi ve bunu bebeğimize bir antreman olarak görüyordu . Canım benim ya... Öyle iyi bir baba olacaktı ki .. Umarım ben de en az onun kadar iyi bir ebeveyn olabilirim... Tek dileğim bu.
"Ya sevgilim biz o kadar antreman yapacağız diyoruz da öylesine daldık ki İso'nun montunu çıkartmayı unutmuşuz. Şuna bak terledi paşa . Banyo şart oldu artık!"
Gülümseyerek İso'nun montunu çıkaran Ömer'e baktım. Ona öylesine nazik davranıyordu ki sanki porselen bir bebeği soyduğunu sanardınız. Elleri onu incitmekten korkarcasına hafif hareket ediyor ve İso'nun her hareketini destekliyordu. İso ise bu hassas hareketlerden oldukça hoşlanmış olduğundan yeni çıkmış iki dişiyle Ömer'e kahkahalar atıyor ona gösterdiği hassasiyetin teşekkürünü ediyordu adeta.
Ömer montu koltuğun kenarına bıraktıktan sonra İsoyu kucakladı ve bana doğru getirdi.
"Biz hazırız halası... Hadi banyo yapalım."
Eğilerek önce İso'nun tombiş yanaklarına ardından ise aşkımın yanaklarına birer öpücük bıraktım. Anne - Baba adayı Ömer ve Defne için bir sınav vaktiydi ... Hadi bakalım.
******Eğilerek küveti ikiye ayıran aparatı yerleştirirken bir yandan da Ömer'e İsoyu nasıl soyması gerektiğine dair talimatlar veriyordum. Evde genellikle İsoya bakan yegane kişi olduğumdan İso genellikle benim onu soymama ve banyo yaptırmama alışıktı . Gerçi Ömer'in ellerini yadırgayacağını hiç sanmıyordum. Sonuçta enişte-yeğen gayet iyi anlaşıyorlardı. Ayy böyle söyleyince bir garip oldu gerçi. Ömer'e enişte demek gerçekten abes duruyordu. Ömer İsoyu soyarken ben de suyun sıcaklığını ayarlıyordum. Aynı zamanda Nihan'ın İso için getirdiği valizden çıkan banyo oyuncaklarını, şampuanı ve banyo sonrası yağı yerleştiriyordum. Umarım tüm bunlar İso'nun gece rahat uyumasını sağlardı. Sahi nerede yatacaktı bu çocuk?
"Ya Ömer iyi hoş biz İso'nun rahat uyuması için banyo yaptırıyoruz da ... Ee bu çocuk nerede uyuyacak? "
"Doğru söylüyorsun sevgilim biz orasını hiç düşünmedik ya... Dur saat henüz çok geç değil, ben Şükrü'yü arayayım İso için şu taşınabilir küçük beşiklerden bir tane alsın bize . Zaten İso Paşa bu gidişle bol bol kalacak bizde . Ben sevdim bu işi. Bence o da sevdi. Baksana bana nasıl da gülüyor.. Değil mi İsocuk?"
İso Ömer'e o en tatlı gülüşlerinden bir tanesini daha sunarken ben bu görüntünün muazzamlığı karşısında eriyen kalbimi kontrol altında tutmaya uğraşıyordum. İKİSİNİ DE ISIRCAKTIM YOKSA! TATLI ŞEYLER YAAA!
