Yeni kitabımla karşınızdayım. Umarım beğenirsiniz. Keyifli Okumalar :)
Sessizliği delip geçen korkunç fısıltılar eşliğinde bilinmeyen gelecekte ki bilinen ilk sahneler yaşanmaya başlanmıştı. Boğazımda hissettiğim kuruluk geçmek bilmezken midemdeki bulantı da kendini göstermek adına perdenin gerisinden sahneye doğru boy gösterdi.
Gözlerimi kıstım ve korkumu zihnimin en kuytularına hapsedip çevreyi hızlıca taradım.Fazla kalabalık olmayan duman altı bir mekanda, hatrı sayılır gençler vardı.Yiyişen çiftlerden gözümü pistte dans eden dansçılara çevirdim.
Hayır burda da her hangi bir farklılık daha doğrusu bir tehlike yoktu. Normal bir bardı. Ve insanlar kafalarına göre eğleniyordu.Peki ama sorun nerdeydi. Kafamı bar tezgahına çevirdim.Ama yok orası da ayyaş bir kaç insandan başka hiçbir şey vermedi bana.
Gözle görülen hiçbir tehlike yokken birkaç saniye öncesinde duyduğum fısıltılar ve mide bulantım gözle göremediğim tehlikenin gerçekte varolduğunu haykırıyordu. Vücudumdaki değişimlerin yanılma ihtimali
yokken gerilere itelediğim korku gün yüzüne daha büyük ebatlarda çıkmaya başladı. Evet itiraf etmesi zordu. Ama korkuyordum. Normal düzen de hiçbir şeyden korkmayan Ben Hailey Bea Larsson bu bilinmezlikten korkuyordum.Hemen gözlerimi Taylor 'a doğru yönlendirdim. Elindeki kokteyli, yanındaki adamın yörüngesine düştüğünü belli eder cinste kahkahasını atarak yudumluyordu. Sarı saçlarının bir tutamı gözlerinin önüne doğru yavaşça süzülüverdi.Taylor mavi ve yeşil arasında ahengini bulmuş çekik gözlerini adama öyle bir dikmişti ki dünyayla hiçbir iletişimi yok gibiydi.Sadece adama odaklı olduğu için lanet olsun ki görüş açısında bende yoktum.
Tekrar gözlerimi kıstım ve duman altı mekanı yeniden kolaçan ettim. Ama yoktu gözle görülen hiçbir şey yoktu. Boğazımdaki kuruluk yerli yerindeyken hızlı adımlarla Tay 'a doğru ilerledim elindeki kokteyli alıp kafama diktim ve saniyesinde Tay'in kolunu tuttuğum gibi çıkışa ilerledim.
Cilveleştiği adam bana sert sert bakarken Taylor'a nereye gittiğini soruyordu.Öyle bir kolundan çektim ki Taylor adama bakamamıştı bile Tay bana homurdanarak ne olduğunu sorduğunda fısıltıyla "Buradalar" dedim.
Sonrasında Taylor'da adımlarını hızlandırdı ve saniyeler içerisinde kendimizi mekandan dışarıya attık. Boş sokakta adımlarımız yankılanırken içimde anlam veremediğim dürtüler vardı.
Gözlerim Taylor'ın endişeli yüzüne odaklandığında teninin kireç gibi olduğunu gördüm. Koşmaya devam ederken etrafa göz gezdirip bir tehlike varmı diye kontrol ediyordum.
Mide bulantım azalmıştı. Ama o kuruluk hala eski yerindeydi. Taylor gözlerini bana dikip fısıltıyla "Nasıl anladın?" dedi.
Görünen o ki Taylor hiçbir şeyi farketmemişti. "Fısıltılar" dedim. Kafasını tamamen bana doğru çevirdi koşuşu sırasında "Emin misin?" dedi sessizce. Kafamı aşağı yukarı salladım.
Nefes nefese kaldığımız dakikalarda Taylor çantasından anahtarını çıkardı. Arabası bir kaç adım ötemizdeydi. Seri hareketlerle arabayı çalıştırdı ve ondan beklenmeyecek şekilde gazı kökledi.
Şaşırmıştım. Evet Taylor 'ında benim gibi korktuğunu biliyordum. Ama bu kadar fazla olacağını düşünmemiştim. Ben normalde korku kelimesinden nefret ederken bu gece resmen korkuyla düzenli bir ilişki kurmuş ve üstüne onunla ahenk içinde dans etmiştim.
İlk defa bu kadar net anlıyordum. Gerçekler yüzüme ilk defa bu kadar net çarpmıştı çünkü. Taylor ve ben düşündüğümüzün aksine hala iki küçük çaylaktık.
Gerçekler silsilesi çığ gibi üzerimize çökerken artık daha iyi kavramıştım.Bugün hayatla yüzleşmiştik.Ve ölümüne korkmuştuk.Kaderin oyununda onlara yakalanmamıştık evet ama endişe ve korkuyla kaçmıştık.
Sorun yokmuş gibi görülüyor.Kaçmışız ve kurtulmuşuz gibi ama hayır gerçek öyle değil.Sorun var ve çok büyük bir yer kaplıyor aslında.Biz gerçekler için eğitim almıştık.Hayatımızı, ruhumuzu ve tüm varlığımızı buna adamıştık.Biz kaçmak için değil savaşmak için yaratılmıştık. Yani başaramamıştık.
Taylor arabayı durduğunda derin bir nefes aldım. St.Peterson'un görkemli bahçesinin içindeydik. Koşar adımlarla akademi binasının içine girdik hızlıca merdivenleri aşıp yatakhane bölümüne geçtik ve kendimizi odamızda nefes nefese bulduk.
Taylor saniyeler içerisinde kendini yatağa attı ve cenin pozisyonunu alıp yorganı kafasına kadar örttü. Bense yatağın uç kısmına oturup dirseklerimi bacaklarıma dayadım.
Ve kendimi puslu düşünce denizimde boğulurken buldum. Evet hata yapmıştık. Hemde büyük bir hata. St.Royal'dan hiç ayrılmamalıydık. Gaflete düşmüştük. Becerebiliriz sanıp 2 yıl önce St.Peterson'a geçiş yapmıştık.
St.Royal'deyken en iyisiydik. Tay ve ben akademinin gözdeleriydik.Tüm çaylaklara kafa tutup meydan okurduk. Ve uygulamada hepsini yere sererdik.Biz olduk sanmıştık. Çaylaklığın bittiğini artık yoğun eğitimleri bırakıp daha normal eğitim veren St.Peterson' da devam edip gerçek hayata göz kırpmak istemiştik.Tamamen sahalara çıkma vaktinin geldiğini düşünüp varlığımızı ulvileştirmenin yolunu bu olarak görmüştük. Ama başaramamıştık. Biz hala ezik birer çaylaktık.
Kafamı iki yana salladım ve Taylor'a seslendim. "Uyudun mu?" Aradan bir kaç saniye geçti. Ve derin bir nefes verip "Sence şuan uyumam mümkün mü? "dedi ve yorganı sadece gözleri gözükecek şekilde birkaç santim aşağıya indirdi. Cevap vermedim. Sadece gözlerine baktım.
Kireçe dönmüş olan suratı yavaş yavaş normal haline gelmişti. "Taylor"dedim. Sesimdeki inilti kaybedeşimizi simgeliyordu adeta. Gözlerini kapattı ve bir kaç saniye sonra geri açtı. Yedirememişti kaybedişimizi. "Ben üzgünüm"dedim.
Gözlerindeki hayal kırıklığına lanet okurken. Bakma bana şöyle diyemedim. Çünkü eminim benim gözlerimde de aynısı vardı. "Söyle " dedi. Ve bir kaç saniye sonra yineledi. "Söyle ne yapıcaz?"
Gözlerimi kırgın gözlerinden ayırdım. Ve başımı Kara bulutları bir tablo gibi sergileyen pencereye diktim. Kara bulutlar bugün her zamankinden daha koyuydu. Adeta farklı bir hüzün vardı bugün varoluşlarında.Kaybedişimiz için yas mı tutuyorlardı acaba? Gözlerimi bir kaç kez kırpıştırdım.
Ve "St.Royal 'a geri dönüyoruz" dedim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BAĞ
FantasySayısız yanlışın arasında, sayısız yanlışlıklara kapılmaktan bıkmayan asi ruhlar. Ve yine aynı yanlışlıklar doğrultusunda kurulan temassız, asil bağlar. Geri dönen düzenin can sıkıcı olduğunu biliyorken, geride kalmanın bu denli ruhunu kasvete sü...