Yağmur yağıyordu. Ahh bu sonbahar. Sonbahar geldiğini rüzgar ile yağmurun muhteşem dansıyla gözler önüne seriyordu. Soğuk bir dans bu Ankara Soğuğu... Gece boyunca devam eden yağmur uyutmamıştı Denizi. Şimdi ise sersemleyerek yataktan kalkmaya çalışıyordu. Kafasını kaldırıp başucunda ki saate baktı. Bu saat ona evini, ailesini hatırlatıyordu. Daha çok şeyi almak istese de yanına o kadar eşya arasında valizine bunu sığdırabilmişti. Saate baktı 7.30 u gösteriyordu. Kahretsin diye mırıldanarak kalktı. Bir işi vardı ve ona yetişmek için dolmuşu kaçırmamalıydı. Alelacele bir kap aldı. Biraz kahvaltılık gevrek ve süt boşalttı içine. Ofladı ve içinden; annem burada olsaydı mis gibi kahvaltı hazırlardı. Uzak olmak zor hem de çok zor, diye geçirdi. Düşüncelere dalma vakti yoktu, evet burada yeniydi ancak artık yetişkin bir bireydi. Hemen dolaba elini attı. Bir pantolon üzerine ise krem rengi bir bluz aldı. Saçlarını taradı ve az biraz makyaj. Doğal olmayı seviyordu. Çantasını aldı, anahtarlığını kontrol etti, yağmurluk ve şemsiyesini de aldıktan sonra kapıyı çekti. Hızlı adımlarla durağa yetişmeye çalışıyordu. Çok olmadan vardı ve dolmuşu gördü uzaktan. Daha fazla yağmura mahsur kalmayacağını düşünerek sevindi ancak sevinci uzun sürmedi. Çünkü dolmuş yaklaşırken su sıçratmış ve dizlerini ıslatmıştı. Dönme şansı yoktu işe yetişmeliydi. Dolmuşa bindi, ısınmaya çalıştı. İşe vardı, odasına girdi. Yağmurluğunu askıya astı, beyaz önlüğünü giydi. İşte hazırdı. O bir adli tıp doktoruydu. Buradaki ilk iş günüydü; heyecanlıydı ve biraz ıslak. Isınmak için çay almaya kantine gidiyordu. İşe başlamadan birkaç gün önce gelmiş hastaneyi şöyle bir gezmişti ancak sadece tam olarak odasının yerini öğrenebilmişti. 4.kat 417 numaralı oda. "İşte" dedi "kantin orada!". Bir bardak çay ve iki şeker aldı. Hemen odasına çıktı ısındığından emin olduğunda artık iş başı dedi. En alt kattaydı morg ve otopsi odası. Asansörü çağırdı. -1'e indi. Ölümün soğukluğu sanki kol geziyordu bu katta. Yavaşça otopsi odasına girdi. Ondan önce biri gelmişti bir erkek arkası dönük bir şeylerle uğraşıyordu ." Selam" dedi sıcak bir ses tonuyla devamını da getirdi "adım Deniz burada yeniyim tanışabilir miyiz?". Başını çevirerek "Selam" dedi soğuk bir tonla "ben Alper ". Deniz şaşırmıştı bu tavra ama aldırış etmeden eldivenlerini giydi. Otopsi masasında bir bayan cesedi vardı. "Elimizde bir şey var mı ?" diye sordu Alper'e." Henüz yok bu sabah geldi daha başlamadım bakmaya "dedi. Deniz kadına baktı ; " yaklaşık 30-32 yaşları civarı yüzük parmağında belirsiz yüzük izi var büyük ihtimalle uzun zaman önce çıkardı demek ki bir ilişki bitt , saçlara ve cilde bakarsak bakımlı biri yani başka bir ilişki için hazır hissediyor kendini" dedi. Alper "evet, çıkarımlar doğru; kimlik cesedin üstünden çıktı dulmuş" dedi "şimdi kadının ölüm sebebine bakalım". Deniz kadını otopsiye hazır hale getirirken Alper de malzemeleri hazırlıyordu. Kadının vücudunun farklı yerlerinden örnekler alındı. Boyunda bariz izler vardı. "Boğulma gibi sanki" dedi Deniz. Alper başını sallayarak onay verdi. Otopsi bitmiş örnekleri inceliyorlardı. Alper "kadının tırnakları arasında deri dokusu var, boğuşma olmuş gibi duruyor" dedi. İncelemeye devam ettiler. Rapor akşama hazırdı. Kadının vücudunda darp izleri vardı. Tecavüz bulgusu yoktu ama boğuşma olduğu kesindi. Boğularak öldürülmüştü." Yazık "dedi Deniz sinirlenerek "yine eski koca terörü galiba" .
Yorgundu. Odasına çıktı rapor için çalışırken yemek bile yiyememişti. Hava bulutluydu. Yağmura yakalanmadan gitsem iyi olur diye düşündü. Bu sefer ıslanmak istemiyordu. Eşyalarını topladı ancak telefonu ortada yoktu. Bakmaya aşağı inmek için odasından çıktı Alper'e çarptı. Buz gibi bir rüzgar geçti sanki yanından. Aşağıya indi" işte ordasın" dedi ve aldı cebine attı. Asansörün çağırdı bekliyordu. İş çıkışı yoğun sanırım diye düşündü. Sonunda gelmişti ama içinde bir kadın cesediyle; yeni bir iş çıkmıştı ancak yarın bakacaklardı buna. Görevliler morga koydular cesedi ardından asansöre dönüp Denizi beklediler. Deniz "siz gidin ben bir göz atayım en azından" dedi. Hangi soğuk hava dolabına koyduklarına dikkat etmemişti. Bakarak bulurum diye düşündü. İlk dolabı açtı, cesedi çıkardı. Bir erkek cesediyle karşılaştı geri kapattı. Ardından diğer bir dolabı açtı sarışın bir kadın vardı. Otopsisi yapılmıştı tam kapatıyordu ki kadının kasığının altında farklı bir kesi gördü. Ancak bu kesinin cinayetten ötürü olduğunu düşündü ve dolabı kapattı. Diğerinde yeni cesedi buldu. Sarışın 25 yaşlarında bir kadındı. Kollarında morluklar gördü ancak yorgun olduğu için dolabı kapattı ve tekrar asansör çağırdı.
Eve gitmek için çıktığında yine yağmur yağdığını gördü. Islanmak istemiyordu ve taksi çağırdı. Bu gün ilk iş günüydü; hem heyecanlı hem de yorgundu. Üşümüştü sadece bir şeyler yiyip duş almak istiyordu. Kendine biraz çay demledi, yiyecek bir şeyler hazırladı. Açlığını giderip duşa girecekti ki telefon çaldı. Arayana uzunca baktı çünkü bir gizli numaraydı.