4. Bölüm : Orak Tepesi

724 3 0
                                    

Orak Tepesi

11 aralık 2074. Bu sizlere sıradan bir tarih gibi gelebilir. Ancak benim ve tüm evrenin kaderine etki edecek bir hayatın ilk günüydü.

Onu görmüştüm, kocaman mavi gözleri, parlak bir mücevherin yansıması gibiydi. Yüzümdeki şaşkın ifade ve heycandan titremelerimin önüne geçemiyordum. Beni farketmemesi için geriye doğru hamle yapacakken cebimdeki ev anahtarının yukarıya düşmesine engel olamadım. Anahtar, onun hemen arkasındaki su birikintisine düşmüştü. Çıkan sesle arkasına dönmesi bir olmuştu. Beni gördüğünde suratındaki gülümseme ifadesi kendini korku ve telaşa bıraktı. Benim ona zarar vereceğimi düşünerek eline, kendini koruması için büyükçe bir taş aldı. Sana zarar vermeyeceğim diye seslendim. Bu insani ve sıcak yaklaşımım ilk anda yaşadığı korku hissini biraz olsun azaltmıştı ki elindeki taşı yere bıraktı. Hemen sonra ileriye bir adım daha atarak seslendim ;

Benim adım Marcus. Ya senin ki ? dedim.

Benim adım Elly. Burda napıyorsun ? Fedailer görürse hiç düşünmeden ateş ederler, Ölmek siz Doraklıları bizler kadar korkutmuyor anlaşılan dedi.

Yaşamanında ölmekten çok farkı olmadığı bir ülkede yaşıyorum, Dorak ülkesinde...  Ölmek senin için bir yokoluş  belkide, ancak bizim gibiler için ölmek bir tercih meselesi küçük hanım dedim. Suratındaki acıma hissinin üzerimdeki kıyafetler için mi, yoksa bu anlattıklarım için mi olduğunu kestiremedim. Burda saatlerce kalabilir, Onunla günlerce üst dünyada yaşadıkları hakkında konuşabilirdim...  Bana metrelerce mesafedeydi ancak onun yanına gitmek imkansızdıda.  Ona alt dünyada yaşadığımız sıkıntılardan, yerlilerin tehlikeli tuzaklarından, yaşamak için avlanmamız gerektiğinden, olumsuz iklim koşullarından, ailemden, Roninlerden, kısacası benim hayatımı oluşturan herşeyden bahsettim. Bana doğru bir kaç adım daha attığını  gördüm. Anlattıklarım onu o kadar çok etkilemiştiki yanıma gelemesede daha yakınımda olmayı istediğini söyledi.

Babası ve Annesinin ona alt dünyadakileri hırsız, yamyam ve vahşi olarak anlattığından bahsetti, tabi üst dünyada yaşayan biri için bunlar kesinlikle uzak durulması gereken kavramlardı. Korkucak onca şey varken burda benimle sohbet edip yüzünde bir tebessümle konuşuyor olması onun ne kadar cesur bir kız olduğunu gösteriyordu. Saatlerce burda kalabilirdim ancak Elly, gitmesi gerektiğini, anne ve babasının merak edeceğini söyledi. Bense başımda onca bela varken saatin ne kadar ilerlediğini farkedememiştim bile. 1 adım daha yaklaşarak seslendim ;

Seni tekrar görebilecek miyim ?

Yarın burda aynı saatte, bu sefer senin için bir hediyem olacak dedi ve gülümseyerek arkasını dönerek koşmaya başladı.

Peki ya yarın gelmezse ? Ya yarın ben bu kadar fedai arasından sıyrılıp tekrar orak tepesine çıkamazsam ? Bu büyü biter, ben de dorak’ta alışageldiğim hayatıma devam ederdim tabii devam edebilirsem...

Dorak ÜlkesiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin