Bu Kadarı Fazla

14 1 0
                                    

Kahvaltıda muhabbet bayağı uzamıştı  ve ben cidden bu kadar lafa, bu kadar gürültüye alışkın değilim. Bir an evvel sessiz sakin kuytuma çekilmek istiyordum ama her kalkmaya çalıştığımda Şimal beni yerime oturttu. ''Sen niye böylesin?'' gibisinden bir soru geldi Alper'den.

''Nasılmışım?''dedim.

''Sessiz sakin. Muhabbet etmeyen birisin. Oturduğundan beri ağzından laf alamadık.''

''İnsanları pek sevmemde ondan''

''O zaman bu kadar insanın içinde ne işin var?''

''Şimal istedi diye geldim ve şimdi müsadenizle gidiyorum.''dedim ve ayağa kalktım. Şimal hemen ayaklanıp ''Alper öyle demek istemedi.'' dedi.

''Şimal sana zaten söyledim. Bulut evde yalnız. Kırmamak için geldim seni. Hem arkadaşın haklı. Benim insanların içinde yer almam pek normal bir şey değil.''dedim ve masadakilere genel bir selam verip kasaya yöneldim. Hesabı öderken Alper yanıma geldi. 

''Bana kızdıysan kusura bakma. Biraz patavatsızlık var bende.''dedi.

''Aslında doğru olanı söyledin. İnsanları sevmem. Dediğim gibi Şimal için buradayım ve şimdi gitmem lazım. İyi günler.''

''Sonra görüşürüz o zaman'' dedi. Omzumun üzerinden ona bakıp ''Hiç zannetmiyorum.''dedim ve kulaklıklarımı takıp eve doğru yol almaya başladım.

Eve girdiğim an şok olmam bir oldu. Çünkü Bulut sıkıntıdan ortalığı darma duman etmişti. Onu evde isteyen bendim ve inanıyorum birbirimize alışacağız. Yarım saate yakın Bulut ile oynadıktan sonra evi toparlamak için kolları sıvadım. 

Kapının çalması temizliğe ara vermeme sebep oldu. Kapım bu aralar çok sık çalıyordu. Kapıyı açınca karşımda kuryeyi gördüm. ''Eflal hanım?''

''Evet benim.''

''Siparişleriniz.''dedi ve bana bir kutu uzattı. Bulut için aldığım malzemeler gelmiş olmalı. Kutuyu alıp hemen yere oturdum. Bulut sanki anlamış gibi koşar adımlarla yanıma keldi. Kurban olduğum ayağı halen daha aksıyordu. Kutudan mama kabı su kabı boyun ve bel tasması ile gezdirme ipi çıktı. Bel tasmasını hemen taktım. Çünkü köpeklere takılan boyun tasması gezdirme sırasında eziyet olduğunu düşünüyordum onlara.

Zavallı tasmayı takınca salağa bağlayıp koşmaya başladı. Kucağıma alıp ''Temizlik bitsin dışarıya çıkacağız zaten Bulut bey senin karnını doyurmak için sürekli süt içiremeyiz. Tabi birde sana tuvalet almamız lazım değil mi?''dedim ve Bulut'u yere bırakıp temizliğe devam ettim. 

Ortalığın bu kadar dağınık olmasının bütün suçu Bulut olamazdı. Uzun zaman olmuş temizlik yapmayalı. Kendime bir yorgunluk kahvesi yapıp kendimi kanepeye attım. 

Küçük bir inleme sesi ile kendime geldim. Ufff boynum. Lanet olsun yine uyuya kalmışım. Yavrum Bulut'da sanırsam tuvalete darlandı. Hemen fırlayıp saçımı düzelttim ve üzerime hırka atıp cüzdanımı aldım ve dışarıya çıktım. İlk parka gittik ve Bulut ile biraz gezdik ardından markete gidip Bulut beyin eksiklerini aldım. 

Yolda eğlenerek giderken arkadan gelen ''Eflal'' sesi ile duraksadım. Ne alaka diyerek arkamı döndüm. Arkamda Furkan ve Alper vardı. Bunların burada ne işi vardı. Hiçbir şey söylemeden sadece yüzlerine baktım. ''Ne işin var burada?'' dedi Alper.

''Asıl sizin ne işiniz var?''

''Biz bu sokakta oturuyoruz. Hemen şuradaki apartmanda''dediler ve yolun sol tarafında kalan bir apartmanı gösterdiler.

''Ciddi olamazsınız.''dedim şaşkın bir tavırla. Çünkü hemen benim kaldığım apartmanın karşı çaprazında kalıyorlardı. ''Sende mi burada oturuyorsun''dedi Furkan.

''Şey. Evet. Neyse gitmem lazım.'' dedim ve Bulut'u kucağıma alıp hızla yürümeye devam ettim. Cidden bu kadarı fazlaydı bana...

Bir Başka BenHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin