Tony Stark klüpten içeriye girdiğinde şaşkınlık içerisinde bir süre girişte öylece beklemişti. Ne ciğerlerini delice yakacak bir hava nede klübun her yerinde delice dans eden insanlar vardı. Barmen tezgahında içkisini yudumlayan insalar, masalarının başında hafifçe sallanan insanlar ve insanın kulaklarını acıtmayacak bir yükseklikte çalan bir şarkı.
"Bu kadar etkileneceğini düşünmemiştim."
Tony duyduğu sesle gözlerini klüpten çekip yanında beliren Grant'a dikti.
"Senin bu tarz yerleri bilmen bile etkileyici."
Grant kahkaha atarak merdivenleri inmeye başladığında Tony üstündeki kıyafetlerin rezilliğini fark ederek içinden bir küfür etti.
"Her insanın içinde biraz elitlik ve dağıtma hissi vardır. Ve seninki de benim."
Grant masalardan birine oturduktan sonra Tony'yi bir süre inceleyerek öylece durdu.
"Gömleğinin birkaç düğmesi aç ve saçlarını biraz karıştır. Ayrıca garsonu da çağır."
Tony kaşlarını kaldırarak sorgulayıcı yüz ifadesini takındığında Grant'da kaşlarını çatarak ona baktı ve kısa sürede delici bakışlarıyla kazanan Grant oldu.
"Tanrım o mavi gözlerini oymak istiyorum."
Tony düğmelerini açtıktan sonra bıkkınlıkla elini havaya kaldırdığında Grant göz kırparak yerinde dahada yayıldı.
"O zaman şu masada oturan kızın bu masaya bakmasının nedeni olmazdı."
Tony gözlerini sağ çaprazlarındaki masaya çevirdiğinde gözleri esmer kızın gözleriyle kesişti ve istemsizce yüzüne bir gülümseme yayıldı.
"Aman Tanrım, o çapkın bir gülümseme mi yoksa yanlış yöne mi bakıyorum?"
Grant kahkaha atarak Tony'ye bakarken Tony bakışlarını kızdan çekip Grant'a yöneltti.
"Şunu kesecek misin?"
Grant kahkaha atarken gelen garsonla Tony hızla sipariş verip tekrar Grant'a döndü.
"Grant kalkıp giderim."
Grant ağzını kapatarak bir süre yerinde sarsıldı ancak kendini düzeltip derin bir nefes aldı.
"Böyle birşey yapabileceğini bilmiyordum. Güzel bir gülümseydi, kullan onu."
Tony başını sallayarak bardağına içki koydu ve arkasına yaslandı.
"Oturmaya gelmedik herhalde, sen tek yapabildiğin gülümsemeyi yap."
Grant kendi içkisinden bir yudum alıp çevresinin süzdüğünde Tony bundan gıcık olarak yerinde kıpırdandı.
"İstersem o kızın numarasını alabilirim."
Grant'ın dikkati tekrar Tony'ye döndüğünde Tony bundan memnun bir şekilde oturduğu yerde dikeldi.
"Tamam, git ve al o halde. Seni bekliyorum."
Tony içkisinin kafasına diktikten sonra boğazındaki yakıcı hisle beraber masadan kalktı. Bakıştığı kızın hemen yanında duran iki kızın kendisini görüp kıkırdayarak arkadaşlarıyna haber verdiğini görünce derin bir nefes alarak yüzüne sahte bir gülümseme iliştirdi.
"Merhaba hanımlar. Oturabilir miyim? "
Kızlar birbirlerine baktıktan sonra birisi kalkarken Tony'ye yerini gösterdi.
"Teşekkürler."
Tony oturduktan sonra bardağını masaya bırakarak garsona eliyle işaret yaptı ve bakıştığı kıza döndü.
"Sizinle tanışıyor muyum?"
Kız gülümseyerek arkadaşına baktı ve Tony'ye geri döndü.
"Hayır, sanırım."
Tony memnuniyetle dolan bardağını aldı ve dudağına yaklaştırdıktan sonra kıza kaçamak bir bakış attı.
"Desene o zaman konuşulacak daha çok konumuz var."
Kızlardan diğeri ayağa kalktığında Tony durumdan memnun olmasada başını sallayarak kıza gülümsedi.
"Bettany."
Tony bardağını masaya bıraktı ve cebinden çıkardığı telefonun saatini kontrol etti.
"Tony Stark."
Kızın gözleri hafifçe büyüdüğünde Tony'nin gözleri masalarında oturan Grant'a döndü.
"Stark mı? Howard Stark ile bir akrabalığın va- Birini mi bekliyorsun?"
Tony gözlerini Grant'dan çekip kıza tekrar döndü.
"Arkadaşla buluşacaktım da."
Bettany adındaki kız kırgın bir tavırla bacak bacak üstüne atıp dudaklarını büzdü.
"O zaman arkadaşını bekletme."
Tony gülümseyerek gömleğinin kollarını düzeltti ve tekrar saate baktı.
"Arkadaşım bekleyebilir, Betty."
Bettany memnuniyetle gülümsediğinde Tony arkasına yaslanarak kızı bir süre inceledi. Bu bakışmanın yönü iyi gibi gözükmesede gelen garsonla bakışma tekrar bozulmuştu.
"Efendim arabanız hazır."
Bettany başını sallayarak masanın üzerindeki çantasını aldı ve ayağa kalktı, Tony biraz şaşkın bir şekilde olanları izlesede Bettany'nin yanağına kondurduğu öpücük ve ağır parfümüyle kendine geldi.
"Sonra görüşürüz, tatlım."
Bettany çantasından çıkarttığı kartviziti masanın üzerine bırakıp fiziğinini sergileyerek ilerlerken Tony'nin kafasında birçok soru belirmişti. Belki de erkekler ona göre değildi belki de her ikiside ona göreydi.
Tony karmaşık düşüncelerin ona verdiği rahatsızlıkla Grant'a bakındı ama onu göremeyince bardağındaki içkisine geri döndü. Tony içtiği içkilerle derin düşüncelere dalarken aynı zamanda daha çok içerek onları düşünmemeye çalışıyordu. Bu yüzden de sabah karşı hatırladığı birkaç şey vardı. Dans eden kalabalığın arasındaki esmer kız, bastan yükselen Madonna'nın sesi ve kayan yıldız olduğunu düşündüğü bir taksi...Tony öğlene doğru uyandığında başında hissettiği ağrıyla yatağında bir süre öylece durmuştu. Dün akşam hakkında hatırladığı sayılı şeyin sarhoş olmadan önce olanlar olduğunu bilse de hepsini tek tek Grant'a sormayı aklına not etti.
"Günaydın."
Grant odaya elindeki su bardağıyla girdiğinde Tony yorganın altına biraz daha girerek kendini gizlemişti.
"Ağrı kesici getirdim ve ayrıca arkadaşın listeyi bıraktı."
Tony yanındaki komidine bırakılan su bardağına ters bir bakış atarak yorganı başına kadar çekti.
"İçmek istemiyorum."
Adım sesleri uzaklaşırken kapının gıcırtısı duyuldu ve Tony başını yorgandan çıkarttı.
"İkindin gideceğimiz bunjee jumping için daha sağlıklı olman gerek."
Tony kapıdan çıkan Grant'ın ardından bir süre gözlerini ovarak öylece oturdu. Komidindeki suyu ve ilacı aldıktan sonra rahatlayarak yatağına geri döndü ve dün gece olanları hatırlamaya çabaladı ancak gözüne girmeyen uyku ve baş ağrısı yüzünden pekte başarılı olamadı. Dün geceden kalma kıyafetlerinin yerine daha rahat kıyafetler giydikten sonra guruldayan karnıyla birlikte direk mutfağa gitti. Mutfak masasına birkaç kahvaltılık dizip kendine sandviç hazırladıktan sonra Grant'ın televizyon izlediği oturma odasına girdi.
"Uyku tutmuyor."
Grant yattığı yerden kalkıp masanın üzerinde duran kahveyi Tony'e uzattı.
"Benim kahvemi iç, kendine gelirsin."
Tony sandviçini yerken kafasını sallayarak Grant'ı onayladı.
"Yemeğimi yedikten sonra bunjee için hazırlanabiliriz."
Grant kaşlarını çatarak bir süre Tony'nin yüzüne baktı sonrada başını sallayarak yerine geri oturdu.
"Dün olanlar hakkında."
Grant kıkırdayarak yerinde kıpırdandı ve Tony'nin yemekle şişmiş yüzüne bakıp kahkahalara boğuldu.
"Dün olanları bende senin gibi hatırlamıyorum."
Tony ağzındakini yiyerek bir süre sessizce oturdu ve sonra aklına giden fikirle eli cebine gitti.
"Gömleğimin cebinde o kızın numarası var."
Grant kaşlarını kaldırarak sırıttı ve esneyerek ayağa yeniden kalktı.
"Bu başarını kutlamalıyız, hadi hazırlanalım."
Grant üst kat merdivenlerini çıkarken Tony'de kahveden bir yudum alarak yemeğini yemeye devam etti. Tony kıyafetlerinin rahat olmasından dolayı istifini bozmadan yavaş yavaş yemeğini yiyerek Grant'ı bekledi. Grant alt kata tekrar geldiğinde Tony kahvesinin son yudumunu içmiş ve kendine gelmiş gibi hissediyordu. Tony çoktan evden çıkan Grant'ın peşinden anahtar ve telefonunu alarak çıktı ve yan bahçede gözüken Bruce'a el salladı.
"Liste için teşekkürler."
Bruce gülümsediğinde Tony koşarak çoktsn yola çıkmış Grant'a yetişti.
"Nasıl gideceğiz?"
Grant ilerideki otobüs durağını gösterdiğinde Tony başını sallayarak cebinde olduğunu bile hatırlamadığı kartını çıkarttı. O sırada telefonunun ekranında gözüken mesaj sembolünü görünce telefonunu eline aldı.
"Merak etme, anne. İyiyim ben ama evde değilim. Geri dönünce seni ararım şimdi telefonumu kapatmam gerek."
Tony hızla mesajı çektikten sonra telefonunu kapatarak gelen otobüse bindi, Grant'ın yanına oturduktan sonra rahatlayarak otobüdten dışarıyı izlemeye başladı.***
merhabalar,
aslında bölüm için farklı son düşünüyordum ama daha da uzaması gerekecekti ve ben sizi bekletmek istemedim. o yüzden bölümü atıp diğerinin başını yazmaya gideceğim.ayrıca kitap kapaklarında bana yardımcı olan arkadaşıma çok çok teşekkür ediyorum.
kim olduğu büyük sır, sadece bana özel dmdmdnd
spidey is out ✌
ŞİMDİ OKUDUĞUN
mind games ¤ stony ✅
Fanfictionau / "Neden bunu yaptığını bana bir cümlede açıklaya bilir misin?" Genç adamın ela gözleri tedirginlikle bileklerinden doktorun yeşil gözlerine çıktı. "Onun için cesaret her şeydi." Doktorun kaşları çatıldı ve bir süre hastasına baktı. "Kimin...