Bölüm 4- Anlaşma

826 27 12
                                    


İşler ancak bu kadar güzel gidebilirdi.

Biraz para ve sahte güvenle insanlara neler yaptırabileceğinizi bilseniz oldukça şaşırırdınız, tıpkı bugün benim olduğum gibi. Arkadaşlarından birinin böylesine ciddi bir işte onu sırtından bıçaklamayı kabul etmesi, hiç beklemediğim bir şeydi.

2 Saat Önce 

"Sen onun oda arkadaşısın, değil mi?"

"Evet de, sen kim oluyorsun?"

"Sadece...bir deli diyelim. Saplantılı olan bir deli."

"Peki benden ne istiyorsun Bayan Deli?"

"Merak etmiştim, 20.000 Lira için neler yapabilirsin?"

"Canım, en yakın arkadaşımı bile satarım."


Sabretmem gereken gün sayısı azaldıkça, daha da vahşileşiyordu isteklerim. Ona ulaşmayı hiç böylesine istememiştim, doğum günündeki hediyenin açılmasını beklemek gibiydi. Hayır, ondan da öte güzel bir şey.

Her zaman olduğu gibi düşüncelerimin en alt katmanlarına dalmışken ders bitiş zili ile hayata döndüm. Ayağa kalktım ve sıra arkadaşımı dürttüm, birlikte üst kata çıkacaktık elbette. Sıra arkadaşım sırrımı bilen tek 'olay dışı' insandı ve ne benim deli olmamla, ne de o çocuğu alıkoyacak olmamla bir derdi var gibi durmuyordu. 

 Üst kata vardığımızda onu göremedim, yanımda bulunan sırdaşım mırıldandı:

"Yine sınıfta duruyor galiba."

"..."

Bazen sınıftan dışarı çıkmıyordu ve bu beni deli ediyordu, özellikle de kapı kapalıysa. Sınıfın etrafında dursaydım kendimi belli ederdim, o yüzden bu seferlik alt kata dönmeye karar verdim.

Bir teneffüs görmesem de olurdu, ne de olsa gün geldiğinde her gün görme fırsatım olacaktı. Sadece ve bir tek benim.


Öğle arası geldiğinde kantin sırasından muzdarip olmamak için hızlıca sınıftan çıktım ve dış kapıya yöneldim. Sırdaşım hemen arkamdan geliyordu, merdivenleri atlayıp ona bakmak için arkamı aniden döndüğümde çocuğun neredeyse üstüme binmek üzere olduğunu fark ettim. O da benim arkamdan aynı şekilde atlayarak gelmiş olmalıydı, bu bocalama anında yüzümü hafızasına biraz daha kazıdığını düşünüp biraz sinirlendim. Ancak en azından yakınımdan geçmişti.

Sırdaşım gülmekle meşguldü, onun yerinde olsam ben de gülerdim. Bunu düşünürken korkunç bir sırıtmanın yüzüme yayıldığını erkenden fark edip kendimi toplarladım.

O anda telefonum titreşti, mesaj Xai'den gelmişti.

"Zincir mi yoksa kelepçe mi?"

Tekrar sırıtmaya başlayarak cevabımı yazdım.

"İkisi birden nasıl olur?"

Sevimli bir şarkı mırıldandım,

Sadece 3 gün kalmıştı.

Sosyopatın SaplantısıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin