Mahkum

450 72 8
                                    

              Üç ay geçmişti. Lauren'ın gülümseyerek Beyaz Saray'ın önüne çıkması, helikopterlerin ışıklarının gözlerini kamaştırarak üzerinde dolaşması, keskin nişancıların odağı olması ve özel timlerin onu tutuklamasının ardından üç ay geçmişti. 

              Başkan'ın ölümünün ardından ülkede bir aylık ulusal yas ilan edilse de toplumun bazı kesimleri Lauren'ın serbest bırakılması adına protestolar yapmıştı, bu kesimlerde adeta bir ulusal kahraman haline gelmişti. 

                Lauren ise aylardır tek kişili, karanlık bir hücrede kendine uygun cezanın belirlenmesini bekliyordu. Ondan fazla polis memuru tarafından sorgulanmıştı, her biri akıllarındaki 'Kimin için çalışıyorsun ?' sorusunun cevabını almak için çaba gösterdiklerinden , elleri her seferinde boş kalmıştı. 

                 Dedektif Martin'in işine son verilmiş, Pensilvanya'a sürülmüştü. 

           Teğmen tarafından Jauregui davasına verilen yeni isim ise yabancı değildi. 

                 Elindeki dosyalar ile toplantı odasına ilerledi. Kahvesini masanın üzerine bırakıp yerine geçti. Masanın etrafındaki polis memurları, FBI ve CIA kıdemlilerinin gözü üzerindeydi. Dedektif Cabello çok geçmeden söze atıldı. 

                "Baylar ve bayanlar." dedi. "Mahkeme günü yarın ve size bir sır vereyim." diye devam etti. "O kapıdan yürüyerek çıkacak." 

                "Saçmalığın daniskası." dedi Memurlardan biri. "Bir ülkeyi havaya uçurmadığı kaldı ve sen onun hiçbir suçlama olmaksızın serbest bırakılacağını söylüyorsun."

                  "Sosyopatların azımsanmayacak derecede yüksek zekaları vardır." dedi. "Sarayın her bir köşesini ezbere biliyordu ki oradan rahatça kaçabileceği geçitlerin var olduğunu hepimiz biliyoruz." diye devam etti. "Ama bunun yerine teslim olmayı seçti. Burada akıllara tek bir soru geliyor." Gözlerini masadan kaldırıp ona bakan onlarca yüze yöneltti. "Neden ?" Kahvesinden bir yudum aldı. "Bu sorunun cevabını haftalardır alabilen olmadı, bunun yanı sıra istediği anda akli dengesi yerinde değil raporu alabilir." 

                Teğmen söze atıldı. "Bunu yapsa bile en güvenli hastahanelerden birinde ömrü boyunca tıkılı kalır." 

                  "Yapabilir." dedi Camila. "Ama yapmayacak." 

                 Masanın ucundaki FBI ajanı atıldı. "Her zaman yaptığını yapacak." dedi sağa taranmış sarı saçlı genç adam. "Gösteriş." 

                 "Juriyi ikna edebilir mi ?" dedi bir memur. 

                 "Sanırım bunu göreceğiz." dedi Camila. "Güçlü bir hayran kitlesi oluştuğu da ayrı bir gerçek." 


-------

               Mahkeme salonuna ilerlerken etrafında bir polis ordusu vardı. Kapıyı açıp içeri girdiğinde tüm gözler ona döndü. Kendine ait olan sandalyeye oturup juriyi gözden geçirdi, hepsi kendisinı ilgi ile izliyordu. 

                Mahkeme salonunun dışında ise Camila hızla koşup Teğmeni durdurdu. "Efendim." 

             "Cabello." dedi Teğmen. "Dava başlamak üzere." 

              "Biliyorum, efendim." duraksadı. "Mahkemede olmamam gerekiyor." 

                "Neden bahsediyorsun ?" dedi Teğmen. "Bu senin dosyan." 

                "Dün gece biraz düşündüm ve bazı alternatifler buldum." diye cevapladı. "Bilirsiniz plan gibi, sadece onu görmemeliyim." 

                 "Cabello, sadece bu sefer duracağın noktayı bil." dedi Teğmen. "Son seferki gibi.."

                "Son sefer bir hataydı Teğmen." dedi . "Öyle olmayacak." 

                 "Tamam." dedi Teğmen. 

--------

                  "Daha önce Polonya, İsveç, Norveç, Pakistan, Türkiye ve daha bir çok olayda karıştığı davaları gözden geçirirsek, toplamda  46 cinayet." dedi hükumeti temsil eden Avukat, ülkenin en iyisi olduğu herkes tarafından  bilinirdi. "Amerika Birleşik Devletleri Başkanı da dahil." 

                   "Birinin sayması iyi olmuş." dedi Lauren kendisi duyabileceği bir fısıldıyla. 

                   "Lauren Jauregui , avukatın olmadığını göz önünde bulundurursak, savunma yapma hakkını kullanmayacaksın gibi görünüyor." dedi Yargıç.

            Lauren gülümseyerek zeminden gözlerini kaldırdı. "Kendi savunmamı kendim yapacağım Efendim." 

                 "Yasal olarak bu hakka sahipsin." dedi Yargıç. 

        Lauren ayaklandı, Juriye döndü. 

        "Hadi çocuklardan bahsedelim dedi. Onları severim, kendini koruyamayan küçük canlılar. Hükumetimiz onları korumak ile yükümlü değil mi ? Oy pusulasını damgalamadan önce ufak bir gelecek öngörüsü yaparız, çocuklarımızın gelecekteki güvenlikleri hakkında planlar yaparız. Birleşik Devletlerde son on yıl içerisinde üç yüzden fazla erkek- kız çocuğu dini kurumlarda taciz, tecavüze uğradı. Kendilerini Tanrı'nın görevlileri farz eden pedofil adamların bir çoğu kimsesi olmayan yaptığı bu eylemi düşünürsek, benim yaptıklarım o kadar da kötü gelmiyor, sanıyorum ki ?." duraksadı. "Özür dilerim, sanırım vicdan duygum olmadığından empati kurmak benim için bir hayli zor. Neyden bahsediyorduk ? Ah evet. Başkanımızın bu din adamlarının serbest bırakılması hakkındaki yasayı onaylamış olmasından. Biz dış dünyanın bu pisliklerden temizlenmesini istediğimiz için onları hapse gönderiyoruz ve seçtiğimiz hükumet onları tek bir kağıt parçası ile serbest bırakıyor, ne senaryo ama!" Kahkaha attı. "İnsanları öldürmek iyi bir seçim değil, demir parmaklıkları kesmekte mevkinin testereden daha etkili olduğunu görmeden önce, bende polis olmak isterdim." dedi ve yerine oturdu. Tüm salon, davanın tüm ülkeye canlı yayınlandığı varsayılır ise  tüm dünya, sessizliğe kapılmıştı. 



   YORUM YORUM YORUM, GERÇEKTEN YORUMLAR BENİM İÇİN OY VERMENİZDEN DAHA DEĞERLİ, GİDİŞATTI KESTİREMİYORUM YOKSA, GÖRDÜĞÜM İLGİDEN ÇOK MUTLUYUM TEŞEKKÜRLER HEPİNİZE, YENİ BÖLÜMLER İÇİN BEKLEMEDE KALIN, SEVİYORUMM SİZİ

Sociopath (Camren)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin