(Multimedya daki Alya)
Eve gidip üniformamı giydim.Koşarak okuldan içeri girdim.Ohh yetiştim.Bahçe kapısından içeri nefes nefese girmiştim.Biraz durdum nefesimi ayarlamaya çalıştım.Etrafı süzdüm erkek peşinde koşan kızlar, kızların peşinde koşan erkekler saçma sapan şeyler.Hiçbir dertleri yoktu ama dertleri varmış gibi davranıyorlardı ben maddi geçimimi saglamak için gelecegimi kurtarmak için çabalarken onlar gereksiz şeyleri kendilerine dert edinmişlerdi.
"Güzel degilim".
"Şu marka yeni ayakkabı çıkarmış hemen almalıyım"
"Şu kızın sevgilisi onu aldatmış"
"Okulun en popisi"
"Okulun en güzeli kim "
Akıllarından bunlar geçiyordu.Hayat onlara güzeldi bir annem yoktu.Beni terk etmişti.Hangi anne çocuğunu bırakıp gidebilir ki?Bari babam iyi biri olsaydı.Üvey annenin eline bıraktı beni.Bana küçükken yemek vermezdi giderdim mutfaktan kendim yerdim.Sonra oğlu oldu tüm ev üstümdeydi babam sürekli annen hamile evi süpür sil derdi yemek yap.Sonra erkek evlat doğurdu yine bana kaldı her şey liseye başlayınca onların yüzünü bile görmedim.İş okul arası gidip geldim 5-6 saat uyumaya gelirdim sadece.Hala daha yüzlerini görmüyorum.Sınıftan içeri girerken aklımdan geçenleri bir kenara atıp tekli sıraya oturdum.Hoca geldi.Ders fizikti.2 saat işledi.Ders arası verildi.Bir dahaki ders matematik idi.Dersi beklerken kafamı sıraya koydum gözlerimi kapatmamla uykuya teslim oldum.Bizim okulda hocalar karışmazdı kim derste uyuyor dinlemiyor diye zaten son sınıftık.
Zilin sesiyle uyandım.Uyandığımda hoca sınıftan çıkıyordu.
"Kahretsin ya nasıl uyuya kaldım."
Dersi kaçırmıştım.Önümdeki çocuğu dürttüm adını bile bilmiyordum.
"Affedersin bu dersin notlarının fotokopisini çektirip getirsem sana olur mu yarına"
Oldukça şirin davranarak.
"Tamam"diyerek notlarını uzattı.
"teşekkür ederim" dedim.
Son 2 ders bedendi.Son sınıfta yoklamayı pek takmadıkları için dersi ekip kütüphaneye gittim.Fotokopiye tabiki para vermiyecektim. Oturup bütün notu yazıp bugünkü işlediklerimizi tekrar edip test çözdüm.Çalışmam gereken yerlerin planını yapıp kütüphaneden çıktım.Hızlıcana okulun yemeğinden yedim.Akşam olmuştu.Otobüse binip eve vardım. Akşam nöbetim vardı.1 saat uyuyup.Otobüse bindim markete gittim.Markette ki adam nöbeti bana devredip gitti.Zaten çok yoğun olmazdı geceleri.
Kitaplarımı açıp ders çalışmaya başladım.
Off heryerim tutuldu.Gözlerimden uyku akıyordu.Sabaha karşı 3 gibi o adam gelip nöbeti devraldı.Hızlıca eve gidip uyudum.3 saat uyku uyumuştum.Alarmın sesiyle uyandım.
06:00 gün başlıyorr
Hızlıca giyindim.Zaten kıyafetim yoktu adam akıllı.Kirlendiği belli olmasın diye onlarda siyahtı. Saçlarım yağlanmıştı. Bugün banyo yapmam lazımdı.Saçlarımıda at kuyruğu yapıp hızlıca evden çıktım.Koşarak otobüse yetiştim.
Hayat hiçbir zaman güçsüzlerin yanında olmaz hep güçlülerin yanındadır.Güçlülerde güçsüzleri ezer.
"Dolaylı yoldan hayat hep güçsüzlere tekme vurandır."
Hayatı sorgulamanın bana bir faydası yok.Ben böyle doğmuşum sınıflandırmanın en alt tabakasında.
"Ağzında
Altın kaşıkla doğanlar.
Gümüş kaşıkla doğanlar.
Tahta kaşıkla doğanlar.
Ve kaşıksız doğanlar.
İşte ben kaşıksız doğanlardanım."
Bu da benim hayat felsefem.
Bu tam olarak benim hayat ı tanımlamamdır.
Peki hiç kaşıksız doğanın altın kaşıkla doğanlarla aynı seviyeye geldiğini gördünüz mü?Daha önce böyle bir şey oldu mu? Ben hiç şahit olmadım.Çoğu için imkansız olan bir şey bu.
Peki benim için...
Güzel bir bölüm olduğuna inanıyorum yazarken kendim heyecanlanıyorum.Gerçekten ilham geldikçe güzel şeyler çıkıyor ortaya.
Yorumlarınızı ve votelerinizi bekliyorum.
HOŞÇAKALIN

ŞİMDİ OKUDUĞUN
BENİM HAYATIM
Teen FictionBen böyle doğmuşum sınıflandırmanın en alt tabakasında. Ağzında Altın kaşıkla doğanlar. Gümüş kaşıkla doğanlar. Tahta kaşıkla doğanlar. Ve kaşıksız doğanlar. İşte ben kaşıksız doğanlardanım.Bu da benim hayat felsefem. Bu tam olarak benim hayat ı t...