Multimedia'da Görkem ve Eylül var.
Bölüm parçası olarak Lana Del Rey-Born To Die
İyi okumalar.
Kolumdaki saate bir anlık gözümün kaymasıyla maçın çoktan başladığını farkettim.Baran'ın üstünden hızlıca kalktım ve elini tutup onu da kaldırdım.
"Maç başlamış hızlı ol."elini tutup onu da arkamdan sürükleyerek koşmaya başladım.İtiraz etmemesi işime gelmişti.Sahaya gelince o tribüne geçti ve bende koçun sinirli bakışlarına maruz kaldım.Hemen oyuna girdikten sonra oyuncuları tek tek yönetmeye başladım.Baran'a arada bakıyordum ve onun da bana baktığını farkediyordum.Diğer takımdaki Çise'nin bize-bir Baran'a bir bana-baktığını farkettim.Yine o olmayan beyniyle neler planlıyordu gereksiz?Onu boşverip tekrar oyuna konsantre oldum.
Mola sırasında gözüm neredeyse Baran'ın içine düşecek olan Çise'yi görünce istemsiz olarak içtiğim suyu püskürttüm.Neyseki kimse bu mide bulandırıcı hareketimi görmemişti.Elbette yanlarına gitmedim bunu asla yapmazdım.Sadece olabildiğince kötü bakışlarımla Baran'a baktım.Beni farketmişti ama yine de bir şey yapmadı.Tam tersine o kafasını bedeninden kopartacağım kızla daha samimi oldular.Kahkaha atmalar,yakınlaşmalar bla bla..Hayır kıskanmak falan değil sadece rahatsız oluyordum.Önümde neredeyse birbirlerinin içine düşeceklerdi.
Maçı umduğum gibi galibiyetle bitirdik ama hala içimdeki o adını adlandıramadığım his gitmemişti. Soyunma odasına gidip üstümü değiştirdim.Herkes çoktan çıkmıştı ve benden başka kimse yoktu. Aman ne korkutucu.Altıma mini kot şortumu ve üstüme de onun boyuna gelen siyah bol bi tişört giydikten sonra spor salonundan çıktım.Kapının önünde Baran ve ondan telefon numarasını isteyen Çise'yi görmemle birkaç dakika yerimde durdum.Şaşırmış mıydım?Fazlasıyla.Peki ya neden?İşte buna kendim dahi cevap veremiyordum.En iyisi onları görmemezlikten gelip gitmekti. Yanlarından hızla geçtim.
"Eylül!"
"Ne var?"ona doğru döndüm.
"Bugün bir şeyler yaparız diye düşünmüştüm."
"Onunla yapabilirsin."arkadaki o iğrenç yaratığı gösterek oradan uzaklaştım.İşte beni kullandığının bir göstergesiydi bu da.Dediklerini hemen unutmuştu.Seni asla yalnız bırakmayacağım bunu sanki kendisi söylememişti.Beni yalnız bırakmayacaksa her zaman yanımda olması gerekirdi. Sadece benimle ilgilenmesi,benimle uğraşması,benimle gülmesi..Bu belki çok bencilceydi ama söylediği söz bunları gerektirirdi.Düşüncesizin teki..
Kendi parkıma geldiğimde boş banklardan birine oturdum.Yanıma oturan çocuk cebinden sigarasını çıkartmış içiyordu.Sigaraya baktığımda hadi Eylül eskiden içiyordun hala içebilirsin gibisinden şeyler mırıldanıyordu kulağıma.
"Bir tane verirsin heralde."
"Ne?"
"Sigara verir misin?"
"Tabi al."deyip kendi sigarasını uzattı.Hiç düşünmeden elinden alıp kendim içtim.O da yeni bir sigara yakıp içmeye başladı.Havada değişik şekiller yapmaya çalıştım ve gerçekten eğleniyordum. O da benimle birlikte kahkahalara boğuluyordu.Uzun zamandır böyle eğlenmemiştim.Bir paketi beraber bitirdik.Saat gecenin biri olmuştu ve ben hala bu parkta tanımadığım bir çocukla kahkahalara boğuluyordum.
"Bekle burda." deyip yanımdan ayrıldı.Geldiğinde elinde kafayı tam anlamıyla bulacağımız türden içecekler vardı.Elime içlerinden bir tanesini tutuşturduktan sonra bu sefer çimlerin üzerine yattık.
Hala onun ismini bilmiyordum ve bana böyle iyi davranması hoşuma gidiyordu açıkçası.Uzun bir süre sessizlikten sonra bu sessiz ortamı bozdum.
"Eylül."
"Ne?"
"İsmim Eylül."
"Görkem ve sanırım bu konuşmayı başta yapmalıydık." dedi ve ikimizde birden gülmeye başladık. Ne kadar onun hakkında hiçbir şey bilmesemde beni yalnız bırakmaması hoşuma gitmişti.Çoğu kişi bu halimle beni görseler yanıma dahi yaklaşmazdı.Elimde bira ve ağzımda sigarayla tamamen sürtüklere benzemiş olabilirdim ama ben böyle rahattım kime ne?
Saatler sonra ikimizde gerçekten sarhoştuk ve şuan çimenlerde sarılarak yatıyorduk.Onunla eğlenmek gerçekten harikaydı.Yüzüme doğru baktığında burunlarımız çarpışıyordu ve ne kadar inkar etsem de bu inanılmazdı.Hey ama sizin de yanınızda bu kadar taş bir çocuk yatsa sizin de salyalarınız akardı yani.Bu bir gerçek.
Bugün sanırım eski halime tam anlamıyla dönmüştüm.Çünkü şu son saniyelerde onun dudaklarına yapışmıştım ve o da geri çekilmek yerine karşılık vermişti.Saat çok geç olmuştu etrafta hiçbir ses yoktu.Sadece bizim inlemelerimiz..Ahh tanrım çok utanıyorum.Eminim yarın uyandığımda bu anı hatırlayacak ve kendimden nefret edecektim.Görkem'in kendisini frenleyememisinden korkarak biraz geri çekildim.Bana soru soran gözlerle bakıyordu.Hey bakma öyle zaten kendime zor engel oldum.
"Güzel bir geceydi ve gitmem lazım."dedim ve bu sefer yanağına öpücük bıraktım.
"Eve bırakmamı ister misin?"başımı olumlu anlamında salladıktan sonra beraber bizim eve kadar yürüdük.Kapıya geldiğimizde sarılıp tekrar dudağına yapıştım.Kapının aniden açılmasıyla hemen bıraktım.
"Neredesin Eylül ve bu kim?" Babam.Bizi.Görmüştü.Tanrım çok ahlaksız biri gibiydim belki de karşısında.
"Baba arkadaşım Görkem."
"Merhaba efendim." ikisi el sıkıştıktan sonra babam içeride görüşeceğiz bakışı attı ve ben de daha fazla uzatmayıp eve girdim.
Uzun bir nasihat dinleyişinden sonra odama çıktım.Aynanın karşısına geçip kendime baktım. Dağılmış koyu kahverengi saçlarım,kirli kıyafetlerimle iğrenç görünüyordum.Ayrıca bira ve sigara koktuğumda kesindi ama yaşadığım en güzel geceydi.En azından yıllar sonra..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sen Benimsin (ASKIDA)
Teen Fiction"Anlat!"dedim önüme düşen saçlarımı kulağımın arkasına doğru iterken. O ise hala elleri direksiyonda ve ileriye bakıyordu.Anlaşılan hiç bir şey söylemeyecekti. Koltuğunda yavaşça bana doğru döndü.Gözleri tam olarak gözlerime bakıyordu. Gittikçe yakı...