Efenim güneşli bir cuma gününden merhaba (İzmir güneşli en azından) :) Nasılsınız? Nasıl gidiyor hayatınız? Var mı bir şikayetiniz? Buyrun anlatın. (Güzin abla olmaya karar verdim bugün.) Öhöm tamam giriyorum konuya. Efenim bugün ki Kitap Kokan Kadın'ımız Öznur YILDIRIM. Kendisi YABANCI Şahmeran ve YABANCI Veyl kitaplarının yazarı. Çenem düşmeden sizi bu güzel röportajla yalnız bırakıyorum. Çikolata tadında okumalar. Ve son olarak şarkı yazarımızın zevki dinlemelisiniz bence.
1) Öncelikle seni biraz tanıyalım. Öznur kimdir? Ne yapar? Ne eder? Ne yer? Ne içer?
Bu soruda epey zorlandığımı söylemem gerek.Kendimle ilgili her gün yeni bir şey keşfediyorken sanırım bu soruya cevap vermek çok zor ama şunları söyleyebilirim:Yirmi yaşındayım. 1 Nisan 2016 yılında ilk kitabım YABANCI,ŞAHMERAN raflarda yerini aldı ve üniversiteyi kazanmama rağmen erteledim, bu yıl eğitimime kaldığım yerden devam ediyorum.Şu an Eskişehir'de yaşıyorum.Bir asker kızıyım, bu yüzden çok fazla şehir değiştirdim,kalıcı hiçbir yerim olmadı ve bu ailemin yanında n ayrıldıktan sonra da aynı şekilde devam etti. Gezgin sayılıyorum sanırım. On sekiz yaşında İstanbul'a, on dokuz yaşında da Eskişehir'e yerleştim, bir sene sonra nerede olacağımı bilmiyorum. Sanatla yakından ilgileniyorum: Edebiyatla,resimle,müzikle,dansla...
Yeteneğim edebiyat alanında baskın olsa da dansa da ilgim var ve bir gün kendi koreografimi yapmayı çok istiyorum. Ne içerim? Vazgeçilmez bir içkim vardır...Kahve.Yazarken,gün içinde,ders çalışırken ya da başım ağrıdığında kendime bir kahve yaparım.Onun dışında,sorunun başında da dediğim gibi hala kendimi keşfeden biriyim.
2) "Şunu yapmadan ölmek istemiyorum." dediğin şey nedir?
Bu dünyaya bir iz bırakmak... Ve bu izi kalemimle yapmak istiyorum. Hissederek yazmak,yazdığımı yaşamak,yaşadığımla derin bir iz bırakmak isterdim ama sanırım son zamanlarda hissederek yazayım da iz bırakmak olmasa da olur dediğim bir duruma dönüşse de yine de isterdim. Bunu gerçekten başarıp başaramayacağımı da hayattayken öğrenemeyeceğim bir durum bu ne yazık ki. Onun dışında Fransa'ya gitmek isterim. Fransa çok gri bir ülke, bana öyle hissettiriyor. Ankara'da öyledir ve bu tarz atmosfere sahip yerler çok dikkatimi çekiyor ve bir Ankara aşığıyımdır.
3) İnsanlardaki bir duyguyu yok etme gibi bir özelliğin olsaydı. Hangi duyguyu seçerdin?
İnsanlar bana iskambil kağıtlarından yapılmış bir ev gibi geliyor, bir tanesini çekip alsan hepsi yıkılacak sanki. Bence hiçbir duygu tekil değil, bir tanesini çekip almak hepsini yok etmek ya da onlara katılan anlamı çalmak gibi geliyor. Üzüntü olmasa, mutluluğun bir değeri kalır mıydı? Duygularımızdan bir tanesi bile olmasa köreleceğimizi düşünüyorum ve insanlığı köreltmek istemezdim.
4) Kurguların birden mi ortaya çıkar? Yoksa üstünde uzun uzadıya düşünür müsün?
Yaptığım kurguyu bir insan bedenine benzetirsek iskeleti birden çıkar. Organlarını düşünerek yerleştiririm.
5) Bize yaptığın en büyük sakarlığı anlatır mısın?
Çok sakar bir insan değilim aslında... Sakarlıkla ilgili elle tutulur bir anım da yok ama onu yerine çocukluğumdan bir anıdan bahsedebilirim. Tuhaf bir çocuktum, komik anılarım var. Mesela sabah herkesten önce uyanır, gider buzdolabından yumurta çalar ve o yumurtayı koklayarak uyurdum. Evet,yumurta koklamak... İmajinasyonum çok yüksekti, bu yüzden kafamın içinde yaşar, bir olaya tepkileri çok geç verirdim. Harikalar Diyarı'na gitmiştik mesela ben yedi yaşındayken, çocuklar beni parkta bırakıp gitmişlerdi, bunun farkındaydım ama o an orada oynamak,o hayale kapılmak bana daha cazip geliyordu. Bu yüzden o anın keyfine bakıyor,hissetmem gereken asıl şeyleri erteliyordum. Oyunum ve hayallerim son bulunca bir köşeye geçip ağlamaya başlamıştım... Oysa beni bırakıp gittiklerinin başından beri farkındaydım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KİTAP KOKAN KADINLAR
RandomOnlar buram buram kitap kokan kadınlar ve bizde bu büyülü kokunun bağımlıları... Şimdi onlarla büyülü bir yolculuğa çıkma vakti. E ne duruyorsunuz kapılar kapanıyoooor.