Uzuuun bir aradan sonra merhabalar efenim. Şimdi bazılarınız nerelerde bu kız diye düşünmüş olabilir. Mühendislik derslerinde kayboldu kendisi bazen ben bile ulaşamıyorum kendime. Sizin haliniz keyfiniz nasıl? Asıl konuya gelecek olursak bu haftaki değerli Kitap Kokan Kadınımız @smellofthesky. Kendisi Lalena, Efrazat, Okyanus Kadar Mavi, Gökyüzü Kadar Mavi, Düş Yarası, Gökyüzünde Asılı Kalan Kadın, Saat Yedi Vagonu ve Yıldızları Sakladım Avuçlarıma hikayelerinin yazarı. E hadi iyi okumalar o zaman 😃😃.
Araya giriş: Medya'daki şarkıyı dinlemeyi unutmayın. Yazarımız bizzat elleriyle seçti.
1) Öncelikle seni biraz tanıyalım. Dila kimdir? Ne yapar? Ne eder? Ne yer? Ne içer?
Klasik bir cümle ile başlayayım. Kendimi tanıtmakta gerçekten iyi değilim. Bir zaman sonra kendimi ne kadar anlatırsam anlatayım insanların görmek istediklerini gördüklerini fark edip bunu bıraktım. Ama birkaç açıklama cümlesi gerekirse, Dila hüzünden beslenen melankolik bir ruhtan başkası değildir. Gökyüzüne aşık, hüzne bulanmış birkaç satırın meftunu ve tipik bir balık burcu olduğumu söyleyebilirim. On altı yaşındayım. Şimdilik Adana'da yaşıyorum. Dila, yazar çizer durur. Kelimelerle beslenir o. Benden bağımsızmış gibi konuşuyorum çünkü ruhumun bir yarısını bazen ben bile tanıyamıyorum.
2) Bir şehir olma imkanın olsaydı.Hangi şehir olurdun? Bize biraz anlatır mısın?
Bir şehir olsaydım İzmir olurdum ben. İzmir aşığıyım. Kokusuna, insanına, toprağına. Kısaca her şeyine. Bilmiyorum nedendir fakat o şehirde bir şey var. Ne zaman gitsem tüm acı bir kenara çekilip benim mutlu olacağım bir sahne hazırlıyorlar bana.
3) Hikaye yazarken birisi seni görse hakkında ne düşünür?
Ah, eminim ki biraz kaçık olduğum konusunda hemfikir olurlar. Çünkü çok tuhaf bir şekilde karakterlerim ne yapıyorsa onlarla paralel gidiyorum diyebilirim. Örnek verecek olursak, "Dünya dudaklarını aralayıp esnemeye başladı," cümlesini kurarken ben de esniyorum. Bazen kaşlarımı çatıyormuşum. Bazen sanki o anı yaşıyor gibi parmaklarım o kadar hızlı hareket ediyor ki takip bile edemiyorum. Sanırım tuhaf olduğumu düşünenler olur.
4) Yaptığın en büyük sakarlığı bize anlatır mısın?
Yaptığım en büyük sakarlık...Bir kitapçıda ortada duran kitapları devirmişliğim vardır. Aklıma ilk gelen bu oldu...
5) Peki hikaye yazarken başına ilginç bir olay geldi mi?
Bu soruyu uzunca bir süre düşündüm fakat sanırım gelmedi.
6) Kurguların birden bire mi oluşur? Yoksa üzerinde uzun uzun düşünür müsün?
Şöyle diyeyim, bir apartman düşünelim. Bu apartmanın temeli taşlardan oluşur evet. Temeli atarken her zaman çok saçma bir şey yapıyor oluyorum. Aklıma birden bire geliyorlar hikayenin ana hatları. Fakat oluşması, bu apartmanın yapılması uzun bir zaman dilimini kapsıyor diyebilirim.
7) Şu hayattaki vazgeçilmezlerin neler?
Hiçbir şey, hiç kimse vazgeçilmez değildir bana göre. Fakat bir yanıt vermem gerekirse sanırım kitaplığım...
8) Bize çok az kişinin bildiği bir huyunu ya da özelliğini söyler misin?
Çok stresli olduğumda, öfkelendiğimde parmaklarımla oynarım. Ve insanlarla göz teması kurmaktan pek hoşlanmam.
9) Bir şiir olsaydın ve seni mısra mısra işleseydiler. Hangisi olurdun?
Bu sorunun cevabı her gün değişiyor, inan. Fakat bu aralar Ahmet Telli'nin Çocuksun Sen şiirinden bir mısraya sıkışmış gibiyim;
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KİTAP KOKAN KADINLAR
De TodoOnlar buram buram kitap kokan kadınlar ve bizde bu büyülü kokunun bağımlıları... Şimdi onlarla büyülü bir yolculuğa çıkma vakti. E ne duruyorsunuz kapılar kapanıyoooor.