Buse'nin ağzından:
Kalktım ve duşa girdim. Biraz duşta oyalandım, okula geç kalsam bile umursayacak durumda değilim şuan, kafam çok dolu ne yapacağım hakkında bir düşüncem yok. Anneme söylesem sadece üzülecek gene bırakmaz onu çünkü annem ortaokulda okulu bırakmış elinde şuan herhangi bir işi yok tamamen babama muhtaç. Benim en büyük hedefim elime geçen ilk parayla annemi bu evden kurtarmak olacak. Peki ben ne yapacağım? Anneme söylesem mi? Yoksa hiçbir şey olmamış gibi devam mı etsem? Şuanlık sessiz kalmak, nedenini bilmiyorum ama daha mantıklı geldi duştan çıktım bornozumu geçirdim üzerime evde kimse yoktu anladığım kadarıyla ses duyamıyordum. Banyodan çıktım ve dolabıma doğru ilerledim bornozumu indirdim ve ani bir şekilde kapı açıldı. İçeri giren kişi şok olmama ve kalbimin durmasına sebep oldu.-Güzelim! Seni özledim gel buraya ...
Dedi ve ani bir hareketle çıplak vücudumu kendine çekip beni kendine bastırdı. Yavaşça başımda ki havlutu açtı ve uzun saçlarım omuzlarıma döküldü, damlalar önce bronz göğsümden başlayıp ayaklarıma doğru yol aldı. Şok olmuş bir şekilde Arda'ya bakıyordum. Ne yaptığının farkındaydı dimi, biz ayrılmıştık genemi içmişti acaba? Tam ağzımı açacekken dudaklarıma yapıştı beni önce yumuşak ve sonradan sertçe öpmeye başladı, boynuma doğru ilerledi oradan göğüslerimi emmeye deli gibi ısırmaya başladı. Yavaşça inledim ah deli gibi hoşuma gidiyordu bu ama yapamazdim ben sevmiyordum artık. Ben inleyince sahada sertleşti ve bir anda kadınlığıma kasıklarını dayadı çok acıtıyordu canımı. Onu hızlıca ittirdim bi an şaşırdı ve odadan çıktı, pencereden baktım ve evden çıkmış arabasına ilerliyordu. Dolabımın karşısına geçtim acele etmem gerekiyordu zaten Arda yüzünden yeterince geç kaldım. Dolabımdan beyaz dantelli sütyen tarzı bir tişört ve altınada renkli eteğimi aldım sadece siyah kilodumu giyinip kolyelerimi taktım kıyafetlerimi üzerime geçirip saçlarımı olduğu gibi bıraktım omuzlarıma ve aşağı indim
Aşağı indim ve tahmin ettiğim üzere evde görevli olan Işıl abla dışında kimse yoktu, bej rengi ayakkabımı giyinip çıktım bir kahve aldım ve metro istasyonuna ilerlerken sigaramla birlikte içtim saat sekiz kırk olmuştu. Sanırım bugün geç kalacaktım, neyse ki metroyu çok beklemedim ve tam dokuzda indim hızlı adımlarla istasyondan okula ilerlerledim. Sanırım ilk ders dünkü bana uyuz olan hocanındı, onunla geç kalıpta muhattap olmak en son isteyeceğim şey diyebilirim. Merdivenlerden hızla çıkarken duvara tosladım, bu duvar olamazdı herhalde bir duvar bu kadar güzel kokamazdı öyle değilmi? Kafamı kaldırdım ve o maganda... Onun burada ne işi var?
-Bana çarpmakta baya niyetlisin ha?
Çocuk bana doğru eğildi, bunun boyu neden bu kadar uzun? Boyum bir yetmişti ve buna rağmen hala aramızda yirmi beş santim felan var herhalde, saçlarımı kokladı ve geri çekildiğinde o sorar bakışların yerini gene stabil ve düz bakışlar almıştı. Kolumdan ittirdi ve beni kenara çekip aşağı doğru ilerledi. Bir saniye onun burada ne işi var? Baya olgun gösteriyor burada okuyor olamaz öğretmende olamaz, veli falan herhalde. Neyse gidip sormaya karar verdim ve peşinden koşturarak aşağı indim belli ki çocuğun acelesi vardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dayanılmaz Aşk
Não FicçãoOnun kokusu için yaşanılırdı.... Hayatının en eğlenceli döneminde aile sorunlarıyla yaşamış bir çocuk ve lisede aşık olduğu bir kız.Her ne kadar gururu için yaşasada onun için yapmıcağı şey yok... Birde babası problemli annesinin onun için canını ve...