Kolyemi kaybetmemden 1 hafta geçmişti.Çiçekçi dükkanına da gayet alışmış ve rutin işleri öğrenmiştim.Ama bu gün benim için önemli bir gündü.Bugün okulun ilk günüydü.Saçlarımı bugün rüzgara bırakmayı tercih etmiş,mini kot eteğimi giymiş ve üzerime beyaz tişörtümü giymiştim.Bu sene geçmiş seneler gibi başkasının isteği ve arzusuna göre yaşanıp tozlu raflara kaldırılmayacaktı.Bu sene ruhumu resmedecektim,bir kurşun kalemle kendi kumsalımı resmedecektim.Ben bunları düşünürlen Kerem çoktan hazırlanmış dükkanın kapısının önünde bekliyordu.Üzerime siyah deri ceketimi alıp dükkanın kapısına yöneldim.Ve Kerem bana şunları söyledi:
-Bak Kumsal benim ikinci senem o yüzden neredeyse herkesi tanıyorum.Bazı kişilerle çok konuşmaman kendi yararına olur.
Onaylarcasına kafamı salladım.Aslında yeni bir şehir yeni bir okul beni oldukça korkutuyordu.Ama içimdeki burukluğu 1 haftadır geçiremiyor,unutamıyordum.1 hafta boyunca her gün aramış olmama rağmen yinede annemin hediyesi olan kolyemi bulamamıştım.Ama inanıyordum ki annemi ruhumda da hissedebilirdim.Annemin telefonlarımı açmaması ise beni ayrı korkutuyordu.Halam umduğum gibi yapmadı,peşime düşmedi.Bir yandan buna seviniyor bir yandan da bu kadar sessiz kalması beni tedirgin ediyordu.Keremle birlikte okula varmıştık.Okula vardığımda herkes birbirinden samimi görünüyordu.Kerem birkaç arkadaşıyla selamlaşmış beni de tanıştırmıştı.Kendi sınıfıma yöneldim.Çok fazla önde oturup göze çarpmamak için orta sıraları seçtim.Telefonumu çıkardım ve sosyal medyada dolaşmaya başladım.O kadar çok mesaj gelmişti ki arkadaşlarımdan bi anlık kararla ve tek başıma başka bir şehire yerleşmeme hiç biri anlam verememişti.Benim ise onlara yapacak hiçbir açıklamam yoktu.Çünkü kendi yaşanmışlıklarımı hiçbir zaman dışa vurmamış hep kendi içimde yaşamıştım.Ağladıysam içime akıtmış,güldüysem de gözlerime yansıtmıştım her zaman.Ama artık korkmuyordum yaşamaktan,istediğim kadar bağırmaktan,ruhum elverdiği kadar mutlu olmaktan...
Sınıfa giren insanları bir bir süzüyor onları değerlendirmeye çalışıyordum.Sınıfa yeni giren kızı ilk görüşte sevmiştim.O da bana karşı sempati duymuş olacak ki yanımın dolu veya boş olup olmadığını sordu.Ben de yüzümde küçücük bir tebessümle oturabileceğini ifade ettim.Uzun kahverengi saçları ve simsiyah gözleriyle çok masum bakıyordu.Adı Aslıymış şimdi öğrendim.Tanışma faslından sonra sınıfa Kerem geldi ve Aslıyla göz göze geldiler.Aslı Keremi görür görmez boynuna atladı.Ben ise bu olayın şokuyla sordum;
-Siz tanışıyor muydunuz?
-Evet,dedi Kerem gülümseyerek,birtanem o benim.
Aslı ise kafamdaki soru işaretlerini tamamen kaldırdı.
-Benim çocukluğum onlarda geçti Kumsal.Abim gibi Kerem benim.
Ben ise bu tesadüfe oldukça şaşırmıştım.Kader miydi bizi biraraya getiren?Ama şundan emindim ki üçümüz gerçekten çok sıkı dost olacaktık.Okulun ilk günü bu tesadüf dışında sıkıcı geçmişti.Sınıftakilerle pek kaynaşamamış biraz utangaç kalmıştım.Kerem ise bütün gün benim peşimden hiç ayrılmamış Aslıyla beraber beni eğlendirmişlerdi.Aslıyla bir günde bu kadar birbirimizi sevmemiz Kerem sayesinde olmuştu aslında.İşte o an şunu anladım ki iyi insanlar bizi eksiltmek yerine hayata kazandırıyor,mutlu ediyorlarmış aynı Aslı ve Kerem gibi...