Sınır koysam bile geçilmediği için sorun yok. Zaten bunu yazmamda rol oynayan çok değerli insanlar var. Annem bile beni destekler oldu. Bu aralar çok mutluyum ve farklı bir bölüm çıktı elimden. Harry'yi o halde düşünebiliyor musunuz? xx
-Multimedia'daki şarkıyı açmayı unutmayın x
Gözlerimi ovuşturarak mutfağa ilerlerken sızlanıyordum. Filmlerdeki gibi alarmla değil, kuzenim cırlamasıyla uyanmıştım.
"Ne yapıyorsun sen?" Mutfağı kokladım. Koltukta yattığım için ense ve boyun bölgem ağrıyordu. "Buna çay deniyor, Hope." Göz devirdim ve masaya oturdum. Uykudan uyandığımda da huysuz olurdum. Çoğu şey uyku ile ilgili yani. Başımı geriye atıp gözlerimi kapadım.
"Yüzünü yıkadın mı sen? Hala uyanmamışsın."
"Annem gibi olmaya başladın!"
"Sana çay vermemi istiyorsan kalk ve yüzünü yıka, Hope."
"Burada yetişkin olan benim!" Bana dönünce gözlerimi evde gezdirdim. Bana doğru bir adım attığında ayağa kalktım. "Agh. Beni buna zorunda bıraktığına inanmıyorum." Ayaklarımı sürüyerek tuvaleti aradım. Bu sayede evi de inceliyordum. Ama hiçbir şey aklımda değildi. Gerçekten ayılmaya ihtiyacım vardı. Banyo beyazlar içindeydi. "İki tane banyomuz var! Gerçekten güzel değil mi? Umarım benim banyoma girmemişsindir, Hope!" Banyoda dolaştım. Alyssa'nın eşyaları burada değildi, yani burası onun banyosu değildi.
Yüzüme birkaç kere su çarptım. Tezgah siyahtı ve annem dolabı süslememişti sade ve beyazdı. Benim için böyle bir şey yapmış olmalıydı. Ve küvet vardı! Tam da sahip olmak istediğim gibi. Evin çok lüks olmasına rağmen kapılar ahşaptı ve beyaza boyanmıştı. Cidden çok bakımlıydı ama ben burada yaşadığım sürece bu kadar bakımlı olacağına garanti veremezdim. Yine bu güzelliğe zarar vermemem lazım.
Çoraplarımı çıkartıp kirli sepetine attım. Cennette miydim? Çamaşır makinası bile vardı. Yoksa Alyssa'nın banyosunda da mı vardı? Babama milli piyango çıkmış olmalıydı ya da benden sakladıkları paraları vardı, miras falan. İyi de benim anneannem hala hayatta.
Parmak uçlarımı halıya bastırdım. Kendime ait bir banyom vardı! Üzerimdeki ceketi de çıkarıp sepete attıktan sonra mutfağa doğru ilerledim. Evin her bir santimetre karesini sonra inceleyecektim. Şimdi Alyssa'dan bir çay içmem lazımdı.
"Banyolar harika değil mi? Küvetini dikkatli inceleden mi? Mozaikler maviydi." Şaşkınlıkla ona baktım. O her bir santimetre karesini çoktan incelmiş görünüyordu. "Annem ikimize de adil davranmış. Banyolarımızda aynı şeyler var. Sadece benimki biraz daha kırmızımsı." Sonra onun banyosuna da bakmayı akıl ettim.
"Sende de çamaşır makinesi var mı?" Heyecanla masaya oturdum. Önümde waffle ve çay vardı.
"Evet, var. Geri dönünce annemlere kocaman sarılmam lazım."
"Waffle ve çay mı? Emin misin?"
"Yemek istemiyorsan ben yerim." Uzattığı eline vurduğumda kıkırdadı. Çay gerçekten güzeldi. Artk her sabah kahvaltıyı onun hazırlaması gerekiyordu.
Alyssa masayı toplarken bütün evi gezdim. Üç oda ve bir tane de salon vardı. Alyssa arka bahçeye bakan odayı bana vermişti, banyonun hemen odanın içinde olduğunu fark etmiştim. Ve banyodaki perdeleri açıncada arka bahçe görünüyordu. Küvete oturup dışarıyı izlemek bana huzur verirdi. Komşularımız olmadığı için rahatlıkla banyo yapabilirdim. Ev tek katlıydı ama oldukça büyüktü. Odam mavi ve beyaz ağırlıklıydı. Yatağım hayatım boyunca gördüğüm en büyük yataktı ve örtümde de kocaman bir Big Ben vardı. Üzerine rastegele altı tane yastık atılmıştı. Onu bile saymıştım!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
All Too Well (Düzenleniyor)
फैनफिक्शन"İçgüdülerime ya da doğama ters düşmek anlamına gelse bile senin için her şeyi yaparım. Senin için sahip olduğum her şeyi, ruhumu bile ortaya koyabilirim. Ve bu aşk değilse bile, elimdekinin en iyisi." © Tüm hakları saklıdır.