Bölüm 5: "I trust you."

798 56 12
                                    

Vote sayısı beni çooooooook mutlu etti ve itiraf etmeliyim ki havalara uçtum. Zaten fazla büyük kitleli bir okuyucu sayısı beklemiyordum. Fazla tanına bir kişi değilim ama bu hikayeyi yazmayı seviyorum. Bu bölümü 1 ayda falan yazdım herhalde, geciktim sorry.

Bol yorum ve voteli bölümler :* Öpüldünüz <3

Sarı saçlı kız bir süre Harry'nin arkasından baktı. Bende olduğum yerde durdum. Çocuğun acı içindeki inlemelerini duyuyordum. "Sen kimsin?" Gelen sesle birlikte yan tarafa döndüm. Kız ayakta dikilmiş bana bakıyordu. Aynı boydaydık ve çok güzel bir kızdı. Bir an onun Harry'nin sevgilisi ya da takıldığı bir kız olabileceği fikri aklıma takıldı. İçime dolan kıskançlık duygusunu bastırdım.

"Ben Hope." diye mırıldandım. Ama sonra asıl sorunun bu olmadığını anladım. Benim Harry ile ne ilgim olduğunu soruyordu. "Harry'nin bir arkadaşıyım. Yeni tanıştık." Kısaca onu bilgilendirdim. Donmuş gözlerimi zeminden ayırarak kıza sabitledim tekrar. Beni süzüyordu. O da benim gibi bir sürü şey düşünüyordu.

"Harry'nin daha önce bir kıza hiç böyle davrandığını görmemiştim." Demek ki bu kız Harry ile uzun zamandır birlikteydi. Dudağımı ısırdım. Bana yalan söylemiş olmazdı değil mi? Yani kızlarla ilişkisi konusunda. Ona nasıl baktığımı o da fark etti ve konuşma ihtiyacı duydu. Utanmak istemiyordum. Harry'yi sahiplenmiştim. "Ben Gemma. Harry'nin ablası." 

Nefesim boğazımda düğümlendi. Şaşkınlıkla kıza baktım. Daha dikkatli bakarsam belki benzerlerdi. Kız gülümsediğinde kafama dank etti. Gülümsemeleri o kadar çok benziyordu ki. Kızda da Harry'nin gamzesinden vardı. Tabii ki Harry'nin ki bana göre daha etkileyiciydi. "Tanıştığımıza memnun oldum." diye kısa kestim. Eğer onunla çok konuşursam muhtemelen ardı ardına Harry ve onun geçmişi hakkında sorular sormaya başlardım.

Merak insanoğlunun başına gelen en kötü şey.

 "Numaranı alabilir miyim?" Reyondan çıkmadan önce tekrar Gemma'ya dönüdüm. Küçük adımlarla yanıma geldi. Telefonunu bana uzattı. Numaramı yazarken şoku atlatmaya çalışıyordum. Böyle şeyler yaşamaya alışkın değildim. Hangi insan alışkın olur ki? Bir insan hayatınızı nasıl bu hale getirebilir ki?

Telefonunu ona geri uzattım. Her hareketimi önemli bir şeymiş ya da ben bir deneydeki en önemli piyonmuşum gibi beni izliyordu. Gülümsedim. "Sanırım sonra tekar görüşeceğiz. Tanıştığımıza memnun oldum, Gemma."

O da başıyla beni onayladıktan sonra Harry gibi topuklarının üzerinde döndü ve gitti. Çevrede göz gezdirip alışveriş arabası aradım. 10 dakika sonra süt almış, gözüme çarpan çikolatalardan almıştım. Twix'i görünce yerimde zıplmamak kendimi tuttum. Beş tane aldım. Alyssa beni öldürecekti.

Asıl ben kendimi öldürmeliydim. Yarım saat önce olan olaylar aklımdan uçup gitmiş gibiydi. Kendimi bir filmin içinde gibi hissediyordum. Oscar alan oyunculardan daha iyi rol yapıyordum. Aklıma Johhny Deep gelince bu fikirde aklımdan uçup gitti. O adama hayrandım. Bakın, aklım yine dağılmıştı. Sanki hiçbir şey olmamış gibi davranıyordum.

Ve bunun iyi bir şey mi, yoksa kötü bir şey mi olup olamadığını çözememiştim.

Başımı kaşıyıp kasaya doğru ilerlemeye başladım. Umarım yanıma yeterince para almışımdır. Çünkü buradan bakılınca gerçekten kabarık bir hesap gibi görünüyordu. Kasiyer hepsini tek tek geçirirken bütün ağırlığımı tek ayağımın üzerine verip bekledim. Marketin kapısı açılıp Harry içeri girdiğinde duruşumu dikleştirdim. Ben onu görmek istemezken neden karşıma çıkıyordu? Kasanın arkasından dolaşıp benim olduğum tarafa doğru gelmeye başladı. Şaşırmış gibi yapmayacaktım. Buraya başka ne için gelmiş olabilirdi ki?

All Too Well (Düzenleniyor)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin