MULTİ; BURAK
"Agapi , koşulsuz aşk , bencil olmayan karşılığında hiçbir şey beklemeden , onu sadece o olduğu için sevdiğin aşktır."
Burak çok yakınımda olduğu için nefesi yüzüme çarpıyordu. Bu durumdan kurtulmak için hemen geri çekildim." Gü.. Güzel kitapmış." dedim. Çok güzel! Kekeledim dilim de tutulsaydı tam olurdu. Burak gülümseyerek bana döndü "Evet güzel kitaptır okudun mu? " dedi çok güzel bir ses tonuyla." Hayır okumamıştım." "İstersen okuyabilirsin. "dedi. Bende heyecanla " Tabi ki isterim karşında gerçek bir Sarah Jio hayranı duruyor. Bu kitabı duymuştum ama bir türlü almaya gidemedim." Dedim. Hafif gülümseyerek " O zaman bu kitap sana hediyem olsun." Dedi. "Teşekkür ederim ama gerek yok okuyunca geri veririm." "Hediyem dedim sen de kabul ediyorsun itiraz istemiyorum. Şimdi asıl konumuza dönelim. Ne için gelmiştin ?" Diye sordu.
Benim dediklerimi umursamamasına biraz bozulsam da bir şey demedim. "Ben Oğuz'la görüşücektim ama yokmuş. Bu kadar yolu boşa gelmiş olmamak adına senin bana yardımcı olacağını düşündüm için sana geldim. " "İyi yapmışsın senin için de uygunsa eğer şirket avukatı Taha beyin yanında staja başlayabilirsin " dedi. "Tabiki de ben kaç aydır arıyorum bu stajı biliyor musun ?" "O kadar uğraştın mı cidden Ural'a söyleseydin hemen bulurdu o sana." dedi imayla "Bulurdu ama ben onu bir de bununla yormak istemedim." "Ural'a çok değer veriyorsun." dedi sorarcasına "Evet öyle o benim kan bağı olmayan kardeşim" "Anladım , sende onun gözünde çok değerlisin bunu anlamamak için aptal olmak gerekir." deyip yüzüme baktı.
Bende konuyu değiştirmek adına "Ben ne zaman başlayacağım " diye sordum. "Bunu Oğuz'la konuşun çünkü bu konu hakkında bir bilgim yok." "Tamam o zaman Oğuz ne zaman gelir yani bekleyeyim mi gideyim mi ?" "Ne zaman gelir bilmiyorum ama 14.30'da bir toplantısı var." "Bekleyim ben, o zaman görüşürüz." "Sıkılırsın ben de yemeğe gidecektim şimdi istersen bana eşlik et." diye sorunca biraz şaşırdım. "Tokum ben teşekkür ederim." dediğimde "Bir şeyler içersin sende hem burda sıkılırsın " dedi bana da mantıklı gelmişti. "Tamam gidelim" dedim. Sonra beraber şirketten çıktık. Arabasına binip ilerlemeye başladığımızda sessizlik hakimdi.
Burak radyoyu açabilirsin dediğinde bunu bekliyormuş gibi ellerim hemen radyoya gitti. Zakkum-Geldim Gidiyorum şarkısı çıkmıştı. Uzanıp şarkının sesini açtım. Burak dönüp anlamlandıramadığım bir şekilde bakınca kızdığını düşündüm. Tekrar yüzünü yola çevirdi. Bende "Çok sevdiğim bir şarkıda ondan sesini açtım. Rahatsız ediyorsa kısıyım." dedim sorarcasına. Yüzünü bana dönüp içimi ısıtan bir gülümseme ile "Hayır rahatsız olmadım ama " dedi biraz duraksadı ve devam etti "Sana Zakkum sevdirecek kadar ne yaşadın merak ediyorum doğrusu." " H..hiç..hiç bişey sadece seviyorum o kadar. " "Öyle olsun bakalım öğrenirim nasılsa bundan sonra daha çok görüşeceğiz." dedi. Bunun üzerine birşey demedim. Yolun geri kalanı sessiz geçmişti.
Şık bir restorantın önünde durduğumuzda kemerimi açtım ve indim. Burak da yanıma geldiğinde yürümeye başladık. Kapıdaki bey bizi görünce hemen kapıyı açtı "Hoşgeldiniz efendim" dedi ve boş bir masaya kadar bize eşlik etti. Daha sonra bize doğru üzerinde üniforma olan biri yaklaştı ama bunun garson olma ihtimali olamazdı. Çünkü çocuk 1.80 boylarında siyah saçlı, beyaz tenli ve siyah gözlü hiç abartmıyorum mankenlere taş çıkaracak kadar yakışıklıydı. Bundan olsa olsa model falan olur. Ben çocuğu incelerken duyduğum öksürük sesiyle Burak'a döndüm. "Ne istersin" diye sordu. Ama sinirli gibi bir hali vardı.
Bu sırada yakışıklı garsonumuz tepemizde dikiliyordu tabi. "Ben sıcak bir şeyler alabilirim ne önerirsiniz ?" diyerek garsona döndüm. "Tabi salebimiz güzeldir eğer sevmezseniz sıcak çikolatada içebilirsiniz." dedi gülümseyerek. "Salep alıyım o zaman." dedim. "Tamam siz ne alırsınız beyefendi." diyerek Burak'a döndü . "Karışık pizza ve kola istiyorum." "Peki efendim yarım saat içinde pizzanız hazır olur." dedikten sonra bana döndü gülümseyerek "Salebiniz şimdi getiriyorum." dedi ve gitti. Burak sinirli bir şekilde bana bakıyordu. Korkmadım desem yalan olur valla. O ne biçim bakış öyle. "Sen iyi misin " dediğimde "Evet" deyip kestirip attı . "Bir anda sinirlendin" "Onu nerden çıkardın ?"diye sordu. "Yunan askeri görmüş Türk gibi bakıyorsun da ondan." dediğimde güldü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dile Kolay Kalbe Değil
RomanceMasum görünen her şey göründüğü kadar masum muydu ? Hiç kimse masum değil ve olamaz da !!