"Pislik!"

92 5 1
                                    

     O akşam biraz dağıtmışız Pelin ile. Sabah kalkınca çabucak hazırlandık ve çıktık.  Sonra beraber bir taksiye atladık. Geldiğimizde derse daha bir saat olduğunu söyledi Pelin. Bir banka oturduk. Biz konuşurken biri kulağıma bir şey fısıldadı "Bugün çok güzelsin." diye. Sonra bir anda döndüm burun buruna geldik. Dudaklarımızın buluşmasına birkaç santim yoktu bile. O sırada yüzümüzde bir ışık hissettik. Meğersem dün kavga ettiğim pislik karı bizim fotoğraflarımızı çekiyormuş.  "Hemen o fotoğrafı siliyorsun!" diye bağırmamla beraber Mert'in "Ya tüm karizmam gitti!" diye haykırışını izledi herkes. "Ya sen nasıl bir adamsın?" dedim. "Kimisi yakışıklı, kimisi karizmatik der bana." diye cevap verdi. Olduğum yerde kalakaldım. Egoist odun!  Ertesi sabah bilin bakalım kapımda kim vardı? Tam kapının önündeki merdivende bir kolunun altında köpekle beraber uyumuş. 
Mert'ten beklenmeyen hareketlerden biriydi bu. Hemen kaldırdım kimse görmesin diye kapının arkasına yasladım. Hemen kendine geldi o tokattan sonra. "Ya dur be güzellik!" diye mırıldandı. Sonra kapıdan destek alıp hızlı bir manevra yaptı. Belimden kavradı ve beni kapıya yasladı. Nefesim kesildi. Soluğum onun soluğunda savruldu. Gözlerimiz kenetlendi. Çarpık bir gülüş attı bir anda. Benimle alay ettiğini biliyordum ama vazgeçemedim. Dayanamıyordum. Kendimi ona bıraktım.  Sonra onun alaycı tavrını sert bakışları aldı. Artık kendimi tamamen ona bırakmıştım, gecikmiştim. Sonra Mert "Dur, yapamam." dedi.
"Niye, yoksa korkuyor musun?" dedim. "Sana zarar vermekten mi korkucam?" diye çıkıştı. "Sana öyle bir imada bulunmadım. Ama iltirafın için teşekkürler." dedim ve küçük bir öpücük kondurdum yanağına. Sonra Mert ve ben hızlıca hatta koşarak evden çıktık. Benim dersime daha bir saat olduğunu söyledi. "Sen nerden biliyorsun?", diyince soruma omuz silkerek yanıt verdi. Ben bir banka oturdum. Yanıma bir çocuk geldi. Benimle konuşmaya çalıştı. Sonra cevap vermeyince "Akşam bir şeyler içmeye gidelim mi?" dedi. Gözlerimi
devirdim. Biraz sonra da elini omzuma koydu. Omzumu çekince saçlarımla oynamaya başladı. "Ehh, yerinde dur lan!" diye bağırdım bahçede. Etrafımızda pek insan yoktu. Sonra çocuğun yanında Mert belirdi. Çocuğa sahte bir gülümseme atıp girişti. Sonra ben Mert'i elinden kavrayıp kenara çektim. "Napıyorsun oğlum? Biz zaten konuşuyorduk, sanane lan! Ne bok yemeye karışıyorsun bana?" diye çıkışınca "Bıraksaydım da adam sana sarksaydı. Görmüyormusun ya!" dedi bana.
"Sanane, Sa-na-ne!  Sen neden beni rahat bırakmıyorsun be adam?"
"Bilmem, rahat batıyor galiba." diyip göz kırptı. Sonra cool cool adımlarla uzaklaştı sığır! Bir saat sonra derste gözlerini üzerimden çekmedi. Ben neredeyse her dersten sonra o taraflara yakın bir lunaparka giderim. Beni çocukluğuma döndürür. Ama bu sefer orada gördüğüm kişi beni çok şaşırttı. Bu adam Mert. Hemde pamuk şeker yiyordu. Bu adam niye her seferinde benim dibimde ya!  Sonra arkadan yaklaştım. "Sırf ben buraya sürekli geldiğim için buraya geliyor olmayasın?"  "Pardon da bu neyin kafası?" diye sordu bana. "Kendine güvenen güzel ve genç bir kadın havası bebeğim." diye yanıtlayınca bu sefer o donakaldı. Ertesi sabah üzerime başıma çekidüzen verdikten sonra evden çıktım. Dersten çıktıktan sonra ne göreyim? Mert bir kızla gülüşerek konuşuyor. Pislik! Elini falan tutuyor. Sonra yanlarına gittim. Bir sandalye çektim ve kahve söyledim. Spordan konuşuyorlardı, bende dahil oldum.
"Biliyor musun bende box öğreneceğim." diye giriştim. "Gerçekten mi ya?" dedi pislik karı.
"Bir kobay arıyorum onun üzerinde göstereceğim. Sen olmak ister misin?" diye sorunca Mert gözlerini belertti sonra "Canım sen bi'gelsene!" dedi.  "Ee, tabi geleyim
canım benim." diyip elinden tuttum. Sonra tutuşan ellerimizi havaya kaldırdım. Resmen Mert'i hayvan gibi kıskandım. Ay çok utanç duyuyorum.  Sonra kenarda oturduk beraber. "Gerçekten senden ne dost olur ne sevgili. Yani senden bir bok olmaz anlamında söylüyorum. Başka anlama! Asla bundan sonra seninle görüşmek istemiyorum." dedim.  Sonraki derste yanıma bir adam oturdu. Telefonumu aldı bir numara kaydetti. Bu adam gerçekten çok nazikti. Benimle konuştu beni anladı. Derse geç kalan Mert'i görünce rengimiz değişti. Sonra umursamadım ama birbirlerine nefretle baktıklarını gördükçe dayanamadım. "Senin sorunun ne Mert ile?" dedim. "Bu adam bizim hayatımızı mahvetti.  Ondan uzak dur! O insanı acıdan öldürecek kadar zalim. Kız kardeşime yaşattığı acıyı anlatamam ben."  dedi fısıldayarak. Sonra bana bir teklifte bulundu Selim. Akşam parti varmış. Kendine bir partner arıyormuş. O şanslı kız benmişim.
Bu parti okulun sahibinin oğlu Kerem'in partisiymiş. Tabiki kabul ettim. O sırada benim gözüme baktı Mert. İçimin yağı eriye eriye kabul ettim. Akşam için çok güzel bir şekilde hazırlandım. Kerem arabasıyla beni almaya geldi.  Partinin kapısına geldiğimizde kol kola girdik, sonra da içeri girdik. Göze çarpan ilk şey Mert'in ortada sap gibi durmasıydı. Mert bu arada popüler bir çocuk olduğundan çok dikkat çekiyordu bu halleri. Bir tango müziği çalmaya başlayınca biz dans etmeye başladık Kerem ile. Sonra Kerem beni yatırdığı anda Mert'in bizi izlediğini fark ettim sonra ondan "Beni öp" diye ısrarda bulundum. "Tamam prenses." Ve olay! Beni öptüğü sırada Mert bir yumruk yapıştırdı. Partideki herkes ona bakıyordu. Sonra beni bileğimden kavradı ve birlikte dışarı çıktık.  "O adam sana niye prenses diyip duruyor?" diye sordu. "Yok aslında bebeğim de diyor." diyip cool bir şekilde durdum. "Bak, asabımı bozma küçük hanım! Yoksa olacaklardan ben sorumlu değilim."diye bağırdı.
"Sen bana ne yapabilirsin ki ya?"
"Aklını başından alırım güzelim ve kimsenin sana yaşmatmadığı acıyı hissedersin bende. Uğraşırım seninle!"
"Hadi görelim marifetlerini." dediğim anda elindeki çiçeği yere attı ve ezdi. Yoksa bu ayı bana çiçek falan mı verecekti? Ama umrumda değil. Onun için yeni bir Selin doğacak!

KuralsızHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin