"Yine n'oldu ya?! Dün akşam iyiydik biz." diyince "Hayvan gibi uyuyorsun Mert! Bacağımdan çektin, sapık mısın? Zaten bileğim burkuldu." diye çıkışınca "Sabah sabah çekilmiyorsun güzelim." diye mırıldandı. Sonra beraber kalktık. "Bak, dün gece tamamen hataydı. Unut!" dedi. Moralim bozuldu. Hatta ağlayacak gibi oldum. Yüzüm ekşiyince "Şaka şaka salak!" diye güldü. "Öküz, insan sevgilisine böyle şaka yapar mı?"
"Sevgili mi?"
"Ağzımdan çıkmış olabilir. Öyle işte." Sonra Mert dudaklarıma yeltenince yanağımı çevirdim. "Sende var ya, sürekli olmaz!"
"O zaman biz artık sevgiliyiz." diye mırıldandı saçlarını düzelterek. "Ooo, beyefendi bakıyorum da alışmışız?" diyince sırıtıverdi. Sonra ben tam çadırdan çıkıyordum ki Mert üzerini değiştiriyordu. Ben tabii o kaslı, yahuşuklu sevgilimi görünce ağzımı açıverdim. "O-oha! Vay anasını!" diye garip sesler çıkardım. Mert "Ne bakıyorsun kızım?" diyince cevabım hazırdı. Sonuçta bu yahuşuklu öküz prens benimkiydi artık. "Sevgilin değil miyim be, bakarım! İster döverim, ister severim." diye çıkıştım. Gülmemek için dudaklarını sıktı. "Neyse sen giyin de, ben de giyineceğim birazdan. Çabuk ol!"
"Kızım düzgün konuşsana ya! Emir
verir gibi konuşma benimle!" diye çıkıştı Mert. "Vallahi tekme yersin! Ne bu havalar? Tamam, çık şurdan ben giyineceğim." diyince yüzündeki sert hava yerini sırıtan yüzüne bıraktı.
"Niye gülüyorsun oğlum?"
"Tamam giyin sen. Gidiyorum ben."
Meğersem kafasında başka bir şey varmış. O çadırdan bir türlü çıkamadı. "Pisliksin!" dedim yüzün elimdeki çamaşırı fırlattım. Garip garip bakınca yanaklarım kızardı. "Utandı mı öküz prensesimiz?"
"Aman ne kibar sevgilim var ya!" dedikten sonra yanaklarını sıktım. Aslında kopardım. Sonra dışarı çıktık el ele.
Bizimkiler şişe çevirmece oynuyorlardı. Hande bana soru sordu. Doğruluk dedim. "Hiç aşık oldun mu?" diye sorunca kalakaldım. Evet, Mert itiraf etti bana duygularını ama ben ona bir itirafta bulunmadım. Bulunmaya da niyetim yoktu. Sürünsün! "Olmadım!" diye cevap verince Mert'in kaşları çatıldı. Bileğimden çeke çeke götürdü beni. "Olmadın yani? O zaman niye bana öyle davrandın? Seni öldürürüm haminne!" diye çıkıştı. Çok sinirliydi. "Seviyor musun beni?" diye sordu tekrar. Ben kendimi erkeklere bu kadar kolay yem etmem.
"Hayır dedim zaten! Kıt mısın?"
"Niye o zaman?"
"İntikamımı aldım geri zekâlı. Artık ödeştik. Bundan sonra ayağını denk al!" diye bağırınca yüzüne ne kadar hırçınlaştığını gördüm.
"Benimle geliyorsun!" dedi ve beni arabaya kadar sürükledi. Bindirdi, kapıyıda kilitledi. Çok hız yaptı. "Dur geri zekâlı!" diye bağırıp dursam da umursamadı. Sonunda durdu.
"Ne yapıyorsun ya? Öldürecektin bizi aptal!"
"Öldün mü peki?" diye karşılık verdi ve gözü dönmüştü. Bu sefer onu delirtmiştim. "Geber geri zekâlı!" diye bağırdı. Beni indirdi arabadan, bastı gitti. Ben ne yapacaktım burada? Ya telefonum bile yanımda değil! Ama belli ki çok sinirlendirmiştim. Benim tanıdığım
Mert bunu kendine yediremez. Bana bedelini ödetir. Mutlaka ödetir.
***
2 HAFTA SONRA
İki hafta sonra ilk defa konuştuk. Ama bu da çok sakin bir konuşma değildi. Tuvalete girdiğimde benim peşimden gelmişti. Beni tuvalette sıkıştırmıştı. Beni öpmeye kalkmıştı. Hedefine de ulaşmıştı aslında. Meğersem telefona videosunu kaydetmiş. İnternette paylaşmış. Üstelik okulun konferans salanunda izlettirmişti. İntikamını almıştı pislik. Artık herkes bizim düşman olduğumuzu biliyor aslında bu öküzü seviyorum ama yapamam. Beni affedemez, belki benden iğrenir. Birini seversem ondan hiç bir şey saklamam. Ama saklamam gereken yaralarım var. Eğer bir gün canımı yakarsa katlananamam, yapamam işte.
Artık Selim dışında kimse benimle konuşmuyor. Bir de Pelin var tabii. Can dostum Pelin ve Selim dışında kimseyle konuşmuyorum. Zaten herkes bana farklı bakıyor. Selim benim Mert için çok gözyaşlarımı gördü. Gördükçede tutamadı kendini, kavga ettiler zaten. Benim ona aşık olduğumu biliyor artık. Zaten o yüzden benim için olan çırpınışları. Ama artık kendimi topladım. Kapılarımı ardına kadar kapattım ve kapılar kilitli. Oraya ne Mert girebilir bir daha, ne de başka biri.