**

148 85 18
                                    

Rüzgar 17 yaşındaydı ve o okulda son yılıydı. Zamanı yoktu.. Çabucak kazanmalıydı Kardelen'in güvenini. Bir iki günlük bir süreçte dostanice yaklaşarak Kardelen'in ona olan hislerini ölçmeye çalışıyordu. Bir şeyler hissettiğini düşünebilecek duruma geldikten sonra dayanamayıp aşkını itiraf etmeye karar verdi. Çok aşıktı. Tek istediği bir şanstı. Karar vermişti. Yarın konuşacaktı Kardelen ile. Cesaretini toplayıp yarın ne yapacağını düşünerek günün sonuna çoktan gelmiş ve uyumuştu bile Rüzgar. Cuma sabahı ilk işi hazırlanıp okula gitmek ve Kardelen'in yanına gitmekti. Erkenden hazırlanıp planladığı gibi Kardelen'in yanına gitti. Hafif titrek bir sesle heyecanını belli etmemeye çalışarak yarın buluşmak istediğini söyledi. Kardelen mutluydu. Mutlu ve heyecanlı. Hoşlanmıştı ondan. Hatta seviyordu. "Park" dedi birden. "Parkta buluşalım." Sevinmişti Rüzgar. Olumlu bir cevap alması onu çok mutlu etmişti. "Benim için fark etmez. Sen gel yeter." dedi Rüzgar mutlu bir şekilde. İkisi de çok seviyordu, aşıktı ve mutlulardı. Adeta birbirlerini tamamlıyorlardı sanki. Kardelen mutluluktan uçuyor gibiydi. Daha eve gider gitmez yarın için hazırlanmaya başlamıştı bile. Rüzgar ise açılacağı anın provasını yapmakla geçirmişti tüm gününü. Uyumuş ve uyanmışlardı. Günün heyecanı daha uyanır uyanmaz başlamıştı. İkiside sabırsızlıkla buluşma saatinin gelmesini bekliyordu. Derken vakit gelmişti.. Kardelen ve Rüzgar buluşmuştu parkta. Rüzgar daha önceden varmıştı oraya. Kardelen'i beklerken bir an da geldiğini görünce gözlerinin içi parlamıştı adeta. Kendini toparlayıp "Hoşgeldin." dedi Kardelen'e.
"Hoşbuldum."
"Çok korktum gelmeyeceksin diye."
"Neden gelmeyeyim ki? Bir anlaşma yaptık sonuçta."
"Bilmem. Haklısın ama yine de korktum işte. Vazgeçip gelmeyeceğinden korktum sanırım."
Sadece güldü Kardelen. Ardından oturdular. İkisi de susuyordu. Uzun bir sessizliğin ardından birden "Ee..." diyerek konuşmak istediğini göstermeye çalıştı ve "Konuşsana." diye ekledi. Rüzgar çok heyecanlıydı. Ne diyeceğini, söze nasıl başlayacağını, hiç bir şeyi bilmiyordu. Biraz içten içe kendini cesaretlendirerek direk konuya girme kararı aldı sonra.
"Ben.." dedi. "Benim sana bir şey söylemem gerekiyor Kardelen."
"Peki. Dinliyorum."
"Bak beni yanlış anlamanı istemiyorum. Öyle bir şey ki.. Söylemem gerekiyor ama korkuyorum. Seni tam kazanmışken kaybetmek istemiyorum ve bundan gerçekten çok korkuyorum."
"Kaybetmezsin. Ne dersen de. Bırakmam ben seni. Korkma Rüzgar. Yanındayım. Söz veriyorum."
"Ben... Ben şey diyecektim."
"Ney diyecektin söyle artık Rüzgar bak korkma, yanındayım."
"Adımı o hırçın çiçekten aldım demiştin. Hatırlıyorsun değil mi?"
"Evet. Hatırlıyorum."
"Sadece sana esmeme izin verir misin Kardelen. Öyle bir savurayım ki seni.. Sadece benim kalbimde açabilesin. Sadece benim ol. Bana ait kal. Hep,her zaman. Sadece benim çiçeğim ol.. Sadece bunu istiyorum. Bir şans Kardelen. Sadece küçük bir şans."
Sadece dinliyordu Kardelen.. Etkilenmişti. Gözlerine baka baka dinliyordu. Devam etti sonra Rüzgar..
"Bak ben sana bunu söylemeyecektim aslında. Ben tam 3 yıldır seni seviyorum. Belki neden açılmadın diyeceksin.. Korktum Kardelen. Çok korktum. Daha kazanmadan kaybetmeye korktum. Şimdi de korkuyorum. Hislerimiz karşılıklı olmasa bile bırakma beni Kardelen. Ne olursa olsun ne dersen de ama gitme Kardelen. Nolur gitme benden."
Mutluydu Kardelen. Tek takıldığı kısım zaman kavramıydı.. Şaşkınlıkla sordu birden;
"3 yıl mı?"
"Evet."
"Takıldığım tek şey bu oldu. Keşke daha önceden açılsaydın bana. Biz o gün şans eseri tartıştığımda tanışmasaydık belki de sen benim için o 3 yıldır yaptığın gibi hiçbir şey yapmayıp vazgeçecektin benden."
"Ya yapamadım,korktum ne olur anla.  Ama hayır bu yıl bir yolunu bulup konuşacaktım seninle. Ne olur bu şansı tanı bana.. Beni senden mahrum bırakma."
"Biraz düşünmeme izin verir misin? Yarın veririm cevabını. "
"Tabi."
İkisi de heyecanlıydı. Bu konuşmanın ardından çok güzel bir gün geçirmişlerdi. Kısa sürede bir çok anıları olmuştu. Rüzgar, salıncakta sallamakla başlayıp günün sonuna kadar güldürmüştü Kardelen'i. Lunapark, sinema, gezi tozu, eğlence.. Herşeyden biraz biraz.. Mutlu ve yorgunlardı. İyi geliyorlardı birbirlerine. Bir elmanın iki yarısı gibi olmuşlardı ve gerçekten de hak ediyorlardı bir şansı.
   Saat geç olmuştu. Rüzgar Kardelen'i evine bırakıp kendi evine geçmişti. Aklında, kalbinde, gözlerinde, her yerde ve herşeyde sadece Kardelen vardı onun için. O an tek istediği yarın olması ve olumlu bir cevaptı.. Zaman geçmiyordu sanki. Rüzgar'ın ise tek yaptığı Kardelen'i düşünüp saati izlemekti. Kah gülüyor, kah ağlıyordu. Reddedilme korkusu iyice sarmıştı dört bir yanını. "Uyumalıyım." dedi kendi kendine. Sonra yumdu gözlerini. Eline Kardelen'in kokusu sinmişti. Kendi elini koklaya koklaya, Kardelen'in kokusunu içine çeke çeke dalmıştı uykuya. Kardelen ise hala ne demesi gerektiğini düşünüyordu. Kalbinin sesini dinleyecek olursa seviyordu aslında. Ama o da korkuyordu. Bir insana bağlandıktan sonra bırakılma konusunda korkuları vardı. Kırgınlıkları ve yaşanmışlıkları geldikçe aklına daha çok karışıyordu kafası. Kırılır mıydı ki yeniden? Rüzgar acıtır mıydı onu? Düşünürken durakladı birden ve aynanın karşısına geçti. Baktı kendisine, topladı cesaretini ve "Herkesin herkesle bir şansı vardır ve herkes bir başka kimsenin yaptığını yapacak diye bir şey yoktur. Bize bu şansı vermeliyim. Kaybedecek hiçbir şeyim yok. Onu seviyorum. Beni seviyor. Kim bilir? Belki de gerçekten hayatımın doğrusu esmiştir kalbime. Değerlendirmeliyim." diye konuştu kendi kendine. Vermişti kararını. Geç olmuştu saat.. Sabırsızlıkla yarını bekliyordu. Gülümsedi birden kendi kendine ve yatağına gidip Rüzgar'ı düşüne düşüne daldı uykuya.

Kardelen ÇiçeğiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin