Trois,

82 6 1
                                    


DÜZENLENDİ 21/10/2017

Arzaylea'nın Gözünden,

¨Ee,¨ dedi yanımda oturan Melanie. ¨Çıkışta neler yapıyoruz?¨ Diye sordu.

Günlerden cumaydı. Normalde ikimizin evlerinden birine gider, uykumuz gelene kadar dedikodu yapıp film seyreder ya da alışverişe çıkardık. Fakat bugün hiçbir şey yapacak bir halim olmadığından kararsızlıkla, ¨Hiçbir şey?¨ dedim.

¨Yanlış cevap.¨ Dedi gülümseyerek. ¨Bugün Horseshoe'ya gidiyoruz!¨ Heyecanlı konuştuğunda kaşlarımı havaya kaldırdım.

Pekâlâ hiçbir şey yapacak halim yoktu ama iyi bir kokteyle hayır diyemezdim tabii ki. Ama acaba Melanie bugünün cuma olduğunu unutmuş olabilir miydi? Çünkü rezervasyonsuz, hemde bir cuma gecesinde oraya girmek imkânsız olacaktı. ¨Benden habersiz rezervasyon falan mı yaptırdın?¨

Başını iki yana salladı. ¨Bizim fakültedeki üçüncü sınıflardan Finn Nelson'ı tanıyorsun, değil mi?¨

Başımı evet anlamında salladım.

¨Beni bu gece bara davet etti.¨ Diye heyecanla konuştuğunda, ağzım hafifçe aralandı. Bunu gerçekten de beklemiyordum.

¨Ciddi olamazsın Mel, bu çok güzel.¨ derken sesim keyifsiz çıkmıştı. Melanie normalde bende bir şeyler olduğunu anlardı, fakat sanırım Finn'e o kadar odaklanmıştı ki bu sefer ucuz kurtulmuştum.

¨Sence kırmızı elbise mi, yoksa siyah mı?¨ Oturduğumuz masada elini çenesine yaslayıp düşünmeye başladığında bu haline elimde olmadan hafifçe gülümsemeden edemedim.

¨Kırmızı.¨ Dedim her ne kadar bu hali komik olsa bile, kırmızı saçlarıyla olan uyumuyla onu daha güzel gösteriyordu.

¨O zaman sana da siyah olanı ödünç veririm, ki biliyorsun siyah tam senin rengin bence.¨ Dedi gülümseyerek.

Henüz gelip gelmeyeceğim kesin bile değilken ne giyeceğimi düşünmek biraz saçmaydı. Ayrıca anneme ne gibi bir yalan uyduracağımı düşünmeliydim. ¨Gelir miyim bilimiyorum Mel, anneme bir şeyler uydurmalıyız.¨

¨Bizde kalacağını söylersin?¨ Diye bir teklif yöneltti.

Evet, onun kadar pratik düşünmek için beynimi çalıştırmam yeterli olabilirdi. 


***

¨Bir de bu elbiseyi dene Lea,¨ Bana başka bir siyah elbise uzattığında onu kırmamak için üzerimdekini çıkarttım ve bana uzattığını üzerime geçirmeye çalıştım.

Ondan yaklaşık 7-8 santim daha uzun olduğum için ona mini olan elbiseler bana daha kısa ve dar oluyordu. Fakat bu elbise şaşırtıcı bir şekilde üzerime oturmuş gibiydi.

Biraz fazla dardı, fakat sanırım böyle olması gerekiyordu. Banyodan çıktığımda bir anda alkış tutmaya başladığında onun da beğendiğini anladım.

¨Çok güzel görünüyorsun!¨ Diye şakıdı.

Buna karşılık, odasındaki boy aynasının karşısına geçtim ve kendime baktım. Kendimi hiçbir zaman çok beğenen biri olmamıştım. Kahverengi dalgalı saçlar, hiçbir kıvrımı olmayan ince düz bir vücudum vardı. Elbisenin ince askılarını uzun saçlarım kapatmıştı. Tıpkı bir sopaya benzesemde Melanie güzel göründüğümü söylüyordu.

¨Siyahın senin rengin olduğunu söylemiştim!¨

¨Öyle mi dersin?¨ Dedim elbisenin eteklerini aşağıya çekiştirirken. ¨Senin hiç daha az dar bir şeyin yok mu?¨

This Town | Niall HoranHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin