İlk bölüm de tuhaf bir şekilde 9 okunma falan aldı o kadarcık mı demeyin benim standartlarıma göre fazla bile dlslfçwçlfsç
neyse ben saçmalıyorum ama biraz da hayallerimde olan seneryoyu yazıyorum burda umarım beğenirsinizNot: Düşüncelerinizi, fikirlerinizi, desteklerinizi ve yorumlarınızı bekliyorum! Yazmayı unutmayın.
Dipnot: Bir süre yeni bölüm gelemeyebilir çünkü sınav haftam var, zaten pek okuyucu yok ama olsun ben olanlarla da devam ederim dlsöld
Dahadiptekinot: Gerçekten bana taktik falan vermeyi unutmayın klasik kötü çocuk iyi kız wattpad romanlarına dönmesini istemiyorum flsödös
Cehennemindibinot: Medyadaki edit çok tatlı değil mi :3
-----------
3 Ay sonra,,Büyük Salon ağzına kadar öğrencilerle doluydu. Etrafta mumlar uçuşuyor, sürahiler masaları dolanarak boşalmış bardaklara kaymak birası dolduruyordu. Ancak yine de ortama bir gerginlik hakimdi.
Hermonie, Harry ve Ron'un arasındaki yerini almış gergin bir şekilde parmaklarıyla masa da ritim tutuyordu. Omzunun üstünden Slytherin masasına baktı. Gözleri Draco'yu arıyordu. Masanın uçlarına doğru bir yerde onu otururken gördü. Bakışları birleştiğinde başını iki yana sallayarak gözlerini kaçırdı. O günden beri konuşmamışlardı.
Ayağa kalkan McGonagall'ı gören öğrenciler sustular. Snape öldükten sonra, müdür koltuğuna o oturmuştu. Boğazını temizledikten sonra konuşmaya başladı,
"Bildiğiniz üzere, haftalar önce büyük bir olayı atlattık ve çok sayıda kayıp verdik. Sizler ise sizden beklenilenin üzerinde büyük bir cesaret örneği gösterdiniz. Bu yüzden hepinizi tebrik ederim. Ayrıca göreceli bile olsa Voldemort'a hizmet etmek 'zorunda' veya büyünün etkisinde kalan büyücüler ve cadılar affedilmiştir, binalarına geri dönebilirler. Savaş mağdurları ise -yani eski mevzunlarımız ve diğer yaralılar- bir süreliğine revirde kalacaklar ve konuğumuz olacaklardır. Şimdi yemeğe başlayabilirsiniz."
Bir çok karışık büyü ile üç ay uğraştan sonra Hogwarts yeni baştan inşa edilmişti.
Herkes önlerinde beliren tabaklarındaki yemeklerini iştahla yemeye başlamıştı. Olanlara rağmen savaş kazanıldığı için mutlulardı.Yemekler bittikten sonra Percy bağırmaya başlamıştı,
"Birinci sınıflar tek sıra olsun, Gryffindor binasına gidiyoruz""Yorucu bir gündü" dedi Harry.
"Bunu söyleyeceğimi hiç düşünmezdim ancak derslerin başlaması için sabırsızlanıyorum, her gün moloz yığınlarını toplamaktan sıkıldım. Hem sihir bile kullanamıyoruz!" diye homurdandı Ron. Hermonie yalnızca başını salladı. Ron, Harry'ye fısıldadı;
"Son günlerde Hermonie'de tuhaf bir şeyler var."
"Hepimizde var, Ron. Zor zamanlar geçirdi. Onu biraz rahat bırakmalısın."
Ron omuz silmekle yetindi. Bundan fazlası olduğunu biliyordu. Yer değiştiren merdivenlerde bir kaç kez kaybolduktan sonra sonunda ortak salonun girişini buldular.
Tam o sırada, Hermonie birden kolundan birinin çektiğini hisseti ve karşı koymaya zaman bulamadan kendini daha önce hiç görmediği bir koridorda buldu. Etrafta kimse yoktu. Arkasından ayak sesleri duyunca hemen geriye dönüp asasını kaldırdı. Ancak arkasındakini görünce şaşkınlıktan elindeki asayı yere düşürdü."Hermonie?" Draco ilk kez ona 'bulanık' veya 'Granger' dememişti.
"Draco?"
"Konuşmamız lazım." Hermonie ilk kez onun bu kadar gergin görüyordu. Tuhaf, diye geçirdi içinden.
"Eğer düşündüğüm konudaysa, bak aramızda geçenler hataydı. Eğer Ron bilseydi-"
"Hata mı? Hayal kırıklığına uğramıştı. Bunu beklemiyordu.
"Öyle demek istemedim, dinle-" Draco tekrar Hemonie'nin sözünü kesmişti.
"Benden nefret ettiğini düşünüyordum-"
"Draco hayır-"
"Yalnızca dinle. Benden nefret ettiğini düşünüyordum. Çünkü bende senden nefret ediyordum. Ancak annemin hayatını kurtardın ve Azkaban'a gitmemizi engelledin." Derin bir soluk aldı.
"Buradaki ilk senemden beri içimde sana karşı bir şeyler vardı. Ancak yalnızca nefret değildi bu. Hermonie Granger. Bir "bulanık". Muggle'lar tarafından büyütülmüş ancak birinci sınıfların en iyisi. Yardımsever, zeki. Sevilmeyecek birisi değildin. "
"Bense pisliğin teki olmasına rağmen hep babamla övünürdüm. Onun nüfusunu kullandım. Safkan olmama rağmen senden daha iyi olamadım. Benim için her zaman mükemmel biriydin. Hep yanımda olmasını istediğim birisi."
"Sana duygularımı açmaktan çok korktum. Eğer babam öğrense neler düşünürdü, 'biricik safkan' oğlu bir 'bulanığa' aşık oldu. Fark edilmesinden korktum. Bu yüzden sevgimi nefrete dönüştürmeyi başardım."
"Potter ve Weasley'den de nefret ettim. Ben senden uzak durmak zorundayken onlar hep seninleydi. İlk başta Potter'dan hoşlandığını düşünüyordum sonra seni Weasley ile gördüm. O 'sefil' hayatına rağmen seninleydi ve onu seviyordun. Oysa o sefil olan bendim. Kendimi değiştirmeyi denedim ama herkes benden nefret ediyordu. Ölüm Yiyen olduğumu öğrendiğimde ise yıkılmıştım, çünkü istediğim hayat bu değildi. Ama zorundaydım. Sen, hiç olmadığı kadar benden nefret ediyordun."
"Hermonie, eğer benden nefret edeceksen bunu bilerek nefret etmeni istiyorum; seni seviyorum."
"Draco ben..." Hermonie ilk kez bu kadar bocaladığını hissediyordu. Draco'nun da 'öpüşme' konusunda ona hak vereceğini düşünmüştü.
"Draco senden nefret etmiyorum. Yaptıklarını hiç bir zaman onaylamadım ama senden nefret etmiyorum."
"Peki, sana bunu sormam lazım. Bana karşı ufakta olsa bir şeyler hissediyor musun?
"Ben, bilmiyorum. Ron'la beraberim ve çok fazla olay atlattık-"
"Seni Yasak Orman'da öptüm Hermonie. Ve sen de bana karşılık verdin. Gerçekten bir şeyler hissediyor musun yoksa o anlık bir şey miydi? Bunu bilmeye ihtiyacım var."
"Draco, ben seni-"
Koridorun başında bir asa yere düştü ve tahta zemine çarpınca tok bir ses çıkardı. Hermonie arkasını döndüğünde Ron kaşlarını çatmış ona doğru bakıyordu.
"Onu öptün mü Hermonie?" Kaşları daha da çatılırken gözleri doldu. Sol gözünden bir damla yavaşça yanağına doğru süzüldü. Hermonie'ye sonsuzluk gibi gelen bir süre sessizlikten sonra Ron devam etti,
"Vazgeçtim, bilmek istemiyorum." Ron asasını yerden aldı ve hızlıca başka bir koridora doğru yürüdü.
Hermonie'nin boğazından bir hıçkırık yükseldi. Daha sonra gözleri doldu. Bir damla yaşa aktı. Ardından bir tane daha ve bir tane daha..
"Hermonie, çok üzgünüm. Böyle olmasını istemedim." dedi Draco endişeyle.
"Bu senin suçun değil, ormanda... Y-yapmamalıydım..." dedi hıçkırıkları arasında.
Daha sonra Draco'nun hiç beklemediği bir şey yaptı. Kollarını Draco'nun boynuna dolayıp kafasına omzuna gömdü ve ağlamaya devam etti. Draco ise ilk başta şaşkınlıktan ne yapacağını bilemedi. Daha sonra o da kollarını usulca Hermonie'nin beline sarıp saçlarının kokusunu içine çekti.
Az önce olanlara rağmen hayatında ilk defa gerçekten mutlu olduğunu hissediyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dramonie // Fan Fiction *Harry Potter*
Fanfic''Hermonie, cümlesini tamamlayamadı. Çünkü Draco onu kendine çekti ve dudakları birbiriyle buluştu,,