Uzun bir kesinti oldu çok özür dilerim ♡
Babam telefonumu almıştı ve evdeki bilgisayar arızalıydı yazacak zaman da bulamadım zaten,
Çok sık olmasa da yeni bölümler gelecek dşslfeçf
Ha bu arada bu bir fan fiction olduğu için her şey kitaptaki ile aynı olmayabilir bu nedenle beni yargılamayın, klişe bir aşk romanına çevirmeden aklımdaki hikayeyi buraya dökmek istiyorum yalnızca,
Yazdıklarım benim beklentilerimş karşılıyor, umarım sizinkileri de kaşılar..
Neyse çok uzatmadan başlıyorum, iyi okumalar!
--
Hermione geri çekildi. Konuşmak için bir kaç kez ağzını açtı ancak bşr eşy söylemedi. Draco'nun yüzüne bakamıyordu."Peşinden gitmelisin." dedi Draco. Aslında gitmesini istemiyordu, ama bir kez olsun başkasını düşünmeliyim, diye geçirdi içinden.
"Haklısın" diye cevap verdi Hermione kaşlarını çatarak. Arkasını döndü ve Ron'un girdiği koridora doğru ilerledi. Draco arkasından son bir kez baktı ve iç çekerek Slytherin Ortak Salonu'nun yolunu tuttu.
Hermione, Ron'u koridorun ucunda görünce bağırdı,
"Lütfen, gitme!"
Ron duymazlıktan geldimve ilerlemeye devam etti. Hermione arkasından koştu.
"Seni seviyo-" diyecekken Ron bir anda sözünü keserek arkasını döndü,
"Beni mi seviyorsun? Ben senin için endişelenirken sen onunla... onunla..."
"Üzgünüm, gerçekten bir anda oluverdi!"
"Neden onunla buluştun, bu da mı bir anda oluverdi? Pekala, diyelim istemeden oldu. Eğer sana bir kaç damla veritaserum içirip ona karşı duyguların olup olmadığını sorarsam bana aynısını söyleyebilir misin?"
"Ben... Özür dilerim."
"Onu seviyor musun?" Hermonie, Ron'u hiç bu kadar çaresiz görmemişti.
"Bilmiyorum.." ağlamamak için kendini zor tutuyordu.
"Ben de öyle düşünmüştüm." dedi Ron ve Şişman Kadın portresine parolayı söyleyip Ortak Salon'a girdğ. Hermonie ardından gitmeyi düşündü ancak olacakları düşününce bundan vaz geçti ve hep en rahat ettiği yere, kütüphaneye gitti.
Saatlerce kitaplıkların arasınds gezindi ama ilk defa sorununu çözecek bir şey bulamamıştı. En sonunda hışımla kendini yere attı ve oturarak ağlamaya başladı. O sırada sırtını yasladığı kitaplıktan kafasına kalın ve tozlu bir kitap çarptı. Canı yanmıştı. Ayağa kalkıp arkasını döndü ve sanki canını yakabilirmişçesine kitaplığa yumruk attı. Birden metalik bir ses çıktı.
Hermonie şaşkınlıkla olduğu yerde kaldı. Hafifçe kitaplığa tıktıkladığında tekrar aynı ses çıktı. Tahta gibi görünmesine ramen kitaplığın aslında metal olduğunu fark etti. Daha dikkatli baktığında, üserindeki kitaplarla birlikte bu kitaplığı daha önce hiç görmemişti. Garip diye geçirdi içinden.
Kitaplara daha dikkatli baktı. Aralarından bir tanesi dikkatini çekmişti. Sıradsn bir kitabın yaklaşık dört katı büyüklüğünde ve tozluydu. Yan tarafında alt alta gelen soluk harflerle "Ingressum" yazıyordu. Kitabı çekmeye çalıştı ancak oraya sabitlenmişçesine tek bir santim bile kıpırdamadı. Daha güçlü bir şekilde tekrar denedi, ve elinde kalan kitapla beraber geriye düştü. Kitabı yerinden çıkarması ile kitaplığın ortasında ufak bir boşluk oluştu.
Hermonie duvardaki lambalardan birini aldı ve kitaplığa doğru ilerledi. Açılan boşlukta, karanlığa doğru ilerleyen merdivenler vardı. İlk başta çok şaşırdı çünkü okulda bir sürü gizli geçit olmasına rağmen bu geçitten ne kendinin, ne Harry ve Ron'un ne de Çapulcu Haritası'nın haberi vardı.
Eğer normal bir zamanda olsa ilk başta burası ile ilgilş biraz bilgi toplar veya arkadaşları Ron ve Harry'e anlatırdı. Ancak o gün yaşadığı adrenalinin ve biraz da merakın etkisiyle birden kendini bilinmezliğe açılan merdivenlerde buldu. Karanlıkta yaklaşık on beş dakika geçirdikten sonra, yukarıdan gelen bir çığlık sesi ile irkildi. Aşağıda ne vardı bilmiyordu ancak yukarıda birinin yardıma ihtiyacı olabilirdi.
Hemen arkasını dönüp merdivenleri çıkmaya başladı. En tepeye ulaşması inişinden daha kısa sürmüştü. Yukarı çıktığında Giny merdivenlerin başında duruyordu.
"Onu buldum! Hermonie burada!" diye bağırıp zıplamaya başladı.
"Neyden bahsediyorsun?" diye sordu Hermonie şaşkınlıkla. Yavaş yavaş öğrenciler yanlarına toplanmaya başlamıştı.
"Her yerde seni aradık, kim bilir neredeydin. Bizi meraktan öldürecektin!" diye bir çırpıda konuşuverdi Harry. Onun ne zaman yanına geldiğini fark etmemişti.Hermonie gergin bir şekilde gülümsedi;
"Ne yani, sadece yarım saatir buradaydım, bunun için mi bu kadar endişelendiniz?" Harry şaşkınlıkla gözlerini açtı, ve Hermonie'nin dehşete kapılmasına neden olan şu sözleri söyledi;
"Yarım saat mi? Yaklaşık iki haftadır seni arıyorduk!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dramonie // Fan Fiction *Harry Potter*
Fiksi Penggemar''Hermonie, cümlesini tamamlayamadı. Çünkü Draco onu kendine çekti ve dudakları birbiriyle buluştu,,