"Hadi Rüya, geç kalıyoruz." diye seslendi arkadaşına genç kız. Hayallerini süsleyen ülkeye gidiyorlardı. Bu yüzdendi acelesi. Uçağı kaçırmak istemiyordu.
En az onun kadar arkadaşı da heyecanlıydı. Elinden geldiğince acele etmeye çalışıyor, acele ettikçe de eli ayağına dolanıp daha da geç kalıyordu. Son kez bavuluna bakıp fermuarını kapattı. Ardından aşağıda sabırsız bir şekilde onu bekleyen arkadaşına seslendi.
"Geliyorum Hayal."
Bavulunu eline alıp merdivenlerden aşağıya inerek kapının önüne geldi. Bu sırada Hayal' de ayağına beyaz spor ayakkabılarını geçiriyordu. Rüya, bavulunu arkadaşınınkinin yanına koyarak siyah spor ayakkabılarını giyinmeye başladı.
İkisinin içi de kıpır kıpırdı. Çocukluklarından beri hayal ettikleri şeyleri gerçekleştirmeye gidiyorlardı. Ayakkabılarını giydikten sonra ikisi de kırmızı bavullarını alarak evden ayrıldılar. Kapılarının önünde on dakikadır onları bekleyen taksiye bindiler. Hayal, taksiciye mahçup bir bakış atarak gidecekleri yerin adını söyledi.
"Adnan Menderes Havalimanı' na."
Yaklaşık yarım saat süren yolculuktan sonra Adnan Menderes Havalimanı' na varmışlardı. Güvenlik kontrolünden geçerek içeriye girdiler. Biletlerini kontrol ettirip, bavullarını da teslim ettikten sonra bekleme salonuna geçtiler.
Bir kaç dakika sonra Hayal' in annesi Zeynep Hanım ve Rüya' nın annesi Sevil Hanım kızlarının yanlarına geldiler. Kızlarını gitmeden önce görüp vedalaşmak için gelmişlerdi.
Annelerini gören kızlar, gülümseyerek oturdukları turuncu koltuklardan kalktılar. Zeynep Hanım kızının elini tutup kumral saçlarını okşadı.
"Çok şükür yetişebildik."
Sevil Hanım da kızının elini tutup gülümsedi. Hayal sağ kolundaki mavi saatine bakıp arkadaşına dönerek "Vakit yaklaşıyor, vedalaşalım şimdiden." dedi.
Rüya kafasını sallayarak arkadaşını onayladı. İkiside annelerine sıkıcı sarılıp mis gibi kokularını içine çektiler. Sevil Hanım kızına sarılmasıyla birlikte önce sağ sonra sol gözünden yaşlar birer birer akmaya başladı. Kızı onlardan ayrı evde kalıyordu arkadaşıyla birlikte, ama o zaman aynı yerdeydiler. İstediği zaman kızını görebiliyordu. Şimdi ise hiç bilmedikleri, uzak bir ülkeye gidiyordu.
Ayrıldıklarında annesinin ağladığını gören Rüya, kaşlarını çattı. "Anneciğim, neden böyle yapıyorsun? Bir kaç hafta ayrı kalacağız sadece." annesinin gözyaşlarını silerek sözüne devam etti. "Lütfen ağlama. Bak beni de üzüyorsun! "
Sevil Hanım kızını onaylayarak elinin tersiyle gözlerini sildi ve gülümseyerek, "Sen anne ol bakalım, o zaman göreceğim ben seni! " dedi.
Bu lafın üstüne Rüya kafasını sağa sola sallayarak güldü. Onları izleyen Zeynep Hanım ve Hayal' de gülümseyerek birbirlerine döndüler. Uçağın kalkış anonsu yapılmasıyla son kez sarılıp vedalaştılar.
Uçaklarına doğru el ele ilerleyen iki arkadaş, arkalarında gözü yaşlı annelerini bırakmışlardı. Kızı üzülmesin diye kendini tutan Zeynep Hanım' da arkadaşıyla birlikte ağlamaya başladı. Bir iki haftaya dönecekti kızları elbet ama annelik işte. Döneceğini bilse de dayanamıyor yüreği ayrılığa.
Hayal ve Rüya uçağa geçip yerlerine yerleştiler. İkisi de cam kenarında oturmak istemedikleri için dörtlü koltuklardan ortadaki koltuklara oturmuşlardı. Herkes yerine yerleşirken kızların yanlarına da iki Hintli genç adam oturmuştu. Kızlar o kadar heyecanlıydılar ki Hindistan'a giderken yanlarına oturan Hintli genç adamları bile fark edememişlerdi. Fark etmiş olsalardı kesinlikle iletişim kurmaya çalışırlardı. Yıllarca sosyal medya hesaplarında Hintli arkadaş edinip yaptıkları gibi.
Herkes yerine geçip kemerlerini taktıktan sonra gerekli anonslar yapıldı ve uçak kalkışa geçti.İki arkadaş kaderlerinin onlara hazırladığı sürprizlerden habersiz hayallerindeki, hep bulunmak istedikleri yere doğru yola çıkmışlardı.
***
Öbür kitaplarımdan sonra birinci bölümü yayımlayacağım. Umarım beğenmişsinizdir. Beğendiyseniz oy vermeden geçmeyin lütfen.11.03.2017
18:24
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hintli Damatlar
Humorİki arkadaşın, kaderlerinin ona hazırladığı sürprizlerden habersiz çıktığı yolculukta asıl hikaye başlamıştı.